a
Ana SayfaKatre47. Ve keza, bütün envaın cüz’iyatında bir tasarruf var. Bu tasarruf…

47. Ve keza, bütün envaın cüz’iyatında bir tasarruf var. Bu tasarruf…

Katre mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Ve keza, bütün envaın cüz’iyatında bir tasarruf var. Bu tasarruf, faydalı iş ve maslahatlar içindir. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Her bir nevin fertleri o nevin cüz’iyatıdır. Bütün bu cüz’iyatlar -yani fertler- üzerinde bir tasarruf var. Bu tasarruf, faydalı iş ve maslahatlar için olup son derece hikmetle yapılmaktadır.

Mesela sinek nevini ve bu nevin bir ferdi olan bir sineği ele alalım… En hakir ve basit gördüğümüz sineğin üzerinde öyle acip bir tasarruf vardır ki işitenleri hayrete düşürür.

– Çift kanatlılar takımına dâhil olan sineklerin yaklaşık 1 milyon türü vardır. Şu anda bu türlerden sadece 150 bin türü biliniyor. Her birinin şekli farklı, sureti farklı, elbisesi farklı, terbiyesi farklı, teçhizatı farklı tam 1 milyon tür…

– Karasinek veya ev sineği diye bilinen türün 4 bin küçük gözü bulunuyor. Bu gözlerin her biri tek bir göz gibi işlev görüyor ve ayrı noktalara odaklanıyor. Görülen nesneler beyinde anlamlı hâle getiriliyor. Bu küçük gözler sayesinde sinekler arkalarını da görebiliyor.

– Ağızları 4 farklı parçadan oluşuyor.

– Sivrisinekler yaklaşık 22 bin metreden karbondioksiti algılayabiliyor.

– Dişler yerine ”proboscis” denen uzun bir dilleri bulunuyor. Bu şekilde kan ve nektar gibi maddeleri emerek besleniyorlar.

– “Dişleri yoksa bizim yemeklerimizi nasıl yiyorlar?” derseniz, şöyle yiyorlar: Tüketecekleri katı maddenin üzerine asitli bir kusmuk bırakıyorlar. Bu asitli kusmuk katı gıdayı onların yiyebileceği şekilde eritip sıvı bir hâle getiriyor. Bu şekilde gıdaları emerek besleniyorlar.

Sineğin daha bunlar gibi yüzlerce özelliği var. En hakir ve basit bir böcekte böyle hikmetli bir tasarruf varsa, diğer mahlukatı varın siz düşünün!

Üstadımız şöyle devam ediyor:

Ve nebatat ve hayvanatta bir tebeddül ve tahavvül var. Bu da pek çok menfaatler içindir. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Nebatat ve hayvanat her daim bir tebeddül ve tahavvül içindedir. Mesela ömürleri 9-10 gün arasında olan kelebeği düşünelim…

– Kelebeğin yaşam serüveni yumurta olarak başlar. Dişi kelebek, yumurtalarını bitkilerin gövde veya yaprakları üzerine bırakır. Yumurtaların boyları 1-2 mm’dir.

– Yumurta 3-15 gün süren gelişim sürecinden sonra çatlar. Yumurtadan önde 3 çift gerçek, arkada 5 çift yalancı ayağı olan kanatsız tırtıl çıkar.

– Koza safhasındaki tırtıl, salgıladığı hormonlarla büyük değişimler geçirir. Önce yalancı ayaklarını kaybeder ve öndeki gerçek ayakları uzar. Tırtılken bitki yapraklarını bıçak gibi kesen ağız yapıları değişerek bitki özlerini toplamasını sağlayacak hortuma dönüşür. Tırtıldaki en büyük değişiklik ise kanatlarının çıkmasıdır.

– Larvalar erişkin boya ulaşıncaya kadar 5-6 defa deri ve renk değiştirirler.

– Larva evresini tamamlayan tırtıl, bitkiyi terk eder; ağaç gövdeleri, taş aralıkları veya evlerin içlerine girerek emin bir yerde pupa evresine geçer.

