a
Ana Sayfaİkinci Şua80. Her şeyde bir vahdet var. Vahdet ise bir vahide delalet ve işaret eder…

80. Her şeyde bir vahdet var. Vahdet ise bir vahide delalet ve işaret eder…

İkinci Şua mütalaasına devam ediyoruz:

ÜÇÜNCÜ MAKAM

“Bu makam, tevhidin üç küllî alametini icmalen beyan edecek.

Vahdetin tahakkukuna ve vücuduna delalet eden deliller ve alametler ve hüccetler hadd ü hesaba gelmez. Onlardan binler burhanlar Siracünnur’da tafsilen beyan edildiğinden bu Üçüncü Makam’da yalnız üç küllî hüccetlerin icmalen beyanıyla iktifa edildi.”

(İcmalen: Öz olarak / Vahdet: Birlik, teklik (kesretin karşıtıdır) / Tafsilen: Uzun uzadıya, ayrıntılı bir şekilde)

“Birinci alamet ve hüccet ki  وَحْدَهُ  kelimesi onun neticesidir. Her şeyde bir vahdet var.”

Üstad Hazretleri bu vahdeti metnin devamında şöyle izah ediyor:

– Kâinatın idaresi bir…

– Ve tedbiri bir…

– Ve saltanatı bir…

– Ve sikkesi bir; bir, bir, bir, ta bin bir bir birler kadar…

– Hem bu kâinatı çeviren isimler ve fiiller bir iken, her biri kâinatı veya ekserini ihata eder.

– Yani içinde işleyen hikmeti bir…

– Ve inayeti bir…

– Ve tanzimatı bir…

– Ve iaşesi bir…

– Ve muhtaçlarının imdatlarına koşan rahmet bir…

– Ve o rahmetin bir şerbetçisi olan yağmur bir ve hakeza bir, bir, bir, ta binler bir birler…

– Hem bu kâinatın sobası olan güneş bir…

– Lambası olan kamer bir…

– Aşçısı olan ateş bir…

– Levazımat deposu ve hazineli direği olan dağ bir…

– Sakacı ve sucusu bir…

– Ve bağları sulayan süngeri bir ve hakeza bir, bir, bir, ta bin bir birler kadar…

Bu bölümü metnin devamında tekrar okuyacağız. Bu makamda, “Her şeyde bir vahdet var.” cümlesinin izahı olarak maddeleyerek okuduk.

Üstad Hazretleri bu vahdetlerden şu neticeye ulaşıyor:

Vahdet ise bir vahide delalet ve işaret eder. Evet, vahid bir eser, bilbedahe vahid bir sâniden sudur eder. Bir elbette birden gelir. Her şeyde bir birlik bulunduğundan elbette bir tek zatın eseri ve sanatı olduğunu gösterir.”

اَلْوَاحِدُ لاَ يَصْدُرُ اِلاَّ عَنِ الْوَاحِدِ  “Bir ancak birden (tek bir zattan) sudur edebilir.” kaidesiyle, madem her şeyde ve bütün eşyada bir birlik var, o hâlde hepsi tek bir zatın icadıdır.

Metin açık olduğundan dolayı uzun uzadıya bir izaha gerek yok. Belki bu makamda yapılması gereken şey: “Bir ancak birden sudur edebilir.” kaidesi üzerine düşünmek, eşyadaki birlik cihetlerini tefekkür etmek ve tefekkür ederken de  لاَ اِلهَ اِلاَّ اللَّهُ  zikrine devam etmektir.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin