a
Ana Sayfaİkinci Şua91. Hem hiçbir cihetle mümkün müdür ki dal ve budak gibi en cüz’î bir şeye yüz hikmetleri…

91. Hem hiçbir cihetle mümkün müdür ki dal ve budak gibi en cüz’î bir şeye yüz hikmetleri…

İkinci Şua mütalaasına devam ediyoruz:

“Hem hiçbir cihetle mümkün müdür ki dal ve budak gibi en cüz’î bir şeye yüz hikmetleri ve meyveleri takan… ve kendi rububiyetini fevkalâde hikmetleriyle ve umumi rahmaniyetiyle tanıttırıp sevdiren bir Hâlık-ı Hakîm-i Rahîm… kudretine nisbeten bir bahar kadar kolay olan haşri getirmeyerek bir dâr-ı saadet, bir menzil-i beka açmayıp bütün hikmetlerini… ve rahmetlerini… hatta rububiyetini… ve kemalâtını inkâr etsin ve ettirsin… ve çok sevdiği bütün mahbub mahluklarını ebedî bir surette idam etsin? Hâşâ, yüz bin defa hâşâ! O Cemal-i Mutlak, böyle bir kubh-u mutlaktan yüz binler derece münezzeh ve mukaddestir.”

Önce metnin haritasını çıkaralım:

1. “Dal ve budak gibi en cüz’î bir şeye yüz hikmetleri ve meyveleri takan” ifadesiyle Allahu Teâlâ’nın hikmeti ispat edilmiş.

2. “Kendi rububiyetini fevkalâde hikmetleriyle ve umumi rahmaniyetiyle tanıttırıp sevdiren bir Hâlık-ı Hakîm-i Rahîm” ifadesiyle; Allahu Teâlâ’nın bir rububiyet-i mutlakası olduğu… bu rububiyetin hikmet ve rahmaniyetle işlediği… bundan muradın da Allah’ın kendisini tanıtması ve sevdirmesi olduğu beyan edilmiş.

3. “Kudretine nisbeten bir bahar kadar kolay olan haşri getirmeyerek bir dâr-ı saadet, bir menzil-i beka açmayıp bütün hikmetlerini… inkâr etsin ve ettirsin” ifadesiyle; Allahu Teâlâ’nın sonsuz bir kudreti olduğu… o kudrete nispetle, haşri yaratmanın bir baharı yaratmak kadar kolay olduğu… ahireti getirmemenin ise Allah’ın kendi hikmetini inkâr etmesi manasında olup… aynı zamanda kulları tarafından da bu hikmetin inkâr edileceği hakikati beyan edilmiş.

4. “Ve rahmetlerini… inkâr etsin ve ettirsin” ifadesiyle; Allahu Teâlâ’nın sonsuz bir rahmeti olduğu… ahireti getirmemenin ise Allah’ın kendi rahmetini inkâr etmesi manasında olup… aynı zamanda kulları tarafından da bu rahmetin inkâr edileceği beyan edilmiş.

5. “Hatta rububiyetini… inkâr etsin ve ettirsin” ifadesiyle, Allahu Teâlâ’nın bir rububiyet-i mutlakası olduğu… ahireti getirmemenin ise Allah’ın kendi rububiyetini inkâr etmesi manasında olup… aynı zamanda kulları tarafından da bu rububiyetini inkâr edileceği beyan edilmiş.

6. “Kemalâtını inkâr etsin ve ettirsin” ifadesiyle; Allahu Teâlâ’nın sonsuz bir kemalâtı olduğu… ahireti getirmemenin ise Allah’ın kendi kemalâtını inkâr etmesi manasında olup… aynı zamanda kulları tarafından da bu kemalâtın inkâr edileceği beyan edilmiş.

7. “Ve çok sevdiği bütün mahbub mahluklarını ebedî bir surette idam etsin?” ifadesiyle, Allahu Teâlâ’nın böyle bir merhametsizliğe müsaade etmeyeceği beyan edilmiş.

8. “O Cemal-i Mutlak, böyle bir kubh-u mutlaktan yüz binler derece münezzeh ve mukaddestir.” ifadesiyle; ahireti getirmemenin tam bir kubh-u mutlak olduğu… Allahu Teâlâ’nın ise böyle bir kubh-u mutlaktan münezzeh olduğu beyan buyrulmuş.

Metnin haritası kısaca böyle…

Buradaki her bir maddeyi Onuncu Söz’ün mütalaasında işlemiştik. Şöyle ki:

“Dal ve budak gibi en cüz’î bir şeye yüz hikmetleri ve meyveleri takan” cümlesini Üçüncü Hakikatin mütalaasında,

“Kendi rububiyetini fevkalâde hikmetleriyle ve umumi rahmaniyetiyle tanıttırıp sevdiren bir Hâlık-ı Hakîm-i Rahîm” cümlesini Birinci ve Dördüncü Hakikatin mütalaasında,

“Kudretine nisbeten bir bahar kadar kolay olan haşri getirmeyerek bir dâr-ı saadet, bir menzil-i beka açmayıp bütün hikmetlerini… inkâr etsin ve ettirsin” cümlesini Üçüncü ve Onuncu Hakikatin mütalaasında,

“Ve rahmetlerini… inkâr etsin ve ettirsin” cümlesini İkinci Hakikatin mütalaasında,

“Hatta rububiyetini… inkâr etsin ve ettirsin” cümlesini Birinci Hakikatin mütalaasında,

“Kemalâtını inkâr etsin ve ettirsin” cümlesini Altıncı Hakikatin mütalaasında,

“Ve çok sevdiği bütün mahbub mahluklarını ebedî bir surette idam etsin?” cümlesini Beşinci ve On Birinci Hakikatin mütalaasında,

“O Cemal-i Mutlak, böyle bir kubh-u mutlaktan yüz binler derece münezzeh ve mukaddestir.” cümlesini Dördüncü Hakikatin mütalaasında tahkik etmiştik.

Yani bu metnin şerhi neredeyse Onuncu Söz’ün bütün şerhidir. Onuncu Söz’ün şerhine dair 200 sayfadan fazla yazmıştık. 200 sayfayı burada tekrar etmek mümkün olmadığından mezkûr metnin izahını Onuncu Söz’ün şerhine havale ediyoruz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin