40. Nasıl ki onun risaleti, imtihan ve ubudiyet için bu dâr-ı dünyayı açmaya bir sebep oldu…
On İkinci Reşha’nın mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
فكما nasıl ki صارت oldu رسالتُه onun risaleti سببا bir sebep لفتح هذه الدارِ الدنيا bu dâr-ı dünyanın açılmasına للامتحان والعبودية imtihan ve ubudiyet için كذلك aynen bunun gibi صار oldu دعاؤُه في عبوديته ubudiyetindeki duası سببا bir sebep لفتح دار الآخرة dâr-ı ahiretin açılmasına للمكافأة والمجازاة mükâfat ve mücazat için.
Nasıl ki onun risaleti, imtihan ve ubudiyet için bu dâr-ı dünyanın açılmasına bir sebep oldu. Aynen bunun gibi, ubudiyetindeki duası da mükâfat ve mücazat için dâr-ı ahiretin açılmasına bir sebep oldu.
İzah: Allahu Teâlâ daha Hz. Âdem’i yaratmadan önce, hatta eşya ve kâinat yok iken, Hz. Muhammed (a.s.m.)’ı risaletle vazifelendirmeyi irade etti. Onun risaleti de bu imtihan yurdunun açılmasını iktiza etti. Zira imtihan yurdu olmazsa risalet de olmaz. İşte ona istikbalde verilecek risalet vazifesinin hürmetine şu imtihan ve ubudiyet yurdu açıldı; risalet-i Ahmediye (a.s.m.) bu dâr-ı imtihanın icadına sebep oldu.
لولاك لولاك لما خلقت الأفلاك “Eğer sen olmasaydın ben âlemleri yaratmazdım.” manasındaki hadis-i kudsi bu hakikate işaret etmektedir.
Efendimiz (a.s.m.)’ın risaleti bu imtihan yurdunun açılmasına sebep olduğu gibi, ubudiyetinde yaptığı dua da -mükâfat ve ceza için- ahiret yurdunun icadına sebep oldu. Bu cümlenin manasını önceki derslerimizde mütalaa etmiştik; daha fazla söze ihtiyaç yok. Zaten bu reşhanın özü de bu cümledir. Üstadımız bu reşhada hem ahiretin varlığını ispat etmiş hem de Peygamberimiz (a.s.m.)’ın Allah’ın katındaki makbuliyetini göstermiş.
Risaleti hürmetine bu dünyanın yaratıldığı, duası hürmetine ahiretin icat edildiği bir zat, Allah katında ne kadar makbuldür; varın, siz düşünün!
Yazar: Sinan Yılmaz