30. Öyle bir sultanın şuunundan bahsediyor ki kamer onun memleketinde bir sinek gibidir…
Onuncu Reşha’nın mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
فيبحث عن شؤون سلطان bir sultanın şuunundan bahsediyor ليس القمرُ في مملكته kamer onun memleketinde değildir الا كذُبابٍ يَطير حول فِراش ancak bir döşeğin etrafında uçan bir sinek gibidir يطير ذلك الفِراشُ bu döşek uçuyor حول سراجٍ من القناديل kandillerden bir lamba etrafında التي o lamba ki أسرجها onu yakmış في منزل bir menzilde أعده onu (o menzili) hazırlamış لضيوفه misafirleri için المسافرين من ألوفِ منازلِه binler menzillerinden yola çıkan.
Öyle bir sultanın şuunundan bahsediyor ki kamer onun memleketinde döşeğin etrafında uçan bir sinek gibidir. Bu döşek de (hadsiz) kandillerden bir lamba etrafında uçuyor. O lamba ki onu binler menzillerinden yola çıkan misafirleri için hazırladığı bir menzilde yakmış.
İzah: Metinde geçen “firaş” (döşek) ifadesi yeryüzüne işaret etmektedir. Bu ifade Kur’an’da şöyle geçer:
اَلَّذي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشًا
“O Allah ki yeryüzünü sizler için bir döşek yaptı.” (Bakara 22)
Döşeğin, etrafında döndüğü lamba Güneş’e işarettir. Dünya Güneş’in etrafında 107.000 km/saat hızla döner.
“Misafirleri için hazırladığı menzil” dünyadır. Güneş dünyamızın bir lambası olmuş ve dünyanın binler menzilinden çıkan zihayata yeryüzünü aydınlatmış.
Bu makamda Allah’ın saltanat-ı acibesinden biraz bahsedelim:
Güneş Dünya’mızdan 1.300.000 defa daha büyüktür. Ve galaksimiz olan Samanyolu Galaksisi’nde böyle 300 milyar yıldız vardır. Hayalen 300 milyar Güneş’i bir araya getirin, işte galaksimizin büyüklüğü bu…
Bilim adamları kâinatta böyle 300 milyar galaksinin olduğunu söylüyor. Her birinde Güneş gibi 300 milyar yıldız olan 300 milyar galaksi…
Şimdi, eğer hayalen yapabilirseniz, bu 300 milyar galaksiyi tutun ve Allah’ın “Kürsî” ismini verdiği mekâna atın. 300 milyar galaksinin Kürsî’ye nispeti, çöle atılmış yüzük gibidir. Evet, o kadar galaksi ve o kadar yıldız Kürsî’de yüzük büyüklüğünde kaldı.
Şimdi, tutun Kürsî’yi, onu da Arş’a atın. Kürsî de Arş’ın içinde çöle atılmış bir yüzük gibi oldu. Arş’ın büyüklüğünü artık siz hayal edin…
İşte Efendimiz (a.s.m.) böyle bir Sultandan ve O’nun şuunatından haber veriyor. Değil Ay, galaksiler bile onun mülkünde bir sinek gibidir.
Üstadımızın bu ifadesinin Efendimiz (a.s.m.)’ın nübüvvetine olan delaleti şudur:
Efendimiz (a.s.m.) asr-ı fetrette geldi. Ehl-i fetret Eş’arî itikadına göre, Allah’ı bilmekle mükellef değildir. Çünkü İmam Eş’arî’ye göre, akıl tek başına Allah’ı keşfedemez. Hâl böyle iken:
— Efendimiz (a.s.m.) nasıl oluyor da Allah’ı böyle keşfediyor ve O’nun rububiyetinin haşmetini böyle anlatıyor?
— Hz. Muhammed (a.s.m.) peygamber değilse nedir?
— Bu keşfi nasıl yapmıştır?
— İnsanların imandan mesul olmadığı bir zamanda, imanın ve marifetullahın zirvesine nasıl yükselmiştir?
— Allah’ı böyle nasıl tarif ve tavsif etmiş ve O’nun saltanat-ı haşmetini böyle nasıl göstermiş?
İşte Üstadımızın mezkûr cümlesinin Risalet-i Ahmediye (a.s.m.)’a olan delaleti budur.
Yazar: Sinan Yılmaz