94. Çünkü biz müşahede ediyoruz ki vazifesinin bitmesiyle ömrü tamamlanan…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
إذ نشاهد çünkü biz müşahede ediyoruz أن كل ما o şeylerin tamamı تمّ عمرُه بتمام وظيفته vazifesinin bitmesiyle ömrü tamamlandı وذهب عن الوجود في عالم الشهادة ve âlem-i şehadette vücuttan gitti…
Çünkü biz müşahede ediyoruz ki vazifesinin bitmesiyle ömrü tamamlanan ve âlem-i şehadette vücuttan giden şeylerin tamamı…
يُثبت فاطرهُ onun Fâtırı kaydediyor كثيرا من صوره suretlerinden çoğunu في ألواح محفوظة elvâh-ı mahfuzalarda وينقُش ve nakşediyor أكثرَ تاريخ حياته ekser tarih-i hayatını في نواتاته ونتائجه tohumlarında ve neticelerinde ويُبقيه ve onu baki kılıyor في مرايا متعددةٍ çeşitli aynalarda غيبا وشهادة (âlem-i) gaybta ve (âlem-i) şehadette.
Onun Fâtırı, suretlerinden çoğunu elvâh-ı mahfuzalarda kaydediyor; ekser tarih-i hayatını tohumlarında ve neticelerinde nakşediyor ve âlem-i gaybta ve âlem-i şehadette çeşitli aynalarda onu baki kılıyor.
İzah: Âlem-i gaybtaki ve âlem-i şehadetteki aynaların ne olduğuna dair Üstadımız daha önce şöyle demişti:
إذ هي وقتَ تمام الوظيفة تُبقي وتُودع في حافظتنا وفي حافظة كل مَن رآها في الشهادة وفي بذورها في الغيب صورَها ومعانيَها
“Çünkü o çiçek vazifesinin tamamı vaktinde, suretlerini ve manalarını, âlem-i şehadette hafızalarımızda ve onu görenlerin tamamının hafızasında, âlem-i gaybta ise tohumlarında baki bırakır ve emanet eder.”
Bu ifadeye göre, âlem-i gaybtaki aynalar tohumlar ve çekirdekler; âlem-i şehadetteki aynalar ise hafızalardır. Yine levh-i mahfuz ve amel defterleri âlem-i gaybtaki aynalardandır.
حتى ta ki كأن كثيرا من الأشياء sanki eşyanın çoğu موظفون görevlidirler بأخذ صورةِ suretini almakla جريان معاملة الأشياء eşyanın cereyan-ı muamelesinin المجاورين لها kendisine komşu olan.
Ta ki sanki eşyanın çoğu, kendisine komşu olan eşyanın cereyan-ı muamelesinin suretini almakla görevlidirler.
İzah: Metne sonraki derste devam edecek ve hafîziyetin ahireti iktizası üzerine genel mütalaayı bu lâsiyyemanın sonunda yapacağız.
Yazar: Sinan Yılmaz