69. Vahdette vücub derecesinde bir suhulet, bir kolaylık ve şirkte, imtina derecesinde bir suubet…
İkinci Şua mütalaasına devam ediyoruz:
VAHDANİYETİN İKİNCİ MUKTEZÎSİ
“Vahdette vücub derecesinde bir suhulet, bir kolaylık ve şirkte, imtina derecesinde bir suubet ve müşkülat bulunmasıdır. Bu hakikat ise İmam-ı Ali radıyallahu anhın tabirince Siracünnur’un çok risalelerinde ve bilhassa Yirminci Mektup’ta tafsilen ve Otuzuncu Lem’a’nın Dördüncü Nükte’sinde icmalen gayet kat’î ve parlak bir surette ispat ve izah edilmiş ve gayet kuvvetli burhanlar ile gösterilmiştir ki…”
(Vücub: Kesinlik, vaciplik / Suhulet: Kolaylık / İmtina: İmkânsızlık / Suubet: Zorluk / Tafsilen: Uzun uzadıya, ayrıntılı bir şekilde / İcmalen: Kısaca)
“İmam-ı Ali radıyallahu anhın tabirince Siracünnur’un” ifadesi üzerine biraz konuşalım:
Hazreti Ali (r.a.) Risale-i Nurların telifini -Allah’ın bildirmesiyle- bilmiş ve kerametkerâne haber vermiş. Risale-i Nur’a da “Siracünnur” ismini vermiş. Bu mesele Sikke-i Tasdîk-i Gaybî’de şöyle geçiyor:
— Nasıl ki Hazreti İmam-ı Ali (r.a.) sarih bir surette Siracünnur’un tarih-i telifini ve tekemmül zamanını ve meşhur ismini تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ fıkrasıyla haber vermiş.
— Hazreti İmam-ı Ali (r.a.) bu fıkrada بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ cümlesiyle diyor ki: Bin üç yüz elli dörtte (1354) Siracünnur -yani Risale-i Nur’un nuru- ile dalaletin tecavüz eden nârı inşallah sönecek.
— Hazreti İmam-ı Ali (r.a.) başta sarahat ile haber verdiği Risale-i Nur’u, Siracünnur ve Siracüssürc namıyla birinci mertebede aşikâr onu gösterip ta’dad ederken…
Daha başka yerler de var. Biz bu kadarla iktifa edip metne devam edelim:
“Bütün eşya bir tek zata verilse:
– Bu kâinatın icadı ve tedbiri, bir ağaç kadar kolay…
– Ve bir ağacın halkı ve inşası, bir meyve kadar suhuletli…
– Ve bir baharın ibdaı ve idaresi, bir çiçek kadar âsân…
– Ve hadsiz efradı bulunan bir nevin terbiyesi ve tedbiri, bir fert kadar müşkülatsız olur.
Eğer şirk yolunda esbab ve tabiata verilse:
– Bir ferdin icadı, bir nevi belki neviler kadar…
– Ve bir çiçeğin hayattar ibdaı ve teçhizi bir bahar, belki baharlar kadar…
– Ve bir meyvenin inşa ve ihyası bir ağaç, belki yüz ağaç kadar…
– Ve bir ağacın icadı ve inşa ve ihya ve idare ve terbiye ve tedbiri kâinat kadar, belki daha ziyade müşkül olur.”
(Suhuletli: Kolay / Âsân: Kolay)
Metni maddeleyerek yazdık ki ihatası kolay olsun. Üstadımız bu İkinci Muktezîde bu hakikati ispat edecek. İspatın mütalaasına başlamadan önce bu kısma iyice çalışmalı, metni tam anlamalı hatta ezberden söyleyebilmelisiniz. Bunu yaptıktan sonra sonraki derse geçebilirsiniz.
Yazar: Sinan Yılmaz