83. Cenab-ı Hakk’ın mâsivasına yapılan muhabbet iki çeşit olur…
Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
NOKTA
Cenab-ı Hakk’ın mâsivasına yapılan muhabbet iki çeşit olur. Birisi, yukarıdan aşağıya nâzil olur. Diğeri, aşağıdan yukarıya çıkar. Şöyle ki:
Bir insan en evvel muhabbetini Allah’a verirse onun muhabbeti dolayısıyla Allah’ın sevdiği her şeyi sever ve mahlukata taksim ettiği muhabbeti, Allah’a olan muhabbetini tenkis değil, tezyid eder.
İkinci kısım ise en evvel esbabı sever ve bu muhabbetini Allah’ı sevmeye vesile yapar. Bu kısım muhabbet, topluluğunu muhafaza edemez, dağılır. Ve bazen de kavi bir esbaba rast gelir. Onun muhabbetini mana-yı ismiyle tamamen cezbeder, helâkete sebep olur. Şayet Allah’a vasıl olsa da vusulü nakıs olur. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)
Metin açık olduğundan izaha gerek görmüyoruz. Ancak şu kadar deriz ki:
Üstad Hazretleri bize muhabbetullaha vasıl olmanın yolunu gösteriyor ve diyor ki:
Önce Allah’ı sev; sonra Allah hesabına mahlukatı sev. Bu sayede, mahlukatı sevmen Allah’ın sevgisini azaltmaz, bilakis çoğaltır. Eğer önce Allah’ı değil de mahlukatı seversen, muhabbeti muhafaza edemezsin, muhabbetin dağılır. Hem bazen olur ki kuvvetli bir sebebe rast gelirsin de bütün muhabbetini ona verirsin. Onu Allah hesabına değil, nefsin hesabına seversin; ona mana-yı harfiyle değil, mana-yı ismiyle bakarsın. Bu da seni helâkete götürür. Bu durumda Allah’a vasıl olsan da vusulün nakıs olur…
Belki metni anlıyoruz ama tam hissedemiyoruz… Bunun sebebi, bizim muhabbetullaha vasıl olmak için hakiki bir gayretimizin olmayışı. Eğer biz Allah sevgisine kavuşma derdinde olsaydık bu metin bize hazine gibi gelirdi. Üstad Hazretlerinin gösterdiği usul üzerine çalışır ve muhabbetullahtan nasibimizin ziyadeleşmesine gayret ederdik.
Ancak bizlerin maalesef böyle bir gayreti ve hedefi yok! Evet, marifetullahta ve muhabbetullahta yükselmek istiyoruz. Ancak istemek farklıdır, emek verip yolda yürümek ve derse çalışmak farklıdır. Biz, sadece okuyalım ve mütalaa edelim; bununla da muhabbetullahta yükselelim istiyoruz. Elbette bunda da muhabbetullahtan bir nasip vardır. Ancak sadece okumak ve mütalaa ile Yunus gibi, Mevlana gibi, Molla Câmî gibi Allah’a aşık olamayız. Bu, başka bir emek ister…
Bu sözleri sizlerin zevkini kaçırmak veya okumaktan vazgeçirmek için söylemiyorum. Söyleme sebebim, sizlere ve nefsime okuma usulünü ders vermektir. Okuduğumuz metin haddizatında bir derstir; muhabbetullaha ulaşmak isteyenler için yazılmış bir derstir. Bu dersi okumakla yol öğrenilir ancak hedefe ulaşılmaz. Hedefe ancak çalışan ulaşır; o da çalıştığı kadar…
Şunu da ilave edeyim: Üstad Hazretleri, nimetleri Allah hesabına sevmenin dersini 33. Söz’ün 3. Mevkıfı’nın 4. Nükte’sinde muhteşem bir şekilde beyan etmiş. Bu kısmı -okuduğumuz metnin şerhi makamında- okumanızı ısrarla tavsiye ediyorum.
Bu dersimizde şu bölümü okuduk:
NOKTA
Cenab-ı Hakk’ın mâsivasına yapılan muhabbet iki çeşit olur. Birisi, yukarıdan aşağıya nâzil olur. Diğeri, aşağıdan yukarıya çıkar. Şöyle ki:
Bir insan en evvel muhabbetini Allah’a verirse onun muhabbeti dolayısıyla Allah’ın sevdiği her şeyi sever ve mahlukata taksim ettiği muhabbeti, Allah’a olan muhabbetini tenkis değil, tezyid eder.
İkinci kısım ise en evvel esbabı sever ve bu muhabbetini Allah’ı sevmeye vesile yapar. Bu kısım muhabbet, topluluğunu muhafaza edemez, dağılır. Ve bazen de kavi bir esbaba rast gelir. Onun muhabbetini mana-yı ismiyle tamamen cezbeder, helâkete sebep olur. Şayet Allah’a vasıl olsa da vusulü nakıs olur. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)
Yazar: Sinan Yılmaz