11. Bununla birlikte, şecere-i hilkatin meyvesi ve -iddiasına göre- esbabın en kuvvetlisi…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
مع أن الإنسان bununla birlikte, insan الذي o insan ki هو ثمرةُ شجرة الخلقة o, şecere-i hilkatin meyvesidir وأقدر الأسباب ve esbabın en kuvvetlisidir –بزعمه– iddiasına göre وأوسعُها اختيارا ve ihtiyarca onun (esbabın) en genişidir لو جَمع eğer toplasa كلَّ قابليةِ صنعةِ خياطته terziliğinin sanatının bütün kabiliyetlerini ثم أراد sonra istese أن يخيط قميصا bir gömlek dikmeyi لشجرة ذاتِ أشواك dikenleri olan bir ağaç için على مقدار أعضائها azalarının ölçüsüne göre ما اقتدر güç yetiremezdi.
Bununla birlikte, şecere-i hilkatin meyvesi ve -iddiasına göre- esbabın en kuvvetlisi ve ihtiyarca en genişi olan insan, terzilik sanatının bütün kabiliyetlerini toplasa; sonra dikenleri olan bir ağaca, azalarının ölçüsüne göre bir gömlek dikmeyi istese, buna güç yetiremezdi.
İzah: Üstadımız insanı üç sıfatla vasfetti:
1. Şecere-i hilkatin yani yaratılış ağacının meyvesi olması.
2. Esbabın en kuvvetlisi olması.
3. İhtiyarca yani irade bakımından esbabın en genişi olması. İradesinde bir kaydın olmaması ve dilediğini yapabilmesi.
Sonra bu sıfatlara bir sıfatı daha farazi olarak ekledi: Terziliğin bütün kabiliyet ve bilgilerini kendinde cemetse…
İnsan bu cihetlerle bütün esbabın üstündedir. Bu durumda, eğer varlıklara elbise dikilecekse, bunu insanın yapması lazım. Zira en yüksek kabiliyet insandadır. İnsan bu bilgi ve kabiliyetine rağmen dikenli bir ağaca onun azalarına uygun bir elbise dikemez.
— Bir ağaca elbise dikemeyen, bütün mahlukata nasıl dikecek?
— Ve insanın yapamadığı bu işi esbab ve tabiat nasıl yapacak?
— Esbab ve tabiat dediğimiz şey insandan daha mı akıllı? Daha mı kuvvetli? İradesi daha mı kayıtsız? Kabiliyeti daha mı çok? Bilgisi daha mı fazla?
Yahu tabiat ve esbab dediğimiz şeyler cansız şeylerdir, hayatları dahi yoktur. Hayatları yoktur ki ilimleri ola, kudretleri ola…
— İnsanın yapamadığını bu âcizler nasıl yapacak?
Yazar: Sinan Yılmaz