a
Ana SayfaKatre25. Ve keza, bir neviden bir ferdin, bütün efraddan imtiyazını temin edecek teşahhus…

25. Ve keza, bir neviden bir ferdin, bütün efraddan imtiyazını temin edecek teşahhus…

Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Ve keza, bir neviden bir ferdin, bütün efraddan imtiyazını temin edecek teşahhus ve taayyününün kalem-i kudretle yazılması, bütün nev-i beşerin, mesela efradının nazar-ı kudrette meşhud ve melhuz olduğunu istilzam eder. Çünkü bir fert, alamet-i farikası cihetiyle bütün efrada muhalif olacaktır. Eğer bütün efrad hazır bulunmazsa taayyünlerinde, alâmâtlarında muhalefetin bulunmaması ihtimali vardır. Bu ihtimal ise batıldır. Öyle ise bir ferdin hâlıkı, bir nevin hâlıkı olacaktır. Ve keza, bir neve hâlık olabilmek, cinse de hâlık olabilmeye mütevakkıftır. En nihayet iş   اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  da nihayet bulur. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

(Efrad: Fertler / İmtiyaz: Farklı olmak, benzerlerinden ayrılmak / Teşahhus: Kendine has kimlik kazanma / Taayyün: Belli olma / Meşhud: Görülen / Melhuz: Düşünülmüş, ilmen ele alınmış / Alâmât: Alametler)

Bu hakikati şu misal üzerinden tefekkür edelim:

— Sizlere 20.000 kelimelik bir lügat verilse ve bu lügate, lügatte olmayan bir kelimeyi eklemeniz istense, bu yeni kelimeyi ekleyebilmek için ilk önce ne yapmalısınız?

İlk yapmanız gereken, lügatte geçen bütün kelimeleri ezberlemektir. Zira lügatte geçen kelimeleri bilmeden yeni bir kelime eklemek mümkün değildir.

— Peki, sizlere 20.000 kelimelik değil de 8 milyar kelimelik bir lügat verilse ve bu lügate her gün 150.000 yeni kelime eklemeniz istense, bunu yapabilir misiniz?

Elbette yapamazsınız!

— Acaba bunu yapabilmek için -bilgisayar gibi bir cihaz kullanmaksızın- kaç kişinin çalışması gerekir?

Bir de aynı zamanda bu kişilere 1.000.000 farklı lügat daha verilecek ve bu lügatlere de her gün yeni kelimeler ekleyecekler. Bu lügatlerden bir kısmına her gün 100.000 kelime, diğer bir kısmına 500.000 kelime ve bazılarına da her gün milyon değil, milyarlarca kelime eklenecek ve eklenen hiçbir kelime lügatteki kelimelere benzemeyecek. Acaba bunu yapmak mümkün müdür?

— Peki, bu işin mükemmel bir şekilde yapıldığını ve 1.000.000 farklı lügatin her birisine her gün yüz binlerce ve milyonlarca yeni kelimelerin eklendiğini görseniz, bu hadiseyi tesadüfe havale edebilir misiniz?

Elbette edemezsiniz!

Bu misaller gibi, her bir nev bir lügattir. O nevin fertleri ise bu lügatin kelimeleridir.

Mesela insan nevi bir lügattir. Her bir insan ise bu lügatin bir kelimesidir. Demek şu anda bu lügatin sekiz milyar kelimesi var. Bu lügatin kelimeleri olan insanların hiçbiri birbirine benzememekte ve her gün bu lügate 150.000 yeni kelime eklenmektedir. Yani her gün 150.000 insan doğmakta ve bu 150.000 ferdin hiçbirinin yüzü daha önce yaratılmış bir yüze benzememektedir.

— Acaba bu lügatin tesadüfen vücud bulması ve her gün yeni kelimelerin tesadüfen eklenmesi hiç mümkün müdür?

Bilim adamları yeryüzünde 1.000.000 farklı tür keşfetmişler. Kuşlardan balıklara, çiçeklerden ağaçlara, böceklerden hayvanlara kadar, saymakla bitiremeyeceğimiz tam 1.000.000 tür!..

Her bir türü bir lügate benzetirsek, demek ki şu anda yeryüzünde birbirinden farklı tam 1.000.000 lügat var. Bu lügatlerden sadece sinek lügatine bakalım:

Bir yaz mevsiminde yaratılan sineklerin sayısı, Hz. Âdem’den kıyamete kadar, yaratılan ve yaratılacak olan bütün insanlardan daha çoktur.

— Sinek nevi lügatindeki kelimelerin çokluğunu hayal edebiliyor musunuz?

Bu lügatteki hiçbir kelime başka bir kelimeye benzemiyor. Yani hiçbir sinek diğer bir sineğin aynısı değil. Farklı cinsler birbirine benzemediği gibi, aynı cinsin fertleri de birbirine benzemiyor.

— Acaba hiç mümkün müdür ki rakamlara sığmayacak kadar çok sinek kendi kendine vücud bulsun ve her biri tesadüfen farklı bir şekle sahip olsun? Bu hiç mümkün müdür?

Kar taneleri de bir lügattir. Bu lügatin kelimeleri olan kar tanelerinin sayısını herhâlde rakamlarla ifade edemeyiz. Bu lügatin de kelimeleri birbirine benzememektedir. Hiçbir kar tanesi diğer kar taneleriyle birebir aynı değildir.

— Tırnak büyüklüğündeki kar tanelerinde birbirinden farklı hadsiz şekilleri yaratmak Allah’tan başka kimin işi olabilir?

Şimdi, Üstadımızın mezkûr cümlesini parçalayarak aynı hakikati biraz daha mütalaa edelim:

Bir neviden bir ferdin… Mesela insan nevinden tek bir insanın, bülbül nevinden tek bir bülbülün, kelebek nevinden tek bir kelebeğin ve hakeza…

Bütün efraddan imtiyazını temin edecek teşahhus ve taayyününün kalem-i kudretle yazılması… Yani o ferde kendisine mahsus bir vücudun ve suretin verilmesi, ona mahsus aza ve cihazların takılması, ona mahsus sıfatların verilmesi, teşahhusunun -yani kendisine mahsus şahsiyetinin- belirlenmesi, taayyününün -yani diğer fertlerden ayırt edilip şahsına münhasır bir varlık olmasının- kalem-i kudretle yazılması…

Bütün nev-i beşerin, mesela efradının nazar-ı kudrette meşhud ve melhuz olduğunu istilzam eder… Bütün insanlar, Allah’ın ilm-i muhitinde mevcud olmalı ki yeni yaratılan bir insanın sureti öncekilere benzemesin. Bütün insanları ilmi ile ihata edemeyen, bütün fertler nazar-ı kudretinde meşhud olmayan ve yaratılan bütün yüzleri bilmeyen, yeni doğan bir bebeğe farklı bir yüz ve farklı bir şahsiyet veremez.

Çünkü bir fert, alamet-i farikası cihetiyle bütün efrada muhalif olacaktır… Bir insan diğer bir insana benzemeyecek, kendine mahsus sıfatlarla diğerlerinden farklı olacaktır. Ne yüzü, ne vücudu, ne parmak izi, ne sesi, ne DNA’sı, ne de diğer sıfatları diğer insanlara benzeyecek. Her bir fert diğer efrada muhalif olup, diğer insanlara karşı alamet-i farikası olacak.

Eğer bütün efrad hazır bulunmazsa taayyünlerinde, alâmâtlarında muhalefetin bulunmaması ihtimali vardır… Eğer insanı yaratan Zatın ilminde, daha önce yaratılan bütün insanların suret ve sıfatları hazır bulunmazsa, yeni yaratılan ferdin onlara benzeme ve aralarında muhalefetin bulunmaması ihtimali var.

Bu ihtimal ise batıldır. Çünkü göz önünde görüyoruz ki hiçbir fert diğer bir ferde benzemiyor. Değil insanlar, ağaçların yaprakları, zebraların çizgileri, yeryüzünün çiçekleri, yağmur damlaları ve kar taneleri ve diğer bütün varlıklar, ne başka nevlere benziyor ne de kendi nevinin efradına benziyor.

Öyle ise bir ferdin hâlıkı, bir nevin hâlıkı olacaktır… Bu durumda, bir ferdi -mesela bir insanı- kim yaratmışsa, nevini de -bütün insanları da- o yaratmıştır. Zira yeni yaratılan bir ferde farklı bir suret vermek, diğer bütün efradın, hâlıkın nazar-ı şuhudunda meşhud ve ilm-i muhitinde mevcud olmasıyla mümkündür. Diğer fertlerin, hâlıkın nazar-ı şuhudunda meşhud ve ilm-i muhitinde mevcud olması ise ancak onları yaratmasıyla mümkündür. Bu hâl de ispat eder ki: Ferdi yaratan, nevi de yaratmıştır. Ve nevi yaratamayan, ferdi de yaratamaz.

Ve keza, bir neve hâlık olabilmek, cinse de hâlık olabilmeye mütevakkıftır. En nihayet iş   اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  da nihayet bulur. Ferde hâlık olabilmek için, neve hâlık olabilmek gerekiyordu. Neve hâlık olabilmek için de o cinse hâlık olabilmek lazım.

Mesela çift kanatlılar takımına dâhil olan sineklerin yaklaşık 1 milyon nevi vardır. Sinek nevlerini böyle farklı yaratabilmek için, sinek cinsinin tamamına sahip olmak gerekir. Zira eğer bütün nevler tek bir elden çıkmazsa, nevler birbirine benzer ve aralarındaki alâmât-ı farikalar kaybolur. Madem kaybolmamış ve hiçbir ferd ve hiçbir nev birbirine benzemiyor o hâlde hepsinin yaratıcısı aynı Zat olmalıdır. Göz önündeki şu teşahhus ve taayyünler bundan başka bir şeyle izah edilemez.

Şimdi, mütalaasını yaptığımız cümleyi bir daha okuyalım:

Ve keza, bir neviden bir ferdin, bütün efraddan imtiyazını temin edecek teşahhus ve taayyününün kalem-i kudretle yazılması, bütün nev-i beşerin, mesela efradının nazar-ı kudrette meşhud ve melhuz olduğunu istilzam eder. Çünkü bir fert, alamet-i farikası cihetiyle bütün efrada muhalif olacaktır. Eğer bütün efrad hazır bulunmazsa taayyünlerinde, alâmâtlarında muhalefetin bulunmaması ihtimali vardır. Bu ihtimal ise batıldır. Öyle ise bir ferdin hâlıkı, bir nevin hâlıkı olacaktır. Ve keza, bir neve hâlık olabilmek, cinse de hâlık olabilmeye mütevakkıftır. En nihayet iş  اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  da nihayet bulur. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin