25. Ve keza, nevin kesret-i efradıyla beraber her ferdin harikulade bir hüsn-ü hilkate malik olması…
Lâsiyyemalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve keza, nevin kesret-i efradıyla beraber her ferdin harikulade bir hüsn-ü hilkate malik olması, Kadîr-i Mutlak’a hastır ki az çok, küçük ve büyük her şey O’na nisbeten birdir. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)
(Kesret-i efrad: Fertlerin çokluğu / Hüsn-ü hilkat: Güzel yaratılış / Kadîr-i Mutlak: Nihayetsiz kudret sahibi)
Bu maddeyi daha önce hüsn-ü sanat cihetiyle mütalaa etmiştik. Üstadımız o maddede, “Kesret ve mebzuliyetle beraber, her ferdin sanat itibarıyla kıymettar olması…” demişti. Bu maddede ise, “Nevin kesret-i efradıyla beraber, her ferdin harikulade bir hüsn-ü hilkate malik olması…” dedi.
Hüsn-ü hilkat “güzel yaratılış” demektir. Her mahluk vücuduyla, suretiyle, elbisesiyle, rengiyle, aza ve cihazlarıyla ve her hâliyle en güzel şekilde yaratılmıştır.
“Eşya zıddıyla bilinir.” kaidesince, bu hüsn-ü hilkati anlamak için uzay filmlerindeki uzaylı karakterlere bakmak lazım. Hani bazı uzaylı filmleri oluyor, orada uzaylı tasvirleri yapılıyor ya; hepsi birbirinden çirkin tasvirler… İnsan onları vahid-i kıyas yaparak Allah’ın ne güzel yarattığını ve mahlukatın hüsn-ü hilkatini daha iyi anlıyor.
Kur’an da bu hakikate birçok ayetiyle dikkat çekiyor. Mesela diyor ki:
فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
“Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne de yücedir.” (Mü’minûn 14)
Başka bir ayet:
وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ
“Allah size bir suret ve şekil verdi ve suretinizi güzel yaptı.” (Mü’min 64)
Başka bir ayet:
اَلَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
“O Allah ki yarattığı her şeyi güzel yaptı.” (Secde 7)
Başka bir ayet:
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn 4)
Daha bunlar gibi birçok ayetiyle Kur’an hüsn-ü hilkate dikkatleri celbediyor ve hüsn-ü hilkati Allah’ın varlığına bir delil yapıyor.
Şimdi, gözümüzle gördüğümüz bir hakikat var. Bu hakikat: Her nevin milyonlar, milyarlar ferdinin olması ve her ferdin hüsn-ü hilkate malik olması…
Bu hakikatin neticesi de şu: Her ferdi böyle hüsn-ü hilkatle yaratmak öyle bir Kadir-i Mutlak’a hastır ki az-çok, küçük-büyük, her şey O’nun kudretine nispeten birdir. Yani Allah hakkında “Şunu yaratması mı daha kolay yoksa şunu mu?” diye bir soru sorulamaz.
– Allah için baharı yaratmak bir çiçeği yaratmak kadar kolaydır.
– Öldükten sonra bütün insanları haşretmek bir sineğin ihyası kadar kolaydır.
– Cenneti icat etmek bahçemizi icat etmek gibi zahmetsizdir.
– Galaksileri sevk ve idare etmek bir zerrenin idaresi gibi basittir.
Allah hakkında kolay-zor, büyük-küçük gibi kavramlar yoktur. Her şey kudretine müsavidir. Allah hakkında kolay-zor, büyük-küçük gibi kavramlar yoktur. Her şey kudretine müsavidir. Bunun da bir delili, nevin kesret-i efradıyla beraber her ferdin harikulade bir hüsn-ü hilkate malik olmasıdır.
Bu dersimizde şu cümlenin mütalaasını yaptık:
Ve keza, nevin kesret-i efradıyla beraber her ferdin harikulade bir hüsn-ü hilkate malik olması, Kadîr-i Mutlak’a hastır ki az çok, küçük ve büyük her şey O’na nisbeten birdir. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)
Yazar: Sinan Yılmaz