13. Bil ki her şey üzerinde Ehad-ı Samed için bir sikke, bir hâtem, bir ayet…
Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
اعلم أن للأحد الصمد bil ki Ehad-ı Samed için vardır على كل شيء her şey üzerinde سِكّةً وخاتما وآيةً بل آياتٍ bir sikke, bir hâtem, bir ayet hatta ayetler تشهد بأنه şehadet eder ki o (yani her şey) له O’na aittir وملكُه ve O’nun mülküdür وصُنعه ve O’nun sanatıdır.
Bil ki her şey üzerinde Ehad-ı Samed için bir sikke, bir hâtem, bir ayet hatta ayetler vardır. (Bütün bu sikke, hâtem ve ayetler) her şeyin O’na ait olduğuna, O’nun mülkü ve sanatı olduğuna şehadet eder.
İzah: Üstadımız, Allahu Teâlâ’yı Ehad ve Samed olmakla vasfetti.
Ehad: Allah’ın bir ve tek olmasıdır.
Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyin O’na muhtaç olmasıdır.
O hâlde Ehad-ı Samed demek: Tek olan, ortağı olmayan, her şeyin kendisine muhtaç olup kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan zat demektir.
Üstadımız kısaca “Allahu Teâlâ” deyip geçebilirdi. Ancak böyle yapmamış, Allah’ı Ehad-ı Samed olmakla vasfetmiş. Bunun sebebi şu: Üstadımız Allah’ı isim ve sıfatlarıyla tanıtıyor, en basit cümlelerde dahi marifetullah dersi yapıyor.
Burada dedi ki: Her şey üzerinde Ehad-ı Samed için bir sikke, bir hâtem, bir ayet hatta ayetler vardır
Sikke: Madenî paranın üzerine vurulan damgadır. Bu damgayla o paranın devlete ait olduğu ispat edilir.
Allahu Teâlâ her varlık üzerine kendine mahsus sikkesini vurmuştur. Bu sikkenin lisan-ı hâliyle, “Bütün eşya benimdir.” der.
Hâtem: Mühür demektir. Mühür eskiden imza yerine kullanılan küçük alettir. Padişah mühürlerini duymuşsunuzdur. Bir mektubun üzerine mührünü bastı mı o mühürden anlarsınız ki bu mektup padişaha aittir.
Zerreden şemse kadar her bir varlık da Allah’ın bir mektubu hükmündedir. Cenab-ı Mevla o mektuplar üzerine kendine has mührünü vurmuş ve bu mührün lisan-ı hâliyle, “Bütün mevcudat benimdir.” demiş.
Ayet: Kimsenin inkâr edemeyeceği alamet, işaret, nişan demektir. Her bir varlık Allah’ın vücub-u vücuduna ve vahdaniyetine bir ayettir. Kati bir şekilde ve inkârı mümkün olmayan bir kuvvetle Allah’ın varlığına şehadet eder.
Yazar: Sinan Yılmaz