a
Ana SayfaLâsiyyemat28. Şüphesiz mercsiz ve meczsiz, haltsız ve galatsız bir şekilde son derece imtiyaz ve teşhis…

28. Şüphesiz mercsiz ve meczsiz, haltsız ve galatsız bir şekilde son derece imtiyaz ve teşhis…

Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

وكذا  ve keza  إن نهاية الاختلاط  şüphesiz nihayet karışıklık  والاشتباك  ve birbirine geçme  في أفراد الأنواع المختلفة  muhtelif nevlerin fertlerinde  مع غاية الامتياز والتشخيص  son derece imtiyaz ve teşhis ile beraber  بلا مَرْج ومزج  mercsiz ve meczsiz  وبلا خلْط وغلَط  haltsız ve galatsız  تختص  mahsus olur  بمن  o zata  هو بصير بكل شيء  o her şeyi en iyi görendir  وشهيد على كل شيء  ve her şeye en iyi şahit olandır  لا يمنعه فعل عن فعل  bir fiil onu (başka) bir fiilden engellemez  ولا يختلط عليه سؤال بسؤال  ve bir sual ona (başka) bir sualle karışmaz.

Ve keza, şüphesiz mercsiz ve meczsiz, haltsız ve galatsız bir şekilde son derece imtiyaz ve teşhis ile beraber muhtelif nevlerin fertlerindeki nihayet karışıklık ve birbirine geçme; her şeyi en iyi gören, her şeye en iyi şahit olan, bir fiil onu (başka) bir fiilden engellemeyen ve bir sual ona (başka) bir sualle karışmayan zata mahsustur.

İzah: Önce şu kelimelerin manasına bakalım:

مَرْج : Karmakarışık, karıştırma, karışma

مزج : Karışıklık, karıştırma, karışma

خلْط : Karışık, karıştırma, karışma

غلَط : Yanlış, hata

Görüldüğü üzere, kelimeler birbiriyle benzer manadadır. Bu kelimelerin peş peşe zikri tekit içindir. Genişletilmiş mana şöyledir: Mahlukat son derece imtiyaz ve teşhisle beraber; birbiriyle karışmadan, karıştırmadan, hiçbir karışıklık olmadan, hatasız ve yanlışsız bir şekilde yaratılıyor.

Şimdi cümleyi mütalaa edelim:

Muhtelif nevlerin fertlerindeki nihayet karışıklık ve birbirine geçme şudur:

Bir nevin farklı cinsleri ve cinslerin fertleri son derece birbirine benzemektedir. Mesela:

– Sineğin 150 bin cinsi vardır. Bu 150 bin cinsin aza ve cihazları neredeyse birbirinin aynıdır. Bir çift kanat, ayaklar, gözler, antenler ve hakeza.

– Balığın 30 binden fazla cinsi vardır. Bu cinslerin aza ve cihazları da aynıdır. Yüzgeç, mide, yüzme kesesi, kalp, böbrek ve hakeza.

18 bin kuş cinsi vardır. Bu cinslerin aza ve cihazları da aynıdır. Kanat, ayak, gaga, göz, kulak ve hakeza.

60 bin ağaç türü vardır. Ağaçların aza ve cihazları da aynıdır. Kök, gövde, dal, yaprak, çiçek, meyve ve hakeza.

Hülasa: Fertler hem hayvanatta hem nebatatta son derece karışıktır. Bununla birlikte, bunların mebdeleri olan yumurta, nutfe, çekirdek ve tohumlar da birbirine benzemektedir. Neredeyse maddeleri birbirinin aynıdır.

Bu kadar karışıklık içinde varlıkların birbirine benzemesi gerekirken, hiçbir varlık başka bir varlığa benzememektedir. Cinsler birbirine benzemediği gibi, aynı cinsin fertleri dahi birbirine benzemez.

