79. Nasıl ki şahid-i ezelînin şuhudunun ve işhadının medarı olan şu habib resuldür…

Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

نعم  evet  كما أن ذلك الحبيب  nasıl ki şu habib  الذي  o ki  هو  o  مدار الشهود والإشهاد للشاهد الأزلي  şahid-i ezelînin şuhudunun ve işhadının medarıdır  رسولٌ  resuldür.

Evet, nasıl ki şahid-i ezelînin şuhudunun ve işhadının medarı olan şu habib resuldür.

İzah: Şuhud: Allah’ın varlığına, birliğine, esma ve sıfatına vs. şahitlik etmek ve onların tecellilerini müşahede etmektir. İşhad ise ins ve cinni bu şahitliğe davet etmek ve şahit tutmaktır. Peygamberimiz (a.s.m.) hem şahittir hem müşhiddir.

وبرسالته  ve risaletiyle  كاشفُ طلسمِ الكائنات  tılsım-ı kâinatın kâşifidir.

Ve risaletiyle tılsım-ı kâinatın kâşifidir.

İzah: Kâinatın tılsımı içinde şu meseleler yatmaktadır:

1. Bu kâinat niçin yaratıldı?

2. İnsanlar ve diğer mahlukat nereden geldiler, nereye gidiyorlar ve necidirler?

3. İnsanın vazifesi nedir ve bu âleme niçin gelmiştir?

4. Âlemdeki bu tahavvülatın ve bunca fiilin manası ve hikmeti nedir?

5. Niçin bu kadar çok varlık var?

6. Bu varlıklara yapılan onca masrafın sebebi nedir?

7. Niçin hepsi farklı renklere boyanmış, farklı şekillerde yaratılmış ve farklı cihazlarla teçhiz edilmiş?

8. Niçin bütün mahlukat insana hizmet ediyor?

9. Hayatın manası ve hikmeti, ölümün sırrı ve hakikati nedir?

10. Bizler ölünce nereye gideceğiz?

11. Varlıklar bize ne söylüyor? Mesela bir ağaç, dilleri hükmündeki dallarıyla ve kelimeleri hükmündeki çiçek, meyve ve yapraklarıyla bize ne diyor, ne anlatıyor? Yine diğer mahlukat ne konuşuyor? Bağırış ve çağırışları ne manaya geliyor?

İşte bunlar ve bunlar gibi meseleler kâinatın hilkatine dair tılsımlardır ki Efendimiz (a.s.m.) Kur’an’ın âyât-ı beyyinatıyla bu tılsımları keşfetmiş, her hadise ve eşyanın altındaki hikmeti nev-i beşere ders vermiş.

Yazar: Sinan Yılmaz