85. Hem hatta kâfir küfür ile bütün kâinatın hukukuna bir tecavüz ve şerefini tahkir ettiğinden…
İkinci Şua mütalaasına devam ediyoruz:
“Hem hatta kâfir küfür ile bütün kâinatın hukukuna bir tecavüz ve şerefini tahkir ettiğinden ona cehennem azabı vermek güzeldir. Başka risalelerde bu iki nokta tamamen tafsil edildiğinden burada bir kısa işaretle iktifa ediyoruz.”
— Kâfir neden cehennemde ebedî kalacak?
— Allah’ın sonsuz rahmeti kâfirin ebedî cehennemde kalmasına nasıl müsaade ediyor?
— Kâfir kısa bir süre dünyada kalır ve bu süre zarfında günah işler. Kısa bir zamanda işlenen günahlara ebedî ceza vermek adalet ve hikmete uygun mudur?
Bu soruların aklımıza gelme sebebi, kâfirin işlediği cinayetleri bilmememizdir. Evet, kâfir kısa bir süre yaşar ama bu kısa sürede nihayetsiz cinayetler işler. Nihayetsiz cinayetlerin cezası da nihayetsiz azaptır.
Üstadımız bu meseleyi Onuncu Söz’de şöyle beyan ediyor:
“Hem hatıra gelmesin ki kısacık bir ömürde nasıl ebedî bir azaba müstahak olur? Zira küfür, şu mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı manasız, gayesiz bir derekeye düşürdüğü için bütün kâinata karşı bir tahkir olduğu gibi, bu mevcudatta cilveleri, nakışları görünen bütün esma-i kudsiye-i İlahiyeyi inkâr ile red ve Cenab-ı Hakk’ın hakkaniyet ve sıdkını gösteren gayr-ı mütenahi bütün delillerini tekzip olduğundan nihayetsiz bir cinayettir. Nihayetsiz cinayet ise nihayetsiz azabı icab eder.” (Onuncu Söz)
Üstad Hazretleri bu beyanıyla, küfrün içindeki üç büyük cinayeti nazara veriyor. Bu cinayetleri teker teker mütalaa edelim:
1. Mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı manasız, gayesiz bir derekeye düşürdüğü için bütün kâinata karşı bir tahkir olması:
“Samed” Allah’ın bir sıfatı olup, “Hiçbir şeye muhtaç olmayıp, her şeyin kendisine muhtaç olduğu zat” manasındadır. “Mektubat-ı Samedâniye” ise “Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve her şeyin kendisine muhtaç olduğu zatın mektupları” demektir.
Şu âlemdeki her bir varlık Samedânî bir mektuptur. Dilerseniz bu makamda, bir kelebek mektubunu beraber okuyalım:
– Kelebek yok idi var oldu. Varlığı ile Allah’ın “Mucid”, “Mübdi”, “Hâlık” ve “Mükevvin” isimlerine ayna oldu.
– Allah kelebeğe hayat verdi. Hayatıyla “Muhyi” ismine ayna oldu.
– Allah kelebeği besledi. Beslenmesiyle “Rezzak”, “Rahman”, “Münevvil” ve “Mukit” isimlerine ayna oldu.
– Sanatlı vücuduyla “Sâni” ismine, hikmetli cihazlarıyla “Hakîm” ismine, suretiyle “Musavvir” ve “Fettah” isimlerine ayna oldu.
– Vücudunda onlarca maddenin toplanmasıyla “Cami” ismine, rengiyle “Mülevvin” ismine, diğer kelebeklere benzememesiyle “Mufassıl” ismine ayna oldu.
– Vazifesinin ve hayat şartlarının kendisine öğretilmesiyle “Rab”, “Mülakkın” ve “Sâik” isimlerine ayna oldu.
– Her ihtiyacının karşılanmasıyla “Rahim”, “Vehhab” ve “Muhsin” isimlerine ayna oldu.
– Hâlden hâle, şekilden şekle sokulmasıyla “Muhavvil”, “Mükemmil” ve “Mübeddil” isimlerine ayna oldu.
– Tırtıl hâliyle “Evvel” ismine, son şekliyle “Ahir” ismine, varlığıyla “Zahir” ismine, içinde çalışan fabrikayla “Bâtın” ismine ayna oldu.
– Yapan elbette yaptığını bilecek. Kudreti onu yapmaya yetecek. Yaptığını görecek ve yapmayı irade edecek. Bütün bunlarla kelebek, Allah’ın “Alîm”, “Kadîr”, “Basîr” ve “Mürîd” isimlerine ayna oldu.
Daha bunlar gibi, onlarca İlahî isme ayna oldu, mazhar oldu. Kâfir ise mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan bu kelebeği manasız ve gayesiz bir derekeye düşürüp kıymetini tahkir etti. Bu tahkiri de bütün kâinat hakkında yaptı. Elbette böyle bir tahkir ve cinayet bir haps-i ebedîyi ister.
2. Mevcudatta cilveleri, nakışları görünen bütün esma-i kudsiye-i İlahiyeyi inkâr ile reddetmesi:
Kâfirin ikinci cinayeti, Allah’ın isimlerini inkâr etmesidir. Mesela biraz evvel kelebek mektubunda okuduğumuz bütün isimler kâfir için yok hükmündedir. Esmâ-i hüsnaya karşı yapılan bu inkâr öyle büyük bir cinayettir ki bunu ancak bir haps-i ebedî temizler.
3. Cenab-ı Hakk’ın hakkaniyet ve sıdkını gösteren gayr-ı mütenahi bütün delillerini tekzip etmesi:
Her bir mevcut, onlarca delille Allah’ın vücub-u vücuduna şehadet eder ve lisan-ı hâliyle şöyle der:
— Allah vardır, birdir ve her şeyin sahibidir.
Kâfir ise bu delilleri tekzip ederek mevcudatı yalancılıkla itham eder. İnsan kendisine “yalancı” diyene nasıl kızar ve ondan hakkının alınmasını nasıl isterse; mevcudat da kendisine “yalancı” diyen ve delillerini tekzip eden kâfire öyle kızar ve ondan hakkının alınmasını ister. (Bu delilleri Katre Risalesi’nde mütalaa ettik. Dileyenler sitemizden Katre Risalesi’nin şerhine müracaat edebilir.)
Kâfirin -mezkûr üç cinayet gibi- daha birçok cinayeti vardır. Bu cinayetler de nihayetsiz azabı iktiza eder. (Kâfirin işlediği cinayetler Risale-i Nur’un farklı yerlerinde beyan edilmiştir. Biz meseleyi uzatmamak için kısa kestik.)
Yazar: Sinan Yılmaz