Üstadımız dedi ki: Son derece imtiyaz ve teşhis ile (yaratmak)…

İmtiyaz: Her varlığın, kendisini başka varlıklardan ayırt ettiren has özelliklere, kendine mahsus şekil ve sıfatlara sahip olmasıdır.

Teşhis: Şahıs hâline getirme, kendisine has kimlik kazandırma ve birbirinden ayırmadır.

Eşya tam bir imtiyaz ve teşhis ile yaratılmakta; her varlığa kendisine mahsus sıfatlar verilip, aza ve cihazlar takılmaktadır.

Mesela bir kelebeği ele alalım:

1. Bu kelebek diğer nevlere benzememektedir. Balıkla, kuşla, kediyle ve diğer nevlerle hiçbir benzerliği yoktur.

2. Bu kelebek 17.500 kelebek cinsinden hiçbirine de benzememektedir. Mesela bu kelebek “Yeni benekli kelebek” türündendir, diğeri “Kutsal mavi” türündendir, bir başkası “Benekli bakır” türündendir. Bizim kelebeğimiz bu türlerin hiçbirine benzememektedir.

3. Diğer nevlere ve farklı cinslerdeki kelebeklere benzemediği gibi, kendi cinsinin diğer efradına da benzememektedir. Bizim gözümüze aynı gözükse de ona has bir imtiyaz o vücuda yerleştirilmiş ve kendine mahsus bir teşahhusa mazhar olmuştur.

İşte bu hâl o kelebeğin tam bir imtiyaz ve teşhisle yaratılmasıdır.

Ayrıca bu yaratılmada hiçbir karışıklık, hata ve yanlış yoktur.

Faraza bir elma ağacının dallarında portakal görseydik ne kadar şaşırırdık değil mi?

— Peki, elma ağacının dallarında elma gördüğümüzde niçin şaşırmıyoruz?

Hâlbuki zor olan karıştırmamaktır. Karıştırmak kolay olandır. Elma ağacından elmanın çıkması -karıştırılmaması cihetiyle- zor olandır. Elma ağacından portakal çıkması ise -karıştırılması cihetiyle- kolay olandır.

Yine mesela tavuk yumurtasından kartal çıksaydı şaşırıp hayret ederdik. Hatta bu, haber olurdu.

— Peki, tavuk yumurtasından tavuk çıktığında niçin şaşırmıyoruz?

Hâlbuki zor olan, tavuk yumurtasından tavuğun çıkmasıdır. Çünkü bunda karıştırmamak vardır. Bu derece karışık fertleri karıştırmamak zor olandır ve hayrete şayan olandır. Kartalın çıkması ise kolay olandır. Zira karışık fertlerin karıştırılması normaldir. Allahu Teâlâ kudretiyle bize zor olanı gösteriyor lakin ülfetimiz sebebiyle bunu göremiyoruz.

Şimdi sorumuz şu:

— Böyle karışık efradı iltibassız ve karıştırmadan, hatasız ve yanlışsız, tam bir imtiyaz ve teşhis ile yaratmak kimin işi olabilir?

Cevap şudur: Öyle bir zatın işi olabilir ki:

1. Her şeyi görmeli yani basîr olmalı.

2. Her şeye şehîd olmalı yani nazar-ı şuhûdundan hiçbir şey gizlenmemeli; her mekânda isim ve sıfatlarıyla hâzır ve nâzır olmalı.

3. Bir iş onu başka bir işten menetmemeli.

4. Bir sual ona başka bir sualle karışmamalı.

— Acaba bu dört sıfata Allah’tan başka sahip olan var mıdır?

— Allah’tan başka kimin haddi var ki her şeye basîr olsun, her şeye şehîd olsun, bir fiil onu başka bir fiilden menetmesin ve bir sual ona başka bir sualle karışmasın?

Üstadımız önümüze öyle bir hakikat koydu ki üzerinde saatlerce konuşulsa azdır. Bu cümlenin tefekkürüne bir günümüzü ayırsak elhak layıktır. Hakikatin daha derinlemesine tefekkürünü sizlere havale ediyoruz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin