a
Ana Sayfaİkinci Şua61. Hâkimiyetin şe’ni ve muktezası, istiklaliyet ve infiraddır ve gayrın müdahalesini reddir…

61. Hâkimiyetin şe’ni ve muktezası, istiklaliyet ve infiraddır ve gayrın müdahalesini reddir…

Bu derste mütalaasını yapacağımız metin son derece açık ve izaha ihtiyacı yok. Belki üzerinde tefekkür etmeye ve manayı ruha işletmeye ihtiyaç var. Sizlere kolaylık olması için ben metni böldüm ve üzerinde tefekkür edilmesi gereken yerleri üç noktayla ayırdım. Bir cümleyi iyice tefekkür etmeden diğer cümleye geçmeyin. Şimdi, metnin tamamını teenni ile okuyalım:

“Amma hâkimiyet ve âmiriyetin vahdete şehadetleri ise Risale-i Nur’un çok yerlerinde gayet kat’î bir surette ispat edilmiş. Hülâsatü’l-hülasası şudur ki:

(Hülâsatü’l-hülasa: Özün özü)

Hâkimiyetin şe’ni ve muktezası, istiklaliyet ve infiraddır ve gayrın müdahalesini reddir… Hatta aczleri için muavenete fıtraten muhtaç olan insanlar dahi… o hâkimiyetin bir gölgesi cihetiyle gayrın müdahalesini red ve istiklaliyetini muhafaza etmek için bir memlekette iki padişah, bir vilayette iki vali, bir nahiyede iki müdür, hatta bir mahallede iki muhtar bulunmuyor… Eğer bulunsa herc ü merc olur, ihtilal başlar, intizam bozulur…

(İstiklaliyet: Bağımsızlık / İnfirad: Tek başına olmak / Muavenet: Yardım / Herc ü merc: Karışıklık, kargaşa)

Madem hâkimiyetin bir gölgesi, âciz ve muavenete muhtaç olan insanlarda bu derece müdahale-i gayrı ve iştiraki reddedip kabul etmezse… elbette aczden münezzeh bir Kadîr-i Mutlak’ta, rububiyet suretindeki hâkimiyet, hiçbir cihetle iştiraki ve müdahale-i gayrı kabul etmez… Belki gayet şiddetle reddeder ve şirki tevehhüm ve itikad edenleri gayet hiddetle dergâhından tard eder… İşte Kur’an-ı Hakîm’in ehl-i şirk aleyhinde gayet şiddet ve hiddetle beyanatı bu mezkûr hakikatten ileri geliyor.”

(Müdahale-i gayr: Başkasının müdahalesi)

Herhâlde metni okurken anlamışsınızdır. Ancak sadece anlamak yetmez. Hakikatlerin meleke hâline gelmesi ve ruhta rüsuh peyda etmesi için üzerlerinde çalışmak gerekir. Bu metin üzerinde de en az 15-20 dakika çalışmalı ve hakikati tefekkür etmeliyiz. Ben misal olsun diye bir parça tefekkür edeyim:

“Allahu Teâlâ’nın hadsiz bir hâkimiyeti ve âmiriyeti var. Böyle bir hâkimiyet ve âmiriyet ortak kabul etmez ve şirke izin vermez. Zira hâkimiyet bir makam-ı izzettir, rakip kabul etmez. Bu sırdan dolayı, şu âciz ve zayıf insan -fâni ve cüzî hâkimiyeti için- bazen kardeşini öldürüyor, saltanatında ortak kabul etmiyor. Yine bu sırdan dolayı bir memlekette iki padişah, bir vilayette iki vali, bir nahiyede iki müdür ve bir mahallede iki muhtar bulunmuyor. Hatta bu hakikat hayvanat âleminde dahi vücut bulmuş. Bir kovanda iki kraliçe arı, bir karınca yuvasında iki kraliçe karınca ve bir kolonide iki lider bulunmuyor. Hâl böyle iken, hiç mümkün müdür ki aczden münezzeh olan bir Kâdir-i Mutlak’ın, rububiyet suretindeki hâkimiyeti iştiraki ve gayrın müdahalesini kabul etsin…”

Devamını ben kendi nefsimde siz de kendi nefsinizde yapmalısınız. Benim tefekkürümün sizlere faydası olmaz. Bu yolda herkes kendi küreğini kendi çekmeli…

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin