a
Ana SayfaLâsiyyemalar41. Ve keza, lebâleb dolu hazinelere malik ve sehavet-i mutlakaya sahip olan bir sultan için…

41. Ve keza, lebâleb dolu hazinelere malik ve sehavet-i mutlakaya sahip olan bir sultan için…

Lâsiyyemalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Ve keza, lebâleb dolu hazinelere malik ve sehavet-i mutlakaya sahip olan bir sultan için umumi ve daimî bir dâr-ı ziyafet lazımdır. Ve ayrı ayrı ihtiyaç sahiplerinin devam ve bekalarını ister. Bu da ancak ahirette olur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)

(Lebâleb: Ağzına kadar dolu / Sehavet-i mutlaka: Sınırsız ve sonsuz cömertlik / Dâr-ı ziyafet: Ziyafet yeri)

Üstad Hazretleri bu makamda, âlemde gözüken cömertliği ahiretin delili yapıyor. Bu aynı zamanda ism-i Cevvad ve Ganiyy’in ahireti iktizasıdır. Meseleyi mütalaa ederken aynı usulü takip edip, ahiretin varlığını üç basamakta ispat edeceğiz:

1. Kâinattaki tecelli.

2. Bu tecellide gözüken ism-i İlahî.

3. Bu ismin ahireti iktiza etmesi.

Şimdi, Cevvad ve Ganiyy isimlerinin ahireti iktizasını mütalaa edelim:

BİRİNCİ BASAMAK: ÂLEMDE GÖZÜKEN CÖMERTLİK

Kim şu âleme dikkat ile baksa görür ki bu âlemde nihayetsiz bir cömertlik eli iş görüyor. Buna delil mi istersin? O hâlde bak:

– Yeryüzünü bir sofra-i nimet yapıp, o sofra-i nimeti yiyeceklerin her çeşidiyle doldurmak,

– Meyveli ağaçları birer kap yapıp, her mevsimde birçok defalar bu kapları tecdit etmek,

– Kemik gibi kuru ağaçları cennet hurileri tarzında süsleyip, o incecik dallarına gayet nakışlı ve müzeyyen çiçekler takmak,

– Zehirli bir böceğin eliyle balı yedirmek, elsiz bir böceğin eliyle ipeği giydirmek,

– Koyun, keçi, inek gibi hayvanları birer süt fabrikası yapmak,

– Dünya yüzünü hadsiz sanat eserleriyle donatmak,

– Güneş’i bir lamba ve Ay’ı bir kandil yapmak,

– Her bir mahluku yoktan icat edip, o mahluka son derece kıymetli aza ve cihazları takmak elbette hadsiz bir cömertliği ve nihayetsiz bir ikramı gösterir.

Acaba şu âlemdeki cömertliği anlatmaya gerek var mıdır? İnsan değil âleme, sadece kendine baksa ve kendine takılan cihazları, azaları ve duyguları tefekkür etse, bu cömertliği tasdik eder; nihayetsiz bir ikram eli işlediğini kabul eder.

İKİNCİ BASAMAK: BU CÖMERTLİĞİN VE ZENGİNLİĞİN SAHİBİ KİMDİR?

Şimdi soruyoruz:

– Kimdir bu cömertliğin ve ikramın sahibi?

– Kim şu yeryüzünü bir sofra ve baharı bu sofraya bir gül destesi yapmış?

– Kim ağaçları çiçeklerle, meyvelerle ve yapraklarla süslemiş?

– Kim zehirli bir böcekten balı çıkarıyor ve elsiz bir böceğin eliyle ipeği giydiriyor?

– Kim hayvanatı bize birer süt çeşmesi yapmış?

– Kim Güneş’i bir lamba ve Ay’ı kandil yapmış?

– Kim dünya yüzünü böyle antika sanat eserleriyle donatmış?

– Kim şu mahlukatı yoktan icat ederek her türlü aza ve cihazlarla onları teçhiz etmiş?

– Kim, kim, kim?

Allah’tan başka bu “kim”lere verilebilecek bir cevap var mıdır? Allah’tan başka kimin haddi var ki mahlukata böyle cömertçe muamele etsin ve onların her türlü ihtiyacını görüp onlara ikram etsin? Allah’tan başka kimde vardır böyle tükenmez hazineler ve bitmez servetler?

Nasıl ki güneşin ışığı güneşin vücudunu ispat eder ve güneşi gösterir; aynen bunun gibi, şu emsalsiz cömertlik ve hadsiz ikram dahi perde arkasında bir Zatı, “Cevvad” (cömert) ve “Ganiyy” (zengin) isimleriyle bizlere tanıtır ve Onun vücudunu ispat eder.

ÜÇÜNCÜ BASAMAK: CEVVAD VE GANİYY İSİMLERİNİN AHİRETİ GEREKTİRMESİ

Böyle nihayetsiz bir cömertlik ve ikram, böyle tükenmez hazineler ve rahmet, hem daimî hem arzu edilen her şeyin içinde olduğu bir dâr-ı ziyafet ve mahall-i saadet ister.

Hem kati ister ki: O ziyafetten mütelezziz olanlar o mahall-i saadette devam etsinler, ebedî kalsınlar; ta ayrılık ve ölüm ile elem çekmesinler. Çünkü elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali dahi elemdir. Böyle bir cömertlik ise zeval-i lezzetin bu elemine müsaade etmez.

Demek nihayetsiz cömertlik, bitmez ve tükenmez hazineler ebedî bir cenneti ve içinde ebedî muhtaçları ister. Çünkü nihayetsiz cömertlik nihayetsiz ihsan etmek ve nimetlendirmek ister. Nihayetsiz ihsan ve nimetlendirmek ise bu ihsana mazhar olacak şahsın devam-ı vücudunu ister. Yoksa ölüm ile acılaşan cüzi bir telezzüz, hem de kısacık bir zamanda, öyle bir cömertliğin muktezasıyla kabil-i tevfik değildir.

– Madem o nihayetsiz cömertlik, nihayetsiz ikram ve ikram edeceği zatların bekasını istiyor.

– Ve madem şu misafirhane-i dünyada görüyoruz ki herkes çabuk gidip kayboluyor; o cömertliğin ve ihsanın ancak az bir parçasını tadıyor; iştihası açılıyor fakat doymadan gidiyor.

O hâlde başka ve baki bir memleket olmalıdır ve o memleketin baki misafirlerine nihayetsiz ikram ve ihsan edilmelidir. Ta ki bu cömertlik hakkıyla tezahür edebilsin.

Şimdi, bu delilde öğrendiklerimizi maddeleyerek meseleyi bir daha tefekkür edelim:

1. Şu âlemde nihayetsiz bir cömertlik ve hadsiz bir ikram gözükmektedir.

2. Bu nihayetsiz cömertlik ve ikram ispat eder ki perde arkasında bir Zat var ve Onun bitmez ve tükenmez hazineleri var.

3. Bitmez ve tükenmez hazineler ve nihayetsiz cömertlik elbette nihayetsiz ikram etmek ister.

4. Nihayetsiz ikram edebilmek için de hem misafirhanenin hem de misafirhanedeki muhtaç misafirlerin devam-ı vücutları gerekir.

5. Dünya ise bahsedilen misafirhane olamaz. Zira hem kendisi fânidir hem de içindeki misafirler fânidir.

6. O hâlde başka bir memleket olmalıdır. O baki ve daimî memlekette baki misafirler olmalı ve göz önündeki şu cömertliğin sahibi olan Zat, o baki misafirlerine cömertliğinin şanına yaraşır bir şekilde ikram etmelidir.

7. O hâlde diyebiliriz ki: Ahireti inkâr etmek, Cenab-ı Hakk’ı ve O’nun cömertliğini inkâr etmekle mümkündür. Allah’ı ve cömertliğini inkâr etmek ise göz önündeki şu kerîmâne muameleye göz kapamakla ve gözün gördüğünü aklın inkâr etmesiyle mümkündür. Bu da akıl sahipleri için mümkün değildir.

Mütalaasını yaptığımız bölümü bir daha okuyarak dersimizi tamamlayalım:

Ve keza, lebâleb dolu hazinelere malik ve sehavet-i mutlakaya sahip olan bir sultan için umumi ve daimî bir dâr-ı ziyafet lazımdır. Ve ayrı ayrı ihtiyaç sahiplerinin devam ve bekalarını ister. Bu da ancak ahirette olur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin