a
Ana SayfaKatre107. Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre miskal kaldıkça…

107. Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre miskal kaldıkça…

Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

REMİZ

Arkadaş! Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mâni bir hicab olur. Evet, müşahedemle sabittir ki kat’i, yakînî burhanlar ile deliller dolu olan büyük bir kalede, küçük bir taşta bir zafiyet görünürse o kör olası nefis o kaleyi tamamen inkâr eder. Altını üstüne çevirir. İşte nefsin cehaleti, hamakatı, bu gibi insafsızca tahribattan anlaşılır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Bu hakikate şu misalle bakabiliriz:

Tek bir harf, kâtibini ispat için kâfidir. Zira ortada bir harf varsa, onu yazan ve varlığını yokluğuna tercih eden bir kâtip olmak zorundadır. Kâtip olmadan bir harfin vücud bulması mümkün değildir.

Lakin nefsin vücudunda öyle bir körlük vardır ki -değil bir harfi- bir kitabı görür de -kitaptaki bir cümleyi bahane ederek- kâtibini inkâr eder.

Ona denilse:

— Niçin kâtibi inkâr ediyorsun?

O der:

— Eğer bir kâtip olsaydı bu cümle böyle olmazdı.

Sonra ona denilse:

— Öyleyse şuna cevap ver: Eğer kâtip yoksa bu kitabı kim yazdı? Bu kitaptaki cümleler, kelimeler ve harfler kimin kaleminden çıktı? Bir harf kâtipsiz olamazken, bir kitap nasıl kâtipsiz olabilir?

Böyle denildiğinde susar kalır!

İşte nefsin hamakatı… Kitap her bir cümlesiyle, her bir kelimesiyle ve her bir harfiyle kâtibine delalet ederken, o bir cümleyi bahane ederek kâtibi inkâr eder. Hiç de şöyle düşünmez:

— Belki de benim manasız zannettiğim ve hata bulduğum bu cümlede benim anlayamadığım çok manalar ve hikmetler vardır. Bir bilene soralım…

Nefis hiç böyle düşünmez ve böyle demez. Sanki kitap yazılırken onun fikri esas alındı…

Aynen bu misalde olduğu gibi, şu kâinat da kalem-i kudretle yazılmış bir kitaptır. İçindeki her bir mahluk bu kitabın bir kelimesi ve bir harfidir. Bütün bu harfler ve kelimeler, onları yazan Allahu Teâlâ’ya işaret eder, delalet eder, şehadet eder.

Hâl böyle iken, nefis bir mahluktaki kusuru görür de -bu kusurun sebebini anlayamadığından dolayı- kitab-ı kâinatın sahibi olan Allah’ı inkâr eder.

İşte nefis bu kadar kördür! Pire için yorganı yakar, bir taşında kusur görse kaleyi tamamen inkâr eder.

Rabb-i rahimimiz, nefsin bu şerrinden bizleri muhafaza eylesin. Âmin.

Metni bir daha okuyalım ve sonra nefsimizi biraz sigaya çekelim:

REMİZ

Arkadaş! Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mâni bir hicab olur. Evet, müşahedemle sabittir ki kat’i, yakînî burhanlar ile deliller dolu olan büyük bir kalede, küçük bir taşta bir zafiyet görünürse o kör olası nefis o kaleyi tamamen inkâr eder. Altını üstüne çevirir. İşte nefsin cehaleti, hamakatı, bu gibi insafsızca tahribattan anlaşılır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin