1. Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşallah.
Cenab-ı Hakk’ın ihsanı ve inayetiyle 2. Şua’nın mütalaasına başlıyoruz. Bu risale paha biçilemez bir eserdir. Üstadımız bu risale için, “Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşallah.” diyor. Cenab-ı Mevla bu eseri hakkıyla anlamayı, hakikati ruha ve kalbe işletmeyi ve yaralarımıza merhem sürmeyi nasip etsin. Bu eseri, imanımızın kurtulmasına ve imanla hüsn-ü hatimeye bir vesile yapsın. Âmin.
Üstad Hazretleri İkinci Şua’ya şöyle başlıyor:
Eskişehir Hapishanesinin Son Meyvesi
Otuz Birinci Lem’anın İkinci Şuaı
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
On altı sene evvel, Eskişehir Hapishanesinde, arkadaşlarımın tahliyeleriyle yalnız kaldığım bir vakitte şu Şua, gayet acele, pek noksan kalemimle, sıkıntılı, rahatsızlık bir zamanda telif edildiğinden bir derece intizamsız olmakla beraber, bugünlerde tashih ederken iman ve tevhid noktasında pek çok kıymettar ve kuvvetli ve ehemmiyetli gördüm. (2. Şua)
Şu ifadelere dikkat çekmek istiyorum:
– Eskişehir Hapishanesinde…
– Arkadaşlarımın tahliyeleriyle yalnız kaldığım bir vakitte…
– Pek noksan kalemimle…
– Sıkıntılı, rahatsızlık bir zamanda…
Şimdi şunu hayal edin: Üstad Hazretleri hapishanede… Talebeleri tahliye olmuş, tek başına kalmış… Kalemi -malumunuz- zaten noksan… Hapishanenin verdiği sıkıntılar, rahatsızlıklar, dertler hengâmında…
İşte Üstad Hazretleri böyle bir dert yumağı içinde iken bu risaleyi yazıyor; zindanda iken kâinatı okuyor. Bizlerin imanını muhafaza için kendi derdini dahi yaşayamıyor.
Bunları iki sebepten yazıyorum:
1. Böyle bir zata talebe olmak ne büyük bir ihsandır; böyle bir zatın eserlerinden istifade etmek ne büyük bir in’amdır ve böyle bir zatın yoluna hizmet etmek ne büyük bir lütuftur. Bunu bilelim ve buna göre amel edelim.
2. Bir eserden hakkıyla istifade etmenin yolu, o eserin müellifinin, o eseri yazdığı hengâmdaki ruh hâline yakın olmaktır. Eğer bizler Risalelerden istifade etmek istiyorsak Üstad Hazretlerine manen yaklaşmalıyız. Üstadımız bir risaleyi minare başında yazmışsa, okurken minare başına çıkmalı; kuyu dibinde yazmışsa, kuyu dibine inmeliyiz. Üstadımız bu 2. Şua’yı zindanda yazmış. O hâlde bizler dahi ona hayalen misafir olmalı; onun sıkıntısını ve yalnızlığını ruhen hissetmeliyiz. Risaleleri böyle okumanın gereğini, Üstadımız 4. Şua’da şöyle beyan ediyor:
“Risale-i Nur sair kitaplara muhalif olarak başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder. Hususan bu risalede Birinci Mertebe çok kıymettar bir hakikat olmakla beraber çok ince ve derindir. Hem bu Birinci Mertebe, bana mahsus gayet ehemmiyetli bir muhakeme-i hissî ve gayet ruhlu bir muamele-i imanî ve gayet gizli bir mükâleme-i kalbî suretinde, mütenevvi ve derin dertlerime şifa olarak tebarüz etmiş. Bana tam tevafuk eden tam hissedebilir. Yoksa tam zevk edemez.” (Dördüncü Şua)
Şu cümleye bir daha dikkat çekmek istiyorum: Bana tam tevafuk eden tam hissedebilir. Yoksa tam zevk edemez.
Demek, bizler Risale-i Nurlardan hakkıyla istifade etmek istiyorsak, bu risaleleri mütalaa ederken Üstadımızın hâlet-i ruhiyesine bürünmeliyiz. 2. Şua’dan istifadenin bir şartı da budur.
Üstadımız şöyle devam ediyor:
اَللَّهُ اَحَدٌ ism-i a’zamına dair yedinci nükte-i a’zam ve altı ism-i a’zamın altı nüktesinin yedincisi. (2. Şua)
Üstad Hazretleri Otuzuncu Lem’ada şöyle diyor:
— İsm-i a’zamı taşıyan altı ismin altı nüktesini beyan eden…
Üstadımız Otuzuncu Lem’ada; Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs isimlerini ism-i a’zam olarak beyan edip bu isimlerin izahını yapıyor. Her isim için de şöyle diyor:
— Bir ism-i a’zam veyahut ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan “Kuddüs” isminin bir cilvesi…
— Bir ism-i a’zam veyahut ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan “Adl” isminin bir cilvesi…
— Bir ism-i a’zam veya ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan ism-i Hakem’in bir cilvesi…
Üstadımız mezkûr altı ismin her birine, “Bir ism-i a’zam veya ism-i a’zamın altı nurundan bir nuru olan…” diyor. 2. Şua’da ise bu altı isme bir isim daha ekliyor ve diyor ki:
— اَللَّهُ اَحَدٌ ism-i a’zamına dair yedinci nükte-i a’zam ve altı ism-i a’zamın altı nüktesinin yedincisi.
