66. O Zat ki şu manzum masnuatın numuneleriyle insanlara kendini tanıtıyor…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
نعم evet ومن شأن من o kimsenin şanındandır يتعرف إلى الناس insanlara kendini tanıtıyor بأمثال هذه المصنوعات المنظومات şu manzum masnuatın numuneleriyle ويتودد إليهم ve onlara kendini sevdiriyor بأمثال هذه الأزاهير الموزونات şu mevzun çiçeklerin numuneleriyle ويترحّم عليهم ve onlara merhamet ediyor بأمثال هذه الثمرات المزينات şu süslü meyvelerin numuneleriyle ثم لايعرفونه بالإيمان sonra onlar onu imanla tanımıyorlar ولا يتحببون إليه بالعبادة ve ibadetle kendilerini ona sevdirmiyorlar ولا يحترمونه بالشكر ve şükürle ona hürmet etmiyorlar إلّا قليل azı müstesna أن يُعِدّ لهم onlar için hazırlaması في مقر ربوبيته الأبدية ebedî rububiyetinin karargâhında دارَ مجازاة ومكافأة bir mücazat ve mükâfat yeri.
Evet, o Zat ki şu manzum masnuatın numuneleriyle insanlara kendini tanıtıyor, şu mevzun çiçeklerin numuneleriyle onlara kendini sevdiriyor ve şu süslü meyvelerin numuneleriyle onlara merhamet ediyor. Sonra onlar -azı müstesna- onu imanla tanımıyorlar, ibadetle kendilerini ona sevdirmiyorlar ve şükürle ona hürmet etmiyorlar. Bu zatın onlar için ebedî rububiyetinin karargâhında bir mücazat ve mükâfat yeri hazırlaması şanındandır.
İzah: Üstad Hazretleri On Birinci Söz’de şöyle diyor:
“Ey ahali! Şu kasrın meliki, bu şeylerin izharıyla kendini sizlere tanıttırmak istiyor. Siz de onu tanıyınız… Hem bu tezyinatıyla kendini size sevdirmek istiyor. Siz dahi takdir ve istihsan ile kendinizi ona sevdiriniz… Hem şu ihsanatıyla size muhabbetini gösteriyor. Siz dahi ona muhabbet ediniz… Hem bu in’amlar ve ikramlarla size şefkat ve rahmetini gösteriyor. Siz dahi ona şükür ile hürmet ediniz… Hem şu âsâr-ı kemalâtıyla cemal-i manevisini size göstermek istiyor. Siz de rü’yetine iştiyakınızı gösteriniz… Hem bütün gördüğünüz masnuat ve müzeyyenat üstünde birer sikke, birer hâtem, birer turra koymakla her şey ona has ve kendisinin tek olduğunu ve istiklal ve infiradını size göstermek istiyor. Siz de onu, tek ve yekta ve misilsiz tanıyınız ve kabul ediniz.”
Mana açık olduğundan izahına girişmiyor; tefekkürünü sizlere havale ediyoruz. Bu metni bir gün boyunca tefekkür etsek yine de azdır!
Yazar: Sinan Yılmaz