72. Bu hakîm ve kerîm fiillerin failinin gizli bir kemalatı vardır…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
وكذا ve keza لفاعل هذه الأفعال الحكيمة الكريمة bu hakîm ve kerîm fiillerin faili için vardır كمالاتٌ مستورة gizli bir kemalat.
Ve keza, bu hakîm ve kerîm fiillerin failinin gizli bir kemalatı vardır.
يُفهم من تظاهره tezahüründen anlaşılıyor بهذه المعجزات المزينات bu süslü mucizeler ile أنه يحب O ki seviyor أنْ يشهِّر تلك الكمالاتِ şu kemalatı teşhir etmeyi على رؤوس الأشهاد المستحسنين المقدّرين beğenip takdir eden şahitlerin başları üzerinde.
Bu süslü mucizeler ile tezahüründen (isim ve sıfatlarıyla tecelli edip kendini göstermesinden) anlaşılıyor ki: Beğenip takdir eden şahitlerin başları üzerinde şu kemalatı teşhir etmeyi seviyor.
نعم evet إن من شأن الكمال الدائم şüphesiz daimî bir kemalin şanındandır التظاهرَ بالدوام daima tezahür etmek ووجودَ نظر المستحسِن الدائميّ ve daimî müstehsinin (beğenenin) nazar-ı vücudu فالناظر الذي لا يدوم çünkü daimî olmayan seyirci يسقط مِن نظرِ محبته onun nazar-ı muhabbetinden sukut eder قيمةُ الكمالات kemalatın kıymeti.
Evet, şüphesiz daima tezahür etmek ve daimî müstehsinin nazar-ı vücudu daimî bir kemalin şanındandır. Çünkü kemalatın kıymeti, daimî olmayan seyircinin nazar-ı muhabbetinden sukut eder.
İzah: Bu hakikatin mütalaasını daha önce yapmıştık. Üstadımız o makamda şöyle demişti:
وكذا له كمالاتٌ مستورة تقتضي التشهير على رؤوس المشاهِدين المقدِّرين المستحسِنين
Ve keza, o sultanın gizli kemalatı varsa, (bu kemalatı) takdir edip beğenen şahitlerin başları üzerinde teşhiri gerektirir.
Her kemal sahibi kendi kemalini teşhir etmek ister. Mesela:
– Bir ressamın resim yapması ve yaptığı resimleri göstermek için sergi açması,
– Bir âlimin kitap yazması ve yazdığı kitabı okutmak için basması,
– Bir sanatkârın, eserini yapması ve o eseri teşhir etmesi; her kemal sahibinin, kendi kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrından dolayıdır.
Cenab-ı Hak da kendi gizli kemalatını göstermek için şu âlemi yaratmış ve her bir eşyayı bu kemalin bir aynası yapmıştır. Bu hakikati şu hadis-i şerif ders vermektedir:
كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيًّا فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ لِيَعْرِفُونِي
“Ben gizli bir hazineydim, beni bilsinler diye mahlukatı yarattım.” (Ed-Dürerü’l-Müntesire, İmam Suyûtî)
Elbette şu âlem o gizli kemalata hakkıyla mahal olamamakta, sadece o kemalin zayıf bir gölgesine mazhar olmaktadır. Bu hâl de iktiza eder ki başka bir âlem yaratılsın; o gizli kemalat, bu kemalatı seyredenlerin, onu takdir edenlerin ve beğenenlerin başları üzerinde teşhir edilsin.
Yazar: Sinan Yılmaz