Bu beyanla, “Ehad” ism-i şerifinin, mezkûr altı ismin yedincisi olduğunu ve bu ismin dahi bir ism-i a’zam manasını taşıdığını beyan ediyor. Zaten 2. Şua, tevhidin ispat edildiği bir eserdir ve “Ehad” isminin tecellisine dairdir.
Metne devam edelim:
İHTAR
Bu risale benim nazarımda çok mühimdir. Çünkü içinde çok mühim ve ince olan esrar-ı imaniye inkişaf ediyor. Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşallah. (2. Şua)
İşte bir define… Çok mühim ve ince esrar-ı imaniyeyi fehmetmeyi ve imanımızın inkişafını istiyorsak işte bize bir hazine…
Şu cümleye bir daha dikkat çekmek istiyorum: Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşallah.
Bu esere ne kadar kıymet versek azdır, zira imanımızın kurtulmasına -inşallah- bir vesiledir. Bu eserle ilgili bir hatıramı nakletmek istiyorum:
Belki bundan 20 sene önce yanıma birisi geldi. Bana, “Hocam sizinle 2. Şua’yı mütalaa etmek istiyorum. Ben okuyorum ama anlayamıyorum. Vaktiniz varsa çok müstefid olurum…” dedi.
Ben de kendi yaralarıma merhem sürmek niyetiyle bu kardeşimizle bu eserin mütalaasını yaptım. Kardeşimiz her gün yanıma geliyordu ve yaklaşık 1-2 saat bu eseri mütalaa ediyorduk. Bu surette 2. Şua’nın mütalaasını tam altı ayda tamamladık. Kardeşimiz bu esere âşık oldu ve eserin tamamını kelime kelime ezberledi. Her gün de bana ezberini veriyordu.
Vallahi bu eseri ezberlesek -elhak- bu risale buna layıktır!
Üstadımız şöyle devam ediyor:
Maatteessüf ben burada kimse ile görüşemediğimden kendime tebyiz edip yazdıramadım. Bu risalenin kıymetini anlamak istersen başta bulunan İkinci ve Üçüncü Meyveyi ve âhirdeki hatimeyi ve hatimeden iki sahife evvelki meseleyi evvelce dikkatle okuduktan sonra tamamını teenni ile mütalaa eyle. (2. Şua)
(Maatteessüf: Üzülerek belirteyim ki / Tebyiz: Temize çekmek / Âhir: Son / Teenni: Acele etmeden, düşüne düşüne)
Üstadımız bu risaleyi okumanın bir yolunu gösterdi. Bizler sadece Birinci Meyveyi mütalaa edeceğimiz için eserin başından başlayacağız. Dilerseniz sizler, önce Üstadımızın beyan ettiği bu kısımları okuyun ve mütalaaya öyle başlayın.
Şu ifadeye de dikkat çekmek istiyorum: Teenni ile mütalaa eyle.
Teenni “Düşüne düşüne, yavaş yavaş, acele etmeden, dikkatlice” manalarına gelmektedir. Teenni ile okumak, mütalaa yapmak demektir. Bu okuma usulü sadece bu risaleye ait değil, bütün külliyata aittir. Risalelerden azami mertebede istifade etmek isteyenler risaleleri teenni ile okumalıdır. Bu, Üstadımızın nasihatidir.
Bu dersle İkinci Şua’ya bir giriş yaptık. Eseri teenni ile yani yavaş yavaş mütalaa edeceğiz. Bu dersimizde okuduğumuz kısmı bir daha okuyarak dersimizi tamamlayalım.
Eskişehir Hapishanesinin Son Meyvesi
Otuz Birinci Lem’a’nın İkinci Şuaı
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
On altı sene evvel, Eskişehir Hapishanesinde, arkadaşlarımın tahliyeleriyle yalnız kaldığım bir vakitte şu Şua, gayet acele, pek noksan kalemimle, sıkıntılı, rahatsızlık bir zamanda telif edildiğinden bir derece intizamsız olmakla beraber, bugünlerde tashih ederken iman ve tevhid noktasında pek çok kıymettar ve kuvvetli ve ehemmiyetli gördüm.
Said-i Nursi
اَللَّهُ اَحَدٌ ism-i a’zamına dair yedinci nükte-i a’zam ve altı ism-i a’zamın altı nüktesinin yedincisi.
İHTAR
Bu risale benim nazarımda çok mühimdir. Çünkü içinde çok mühim ve ince olan esrar-ı imaniye inkişaf ediyor. Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşallah.
Maatteessüf ben burada kimse ile görüşemediğimden kendime tebyiz edip yazdıramadım. Bu risalenin kıymetini anlamak istersen başta bulunan İkinci ve Üçüncü Meyveyi ve âhirdeki hatimeyi ve hatimeden iki sahife evvelki meseleyi evvelce dikkatle okuduktan sonra tamamını teenni ile mütalaa eyle. (2. Şua)
Yazar: Sinan Yılmaz