– Pupa süresi 10-15 gündür. Pupa evresinin son 2-3 gününde kabuk şeffaflaşır, kelebeğin renk ve desenleri görülür hâle gelir…

Diğer hayvanatı ve nebatatı kelebeğe kıyas edin. Her biri hikmetli bir tebeddüle ve menfaatli bir tahavvüle maruzdur.

Üstadımız şöyle devam ediyor:

Küre-i arzda gece ve gündüz cihetiyle bir tağyir var. Bu dahi büyük büyük gayeler içindir. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Evet, gece gündüzü, gündüz de geceyi takip ediyor. Yaz kışı, kış yazı kovalıyor. Bütün bunlar da büyük gayeler ve menfaatler için oluyor. Bu gayelerin tefekkürünü sizlere havale ederek metne devam ediyoruz.

Kâinatta hükümferma olan nizam ve intizamla beraber… (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

(Hükümferma: Hüküm süren)

Şu kâinatta sinek kanadından tutun semavatın kandillerine kadar, bir atomdan tutun denizlerin diplerine kadar, her şeyde bir nizam ve intizam vardır. Kâinatta sivrisinek kanadı kadar bir yer yoktur ki bu nizam ve intizamdan hariç kalsın. Daha önceki derslerimizde bu mizan ve intizamı uzunca konuştuğumuzdan -dersi uzatmamak adına- bu bahsi açmıyoruz.

Bütün bu anlatılanlar şuraya bağlanıyor:

Faaliyet hususunda elvan-ı seb’a gibi tebarüz eden şu hakikatler, bilbedahe bir Mutasarrıf-ı Hakîm, Kadîr, Fâil-i Muhtar gibi bütün evsaf-ı kemaliye ile muttasıf bir Hâlık’ın vücub-u vücuduna yaptıkları delaleti, kâinat  اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  ile tebliğ ediyor. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

(Elvan-ı seb’a: Yedi renk)

Fiiller failsiz, isimler müsemmasız ve sıfatlar mevsufsuz olamaz. Buna göre:

– Âlemde gözüken hikmetli tasarruf, bir Mutasarrıf-ı Hakîm’i iktiza eder.

– Eşyada gözüken hikmetli tebeddül ve tahavvül, bir Mübeddil-i Hakîm’i ve bir Muhavvil-i Alîm’i iktiza eder.

– Âlemde gözüken tağyir, bir Mükemmil-i Basîr’i iktiza eder.

– Âlemde gözüken nizam ve intizam, bir Âdil-i Hakîm’i ve Nezzâm-ı Kadîr’i iktiza eder.

İşte kâinat ve içindeki eşya,

– Kendilerindeki faydalı ve maslahatlı tasarruflarla,

– Menfaatli tebeddül ve tahavvüllerle,

– Büyük gayeler için olan tağyirlerle,

– Hükümferma olan nizam ve intizamla Allah’ın vücüb-u vücuduna şehadet ve delalet eder.

Kâinatta gözüken bu hakikatler -güneşin yedi renginin güneşi göstermesi gibi- bir Mutasarrıf-ı Hakîm’i, Kadîr’i ve Fâil-i Muhtar’ı kör gözlere dahi gösterir. Bütün evsaf-ı kemaliye ile muttasıf bir Hâlık’ın vücub-u vücudunu ispat eder; O’nun varlığına şehadet eder ve bu şehadeti  اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  ile ilan eder.

Bu dersimizde şu bölümün mütalaasını yaptık:

Ve keza, bütün envaın cüz’iyatında bir tasarruf var. Bu tasarruf, faydalı iş ve maslahatlar içindir. Ve nebatat ve hayvanatta bir tebeddül ve tahavvül var. Bu da pek çok menfaatler içindir. Küre-i arzda gece ve gündüz cihetiyle bir tağyir var. Bu dahi büyük büyük gayeler içindir. Kâinatta hükümferma olan nizam ve intizamla beraber, faaliyet hususunda elvan-ı seb’a gibi tebarüz eden şu hakikatler, bilbedahe bir Mutasarrıf-ı Hakîm, Kadîr, Fâil-i Muhtar gibi bütün evsaf-ı kemaliye ile muttasıf bir Hâlık’ın vücub-u vücuduna yaptıkları delaleti, kâinat  اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  ile tebliğ ediyor. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin