a
Ana Sayfaİkinci Şua44. Cehennem dahi ehl-i şirk ve küfre öyle kızıyor ve kızışıyor ki parçalanmak derecesine geliyor

44. Cehennem dahi ehl-i şirk ve küfre öyle kızıyor ve kızışıyor ki parçalanmak derecesine geliyor

İkinci Şua mütalaasına devam ediyoruz:

تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ  ayetinin sırrıyla, cehennem dahi ehl-i şirk ve küfre öyle kızıyor ve kızışıyor ki parçalanmak derecesine geliyor.”

تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ  “Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak.” ayet-i kerimesinde şöyle bir müşkil var:

— Ateş canlı değildir. Öyleyse nasıl olur da “öfke” ile ve “öfkesinden çatlamak” ile nitelenir?

Râzî Hazretleri bu soruya üç farklı şekilde cevap veriyor:

1. Biz Ehl-i sünnet’e göre, hayatın olabilmesi için ille de bünye (beden) şartı yoktur. Belki de Allah Teâlâ cehennemde canlı bir ateş yaratmıştır. Öfkesinden çatlamak üzere olan ateş bu ateştir.

2. Burada bir teşbih olabilir. Cehennemin çıkardığı ses, öfkeli kimsenin sesine ve homurdanmasına benzetilmiş olabilir.

3. “Öfkesinden çatlamak” ifadesi ile cehennem zebanilerinin öfkesi kastedilmiş olabilir.

Tefsîrü’l-Münir’de de bu mesele şöyle izah edilir: Burada bir teşbih vardır. Cehennemin şiddetli kaynaması ve alevi, düşmanına karşı ileri derecede kin ve öfkesi olan ve düşmanına çok zarar vermek isteyen bir insana benzetilmiştir. Burada kendisine benzetilen (insan) zikredilmeyerek onun bir özelliği olan ileri derecedeki öfkesi zikredilmiş ve ona işaret edilmiştir.

Meseleye şu cihetten de bakabiliriz: Üstad Hazretleri Yirmi Sekizinci Söz’de şöyle diyor:

“Evet,  وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا اِلاَّ لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَاِنَّ الدَّارَ اْلاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ  sırrınca, şu dâr-ı dünyada câmid ve şuursuz ve hayatsız maddeler, orada şuurlu, hayattardırlar. Buradaki insanlar gibi orada da ağaçlar, buradaki hayvanlar gibi oradaki taşlar emri anlar ve yapar. Sen bir ağaca desen, ‘Filan meyveyi bana getir.’; getirir. Filan taşa desen, ‘Gel.’; gelir.”

[Ayetin manası: “Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Şüphesiz ahiret yurdu, asıl hayata mazhar olan odur.” (Ankebut, 64)]

Madem bu dünyadaki camid eşya orada hayattardır. Ve madem cennetin ağaçları insanlar gibi, taşları hayvanlar gibi emri anlar ve yapar. O hâlde Allahu Teâlâ cehenneme ehl-i şirke ve küfre öfkelenmesini emreder; cehennem de bu emr-i İlahî ile onlara öfkelenir.

Hülasa: Kur’an’ın mezkûr ifadesi ister teşbih olsun ve bu teşbihle cehennemin şiddeti beyan edilmiş olsun; isterse hakikat olsun ve bu hakikatle zebanilerin öfkesi veya cehennemin içinde bulunan hayat sahibi bir ateşin öfkesi ya da cehennemin bizatihi kendisinin öfkesi kastedilmiş olsun; netice birdir, o da cehennemin ehl-i şirk ve küfre kızması ve onların isyanından dolayı kızışıp parçalanmak derecesine gelmesidir.

Ben Risale-i Nurları okurken kıssadan hisse alma usulüyle okuyor ve her cümlede nefsime dönüp nefsimle konuşuyorum. Bu cümleden kıssadan hissem şudur:

— Ey nefsim! İşlemiş olduğun günahları küçük görürsün. Hâlbuki günahlarından dolayı cehennem şiddete geliyor ve neredeyse öfkesinden patlayacak gibi oluyor. Cehennemi böyle öfkelendiren günahları ne zaman terk edecek ve aklını başına ne zaman alacaksın?..

Kıssadan hisseye ben kendi nefsimle devam edeyim, siz de kendi nefsinizle…

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin