a
Ana SayfaReşehat19. Altıncı Reşha: Eğer desen, kâinatın güneşi olarak gördüğümüz bu şahıs kimdir?

19. Altıncı Reşha: Eğer desen, kâinatın güneşi olarak gördüğümüz bu şahıs kimdir?

الرشحة السادسة

Altıncı Reşha

فان قلتَ  eğer desen  مَن هذا الشخصُ  bu şahıs kimdir  الذي نراه  ki biz onu görüyoruz  قد صار شمسًا للكون  kâinatın güneşi olmuş (kâinatın güneşi olarak gördüğümüz bu şahıs kimdir?)  كاشفًا بدينه عن كمالات الكائنات  diniyle de kâinatın kemâlâtının kâşifi (olmuş)  وما يقول  ve ne diyor?

Eğer desen: Kâinatın güneşi ve diniyle de kâinatın kemâlâtının kâşifi olarak gördüğümüz bu şahıs kimdir ve ne diyor?

İzah: Üstadımız, Peygamberimiz (a.s.m.)’ı “kâinatın güneşi” ve “kemâlât-ı kâinatın kâşifi” olarak vasfetti. Efendimiz (a.s.m.)’ın kâinatın güneşi olması ve kemâlâtını keşfetmesi Beşinci Reşhanın konusuydu. Bizler bu meseleyi orada mütalaa etmiştik. Dolayısıyla bu cümlenin izahını, Beşinci Reşhanın mütalaasını yaptığımız derslere havale ediyoruz.

قيل لك  sana denilir  انظر  bak  واستمع ما يقول  ve ne dediğini dinle  ها هو  işte o  يُخبر عن سعادةٍ أبدية  ebedî saadetten haber veriyor  ويُبشر بها  ve onu müjdeliyor.

Sana denilir ki: Bak ve ne dediğini dinle! İşte o zat ebedî saadetten haber veriyor ve onu müjdeliyor.

İzah: Efendimiz (a.s.m.) saadet-i ebediyeyi haber verip müjdeliyor. Şimdi, verdiği haberlerden bir tanesini Kur’an’ın lisanıyla dinleyelim. Sonra da şu soruyu soralım:

— Bir beşerin saadet-i ebediyeyi kendi başına keşfetmesi ve böyle acip haber verip müjdelemesi mümkün müdür?

İşte Kur’an’dan bir sahne:

عَلَى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍ O cennet ehli kıymetli taşlarla işlenmiş tahtlar üzerindedir  مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ  karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar  يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ  etraflarında ölümsüz kılınmış gençler dolaşır  بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِن مَعِينٍ  cennet pınarından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle…  لاَ يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلاَ يُنْزِفُونَ  bu şaraptan baş ağrısı olmaz, akılları da giderilmez   وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَ  beğendikleri meyveler  وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ  canlarının çektiği kuş etleri  وَحُورٌ عِينٌ كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ  saklı inciler gibi güzel gözlü huriler…  جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ  (bütün bunlar) yaptıklarına karşılık olarak onlara ihsan edilir. (Vakıa 15-24)

Kur’an-ı Hakîm, bunun gibi onlarca ayet-i kerimesiyle saadet-i ebediyeyi anlatıyor ve Peygamberimiz (a.s.m.) hem hadisleriyle hem de Kur’an’ın bu ayetleriyle saadet-i ebediyeyi haber verip ehl-i imanı müjdeliyor.

— Bütün bu beyanların bir beşere ait olması mümkün müdür?

Bir de daha önceki derslerde işlediğimiz şu noktayı unutmayalım:

Bu zamandan o zamana bakmak değil, o zamana hayalen gidip bu sözleri o zamanda dinlemeliyiz.

14 asır önce yaşamış bir beşer kendi fehmiyle saadet-i ebediyeyi keşfedip böyle tasvir edebilir mi?

— Cenneti tahtlarından köşklerine, sofralarından nimetlerine, elbiselerinden pınarlarına kadar, bu kadar detaylı anlatabilir mi?

Peygamberimiz (a.s.m.)’ın saadet-i ebediyeden bu şekilde haber vermesi onun risaletine delildir. Çünkü bir beşer bu meseleyi kendi başına keşfedemez; keşfetse de böyle acip bir tarzda anlatamaz.

Farkındaysanız, her cümleyi tahlil edip neticeyi Peygamberimiz (a.s.m.)’ın risaletine bağlıyoruz. Bütün Risaleleri bu usulle okumalıyız. Cümleleri sadece okuyup geçmek yetmez. Altıncı Reşhanın her bir cümlesini böyle tahlil edip neticeyi Efendimiz (a.s.m.)’ın risaletine bağlayacağız.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin