a
Ana SayfaKatre91. Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır…

91. Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır…

Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

REMİZ

Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır. Bazen o gibi duaların hürmetine en büyük bir şey en küçük bir şeye musahhar ve mutî olur. Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir masumun duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar. Demek, dualara cevap veren zat, bütün mahlukata hâkimdir. Öyle ise bütün mahlukata dahi hâlıktır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

(Mutî: İtaatkâr)

Risale-i Nurları okurken hep şunu düşünmeliyiz:

— Bu metinden kıssadan hissem nedir?

— Üstad Hazretleri bu kelamı niçin söyledi?

Risaleleri bu minvalde okursak istifade eder, yaralarımıza merhem sürer ve manen güzelleşiriz. Yolun sonunda da inşallah insan-ı kâmil oluruz. Eğer bu minvalde okumazsak kırk yıl bu kazanda kaynarız da hâlâ çiğ oluruz.

Mezkûr metin bu bahse güzel bir misaldir. Risale-i Nurları manevi terbiyeleri için okumayanlar mezkûr metni okur ve geçerler. Ne kıssadan hisse alırlar ne de onunla amel ederler.

— Peki, mezkûr metinden kıssadan hissemiz nedir?

Üstad Hazretleri bizlere, dua ederken bürünmemiz gereken hâli öğretiyor. Diyor ki: Muztar ol. Zira muztarın duasında büyük bir tesir vardır…

— Peki, muztar nedir?

Muztar:

– Allah’tan başka bir sığınağı olmayandır.

– Allah’tan gayrı her şeyden ümidini kesendir.

– Çaresiz bir şekilde Allah’a sığınandır.

– Hazreti Yunus (a.s.) gibi, esbabı terk edip Müsebbibü’l-esbaba iltica edendir.

Birinci Lem’a’yı okuyanlar muztar olmanın ne demek olduğunu çok iyi anlarlar. Zira Hazreti Yunus (a.s.)’a balığı, denizi ve geceyi musahhar eden, onun muztar bir hâlde yaptığı duadır.

İşte Üstad Hazretleri mezkûr beyanıyla, bize dua etmenin âdabını ve duaya icabetin bir sırrını öğretiyor; “Böyle dua edin.” diyor.

Üstadımız dedi ki: Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir masumun duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar.

Yani kişi mesela bir sandaldadır da fırtına çıkmıştır.

– Sandalı delinmiş içine su alır…

– Dalgalar dağlar gibi ona hücum eder…

– Sandalı bir sağa bir sola yatıp devrilmek üzeredir…

– Ne onu gören vardır ne de sesini duyan…

– Allah’tan başka bir melce ve halaskâr yoktur…

İşte kırık bir tahta parçası üzerinde, böyle bir vaziyette, esbabın hiçbir tesirinin olmadığını hakka’l-yakin gördüğü bir anda ve muztar bir hâlette öyle bir dua eder ki onun duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar.

İşte böyle dua etmek lazım… Fakir ve kalbi kırık bir masum olmak lazım… Iztırar elbisesini giyip muztar bir vaziyette yalvarmak lazım… Eşyayı ve esbabı terk edip ağlaya ağlaya istemek lazım…

Üstadımız dualara icabetten tevhide şöyle bir delil çıkarıyor: Demek, dualara cevap veren zat, bütün mahlukata hâkimdir. Öyle ise bütün mahlukata dahi hâlıktır.

Yani madem o muztarın duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti ve hiddeti iniyor. O hâlde deniz dahi onundur. Onundur ki denizi o muztara teshir ediyor.

Hem madem başka bir muztarın duası hürmetine yağmur yağdırıyor. O hâlde bulutlar dahi onundur. Onundur ki bulutları o muztarın emrine veriyor.

Hem madem başka bir dua hürmetine bitkileri bitiriyor, ağaçların elleriyle meyveleri uzatıyor ve nebatatı çıkarıyor. O hâlde hem toprak, hem ağaçlar, hem de nebatat onun mülküdür. Mülküdür ki dua sahibine musahhar ediyor.

Yani dualara cevap veren zat, bütün mahlukata hâkimdir. Öyle ise bütün mahlukata dahi hâlıktır. Elbette hâlık olamayan hâkim de olamaz. Madem hâkimdir, öyleyse elbette hâlıktır.

Haydi dostlar, bugünkü dersimiz muztar bir vaziyette dua etmek ve esbabı terk edip Müsebbibü’l-esbaba yönelmek olsun. Dualarınıza âmin diyorum.

Bu dersimizde şu bölümün mütalaasını yaptık:

REMİZ

Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır. Bazen o gibi duaların hürmetine en büyük bir şey en küçük bir şeye musahhar ve mutî olur. Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir masumun duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar. Demek, dualara cevap veren zat, bütün mahlukata hâkimdir. Öyle ise bütün mahlukata dahi hâlıktır. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin