a
Ana SayfaLâsiyyemat34. Nasıl ki bir kitabın vücudu kâtipsiz mümkün olmaz. Aynen bunun gibi…

34. Nasıl ki bir kitabın vücudu kâtipsiz mümkün olmaz. Aynen bunun gibi…

Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

إذ  çünkü  كما لا يمكن  nasıl ki mümkün olmaz  وجود كتاب  bir kitabın vücudu  لاسيما  bahusus  إذا تضمَّن  içine aldığında  كلُّ كلمة منه  ondan her kelime  كتابا  bir kitabı  وكل حرف  ve her harf   قصيدةً منتظمة  muntazam bir kasideyi  بلا كاتب  kâtipsiz.

Çünkü nasıl ki bir kitabın vücudu -bahusus o kitaptan her kelime bir kitabı ve her harf muntazam bir kasideyi içine aldığında- kâtipsiz mümkün olmaz. 

كذلك  aynen bunun gibi  لا يمكن  mümkün olmaz  شهود كتاب الكائنات  kâinat kitabının şuhudu  بدون سُكر  sarhoş olmadan  بلا إيمان  iman etmeden  بوجوب وجودِ نقّاشه الأزلي  Nakkaş-ı Ezelî’sinin vücub-u vücuduna.

Aynen bunun gibi, kâinat kitabının şuhudu -sarhoş olmamak şartıyla- Nakkaş-ı Ezelî’sinin vücub-u vücuduna iman etmeden mümkün olmaz. 

İzah: Değil bir kitap, bir harf dahi kâtipsiz olmaz; olamaz. Peki, bir kitap ki son derece hikmetle yazılmış; her kelimesinde bir kitap kadar ve her harfinde muntazam bir kaside kadar mana var. Böyle bir kitabın kâtipsiz olması ve tesadüfen vücut bulması mümkün müdür?

Asla mümkün değildir ve dünyada hiç kimse bunun mümkün olduğunu iddia edemez.

Kâinat da böyle bir kitaptır:

– Dünya bu kitab-ı kâinatın bir bâbıdır, bir bölümüdür.

– Her bir nev -mesela ağaçlar- bu bölümün bir sayfasıdır.

– Bir ağaç cinsi -mesela kiraz ağacı cinsi- bu sayfanın bir satırıdır.

– Tek bir kiraz ağacı bu satırın bir kelimesidir.

– Ağacın meyvesi olan kiraz bu kelimenin bir harfidir.

– Kirazın çekirdeği ise bu satırın noktasıdır.

Bu öyle bir noktadır ki koca kâinat kitabı bu noktada yazılmıştır. Yani kâinatta tecelli eden esmâ-i hüsna -küçük bir ölçekte- bu çekirdekte tecelli etmiş ve kâinatın manası bu çekirdekte dercedilmiştir.

— Böyle bir kitabın kâtipsiz olması hiç mümkün müdür?

Asla değildir. Kâinat kitabının varlığı, Nakkaş-ı Ezelî’si olan Allah’ın vücub-u vücuduna bağlıdır. Sarhoş olmayanlar ancak Nakkaş-ı Ezelî’ye iman etmekle kâinat kitabına şahit olabilirler.

Eğer Allah inkâr edilirse kâinat da inkâr edilmek zorundadır. Nitekim filozofların Sofestai kısmı Allah’ı inkâr ettiklerinden kâinatı da inkâr etmişler ya da başka bir ifadeyle, Allah’ı inkâr edebilmek için kâinatı yok kabul etmişler. Zira kâinatı kabul edip Allah’ı kabul etmemek ya da Allah’ı kabul edip kâinatı kabul etmemek mümkün değildir.

Üstadımız uluhiyet ile kâinat arasındaki telazumu (birbirini gerekli kılmasını) izah etti. Bu telazumun birkaç farklı ciheti daha var. İlk önce bu cihetleri işleyip, daha sonra diğer iman hakikatleri arasındaki telazuma geçeceğiz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin