30. Şüphesiz her ferdin hilkatinin son derece mükemmeliyeti ve her cüzün hüsn-ü icadı…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
وكذا ve keza إن نهاية الكثرة şüphesiz nihayet çokluk في أفراد النوع bir nevin fertlerindeki مع غاية مُكَمَّليةِ خِلقةِ فردٍ فردٍ her ferdin hilkatinin son derece mükemmeliyeti ile beraber وحُسنِ إيجادِ جزءٍ جزءٍ ve her cüzün hüsn-ü icadıyla beraber تختص mahsus olur بالقدير المطلق bir Kadîr-i Mutlak’a الذي o ki تتساوى بالنسبة إليه ona nispeti eşit olur الذراتُ والنجوم والقليل والكثير zerreler ve yıldızlar, az ve çok.
Ve keza, şüphesiz her ferdin hilkatinin son derece mükemmeliyeti ve her cüzün hüsn-ü icadı ile beraber bir nevin fertlerindeki nihayet çokluk; zerrelerin ve yıldızların, azın ve çoğun, kendisine nispeti müsavi olan bir Kadîr-i Mutlak’a mahsustur.
İzah: Her mahluk vücuduyla, suretiyle, elbisesiyle, rengiyle, aza ve cihazlarıyla ve her hâliyle en mükemmel şekilde yaratılmıştır.
“Eşya zıddıyla bilinir.” kaidesince, bu mükemmeliyeti ve hüsn-ü icadı anlamak için uzay filmlerindeki uzaylı karakterlere bakmak lazım. Hani bazı uzaylı filmleri oluyor, orada uzaylı tasvirleri yapılıyor ya; hepsi birbirinden çirkin tasvirler… İnsan onları vahid-i kıyas yaparak Allah’ın ne güzel yarattığını ve mahlukatın hüsn-ü icadını daha iyi anlıyor.
Kur’an da bu hakikate birçok ayetiyle dikkat çekiyor. Mesela diyor ki:
فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
“Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne de yücedir.” (Mü’minûn 14)
Başka bir ayet:
وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ
“Allah size bir suret ve şekil verdi ve suretinizi güzel yaptı.” (Mü’min 64)
Başka bir ayet:
اَلَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
“O Allah ki yarattığı her şeyi güzel yaptı.” (Secde 7)
Başka bir ayet:
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn 4)
Daha bunlar gibi birçok ayetiyle Kur’an hüsn-ü icada dikkatleri celbediyor; mükemmeliyeti ve hüsn-ü icadı Allah’ın varlığına bir delil yapıyor.
Şimdi, gözümüzle gördüğümüz bir hakikat var. Bu hakikat: Her nevin milyonlar, milyarlar ferdinin olması ve her ferdin mükemmel yaratılıp hüsn-ü icada malik olması…
Bu hakikatin neticesi de şu: Her ferdi böyle hüsn-ü hilkatle yaratmak öyle bir Kadir-i Mutlak’a mahsustur ki az-çok, küçük-büyük, her şey O’nun kudretine nispeten birdir. Yani Allah hakkında “Şunu yaratması mı daha kolay yoksa şunu mu?” diye bir soru sorulamaz.
– Allah için baharı yaratmak bir çiçeği yaratmak kadar kolaydır.
– Öldükten sonra bütün insanları haşretmek bir sineğin ihyası kadar kolaydır.
– Cenneti icat etmek bahçemizi icat etmek gibi zahmetsizdir.
– Galaksileri sevk ve idare etmek bir zerrenin idaresi gibi basittir.
Allah hakkında kolay-zor, büyük-küçük gibi kavramlar yoktur. Her şey kudretine müsavidir. Bunun da bir delili, her ferdin hilkatinin son derece mükemmeliyeti ve her cüzün hüsn-ü icadı ile beraber bir nevin fertlerindeki nihayet çokluktur.
Yazar: Sinan Yılmaz