101. Kudretin taallukatı ayrı, vücudun cilveleri veya sair sıfatın tecelliyatı ayrıdır…
Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve keza, kudretin taallukatı ayrı, vücudun cilveleri veya sair sıfatın tecelliyatı ayrıdır. Birbirine iltibas edilmemeli. Mesela dünyada vücudun tedricidir. Berzahî âyinelerde âni ve def’îdir. Çünkü icad ile tecelli arasında fark vardır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)
Metin biraz kapalı. Böyle kapalı yerleri daha kolay anlayabilmek için şöyle bir yol takip edebilirsiniz:
Kendi kendinize şöyle sorun:
— Bu metin hangi sorunun cevabı olabilir?
Soruyu bulduğunuzda metni daha kolay anlayabilirsiniz. Mezkûr metin şu sorunun cevabı olabilir:
— Şu âlem-i şehadette eşya tedrici olarak yaratılıyor. Yani bir anda son şeklini almayıp aşama aşama icad ediliyor. Acaba âlem-i berzah ve âlem-i misal gibi berzahî âlemlerde de icad böyle tedrici midir? Yoksa bir anda mı son şekliyle yaratılır?
Soruyu bu şekilde tespit ettiğimizde metni anlamak daha kolay olur. Şimdi, bu minvalden metni mütalaa edelim:
Berzahî ayineler ile âlem-i misal, âlem-i ervah ve âlem-i berzah gibi manevi âlemler kastedilmiştir. Bu âlemlerdeki eşyanın bir vücud-u haricîsi olmayıp, vücud-u misalîleri vardır. Bu misalî vücutlar birer aks ve yansımadan ibarettir.
Mesela şu âlemde ne varsa âlem-i misalde aynısı vardır. Ancak bu âlemdeki bir çakıl taşı bazen âlem-i misalde bir dağ olarak görünür.
Bu âlemleri bu zamanın teknolojik gelişimleri sayesinde biraz daha kolay anlayabiliyoruz. Mesela şu anda “Metaverse” diye yeni bir şey çıktı. Bir gözlük takıyorsunuz ve bu misalî âleme giriyorsunuz. Bu dünyada ne varsa hepsi bu sanal dünyada var. Ama vücud-u haricîleri ile değil, vücud-u misalîleri ile…
Bu sanal âlemde gezerken, tuttuğunuz bir eşyayı hissedebiliyorsunuz; yediğiniz ve içtiğiniz bir şeyin tadını alabiliyorsunuz; ancak bunların hepsi sanal… Ne gördüğünüz şeyin, ne tuttuğunuz şeyin ve ne de yiyip içtiğiniz şeyin hakiki bir vücudu var. Hatta şu anda bu âlemden evler, yatlar satılıyor. Yani sanal bir ev satın alıyorsunuz; içinde yaşayabilmek için…
Gerçekten de Metaverse denilen bu sanal dünya berzahî âlemlerin mahiyetini anlamamızı kolaylaştırıyor.
Metaverse’de olduğu gibi, berzahî âlemlerde de misalî vücutlar vardır. Yani bu âlemlerde eşya vücud-u haricîsi ile değil, vücud-u misalîsi ile görünür.
Bu girişten sonra, şimdi metin üzerinde mütalaamızı yapabiliriz:
Kudretin taallukatı ayrı: Kudret-i İlahîyenin şu âlem-i şehadette, vücud-u haricîsi olan eşyaya taalluku ayrıdır; berzahî âlemlerde vücud-u misalîsi olan eşyaya taalluku ayrıdır. Çünkü birisi icattır, diğeri tecelli… Berzahî âlemlerdeki eşya tecellidir; bu sebeple de âni ve def’î olarak vücud bulurlar; tedricilik yoktur.
Vücudun cilveleri ayrıdır: Buradaki “vücud” ile Allahû Teâlâ’nın vücud sıfatı kastedilmiştir.
Vücud: Var olmak ve varlık manasına gelir. Bir şeyin zihinde ve zihnin dışında gerçek varlığa sahip olmasıdır.
Allahu Teâlâ vücud sahibidir ve esmâ-i hüsnanın bir kısmı bu vücud sıfatıyla alakadardır. Bu isimlerin başında “Hak” ismi gelir.
Hak: Gerçekliği bulunan ve bilfiil var olan manasındadır.
Bunun dışında “Nur, Zahir, Bâtın, Evvel, Âhir” isimleri de vücud sıfatıyla alakadar isimlerdir. Şu âlemdeki her bir eşya, varlığı ile Allah’ın vücud sıfatına bir nevi aynadır.
Vücud sıfatının cilveleri de ayrı ayrıdır. Âlem-i şehadetteki cilvesi ile berzahî âlemlerdeki cilvesi bir değildir. Âlem-i şehadetteki tecellisinde vücud-u haricîsi olan varlıklar meydana gelir. Berzahî âlemlerdeki tecellisinde ise vücud-u misalîsi olan varlıklar meydana gelir.
Sair sıfatın tecelliyatı ayrıdır: Yukarıda anlattıklarımıza bağlı olarak, sair sıfatın tecellisi de ayrı ayrı olur. Mesela Hâlık isminin vücud-u haricîsi olan mahlukattaki tecellisi ile vücud-u misalîsi olan mahlukattaki tecellisi bir değildir.
Birbirine iltibas edilmemeli: Âlem-i şehadet ile berzahî âlemler hüküm bakımından -yani kudretin tecellisi bakımından- birbirinden farklıdır. Birbirine iltibas edilmemelidir.
Berzahî ve uhrevi âlemlerdeki icadı bu dünyadaki icada kıyas ederek tedrici zannetmek hatadır. Berzahî ve uhrevi âlemlerde eşya bir anda yaratılır ve bu âlemlerde sebeplerle iş görülmez. Zira bu âlemler dâru’l-kudrettir. Şu âlem-i şehadet ise dâru’l-kudret değil, dâru’l-hikmettir. Bu sebeple de bu âlemde icad tedricidir. Uhrevi ve berzahî âlemler ise bunun tam zıddıdır.
Bu bahsi önceki iki derste uzunca mütalaa ettiğimizden burada meseleyi uzatmıyoruz.
Mesela dünyada vücudun tedricidir. Berzahî âyinelerde âni ve def’îdir. Çünkü icad ile tecelli arasında fark vardır: Âlem-i şehadetteki yaratmalar icattır; bu sebeple de eşyanın vücudu tedricidir. Âlem-i misal ve diğer berzahî âlemlerdeki vücutlar ise icad değil, tecellidir. Tecelli olduğu için de vücutları âni ve def’îdir. Bu meseleyi zaten yukarıda izah etmiştik.
Şimdi, mütalaasını yapmaya çalıştığımız metni bir daha okuyalım:
Ve keza, kudretin taallukatı ayrı, vücudun cilveleri veya sair sıfatın tecelliyatı ayrıdır. Birbirine iltibas edilmemeli. Mesela dünyada vücudun tedricîdir. Berzahî âyinelerde âni ve def’îdir. Çünkü icad ile tecelli arasında fark vardır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)
Yazar: Sinan Yılmaz