a
Ana SayfaLâsiyyemat87. İnsanın anlaması gerekir ki bu dünya zatı için ve zatı ile değildir…

87. İnsanın anlaması gerekir ki bu dünya zatı için ve zatı ile değildir…

Lâsiyyemat mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

كذلك  bunun gibi  لا بد  gerekir  أن يتفطّن الإنسانُ  insanın anlaması  أن هذه الدنيا  bu dünya  ليست لذاتها  zatı için değildir  وبذاتها  ve zatı ile (kendi kendine olmuş) değildir  بل  bilakis  إنما هي مَنـزلٌ  o ancak bir menzildir  تُملأ وتُفرغ  dolduruluyor ve boşaltılıyor  بحلول وارتحال  konmak ve göçmek ile. 

Bunun gibi, insanın anlaması gerekir ki bu dünya, zatı için ve zatı ile değildir. Bilakis o ancak konmak ve göçmek ile doldurulan ve boşaltılan bir menzildir.

İzah: Üstad Hazretleri bu esası Onuncu Söz’de şöyle beyan etmiş:

Birinci Esas: Anlarsın ki o han gibi bu dünya dahi kendi için değil… Kendi kendine de bu sureti alması muhaldir… Belki kafile-i mahlukatın gelip konmak ve göçmek için dolup boşanan, hikmetle yapılmış bir misafirhanesidir.” (Onuncu Söz)

ليست لذاتها  Zatı için değildir.” demek, kendisi için yapılmamış demektir. Nasıl ki misafirhane kendisi için değil misafirler için yapılır; aynen bunun gibi, dünya misafirhanesi de kendisi için değil misafirler için yapılmıştır.  

وبذاتها  “Ve zatı ile değildir.” demek, kendi kendine olmamış demektir. Şu dünya misafirhanesinin kendi kendine var olması ve bu şekli alması muhaldir. Bu hakikati hudus delili üzerinden mütalaa edelim:

Hudus: Sonradan yaratılma ve sonradan olma demektir.

Sonradan yaratılana “hâdis”; onu yoktan yaratana da “muhdis” denir.

Her hâdisin bir muhdisi gerektirmesine, yani her sonradan yaratılanın bir yaratıcıya muhtaç olmasına da hudus delili denir.

Bu delili şu misalle daha iyi anlayabiliriz:

Bir kâğıda A harfi yazdığımızı farz edelim. Yazdığımız bu A harfi hâdisdir yani sonradan olmuştur. Birkaç dakika önce yoktu, şimdi ise var.

Madem A harfi birkaç dakika önce yoktu ve şimdi var oldu; o hâlde onu yazan ve varlığını yokluğuna tercih eden bir muhdis -bu misalde bir kâtip- olmalıdır. Kâtip olmadan A harfinin vücud bulması mümkün değildir. Çünkü ezelî olmayan ve sonradan yaratılan her şey, kendisini yaratan ve varlığını yokluğuna tercih eden bir muhdise muhtaçtır.

Misalimizdeki A harfi gibi, dünya da bir zamanlar yoktu ve sonradan yaratıldı. Madem her hâdis (sonradan yaratılan şey) bir muhdise (yaratıcıya) muhtaçtır, o hâlde şu dünyanın da bir muhdisi olmalıdır. O muhdis ki dünyanın varlığını yokluğuna tercih etmiş ve bu âlemi yokluk karanlıklarından varlık âlemine çıkarmıştır.

Tek bir A harfi bile varlık âlemine çıkabilmek için bir kâtibe (muhdise) ihtiyaç duyuyor ve o olmadan var olamıyorsa, elbette şu dünyanın kendi kendine var olması mümkün değildir.

— Bir harfin kâtipsiz, bir iğnenin ustasız ve bir resmin ressamsız olamayacağını kabul eden insan, nasıl olur da şu dünya kitabının kâtipsiz, içindeki sanat eserlerinin sânisiz ve şu hâdislerin muhdissiz olabileceğini kabul eder?

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin