26. Geçen fıkraların her birisinde, her şeyin tek bir Sâni’in sun’u ve sanatı olduğuna delalet eden…
Lâsiyyemalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Geçen fıkraların her birisinde, her şeyin tek bir Sâni’in sun’u ve sanatı olduğuna delalet eden başka bir ayet daha vardır. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)
(Sâni: Sanatkâr / Sun: İş)
Üstadımızın madde madde beyan ettiği hakikatleri mütalaa ettik. Bu fıkralardan her biri Allah’ın varlığını ve birliğini ispat etmeye tek başına kâfidir.
Buna ilaveten, zikredilen her bir fıkranın içinde başka bir ayet daha varmış ki bu ayet her şeyin tek bir sanatkârı olduğunu ve bütün işlerin O’nun sun’u, fiili ve sanatı olduğunu ispat edermiş. Üstadımız bu ayeti şöyle izah ediyor:
Evet, sehavetle kuvve-i iktisadiye arasında ve süratle mizanlı olmak arasında ve ucuzlukla kıymetli olmak arasında ve karışık olmakla mümtaz bulunmak arasında tezat vardır. Bu zıtları bir fiilinde cemetmek ancak kudreti hadsiz bir Sâni-i Kadîr’e mahsustur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)
(Sehavet: Cömertlik / Kuvve-i iktisadiye: İktisat gücü / Mizanlı: Ölçülü / Mümtaz: Diğerlerinden ayrılmış, imtiyazlı / Cemetmek: Bir araya getirmek / Sâni-i Kadîr: Her şeye gücü yeten ve her şeyi sanatla yaratan sanatkâr)
Üstadımız dört maddeden bahsetti:
1. Sehavet ile birlikte iktisatlı olmak.
2. Süratle yapılmakla birlikte mizanlı olmak.
3. Ucuz olmakla birlikte kıymetli olmak.
4. Karışık olmakla birlikte imtiyazlı olup hiçbir şeye benzememek.
Bunlar birbirine zıttır ve aralarında bir tezat vardır. Bu zıtları aynı fiilde cemetmek ancak kudreti sonsuz olan Allahu Teâlâ’ya mahsustur.
Şimdi, bu maddeler üzerinde biraz tefekkür edelim:
Birinci maddemiz: Sehavet ile birlikte iktisatlı olmak.
Bir insan çok cömertse -genelde- biraz da müsriftir. Cömertliğin israfa girmemesi çok zordur. Cömertlik ile iktisadın zirve makamda bir kişide cemolması -mümtaz şahsiyetler müstesna- neredeyse imkânsızdır.
Cenab-ı Hak ise hem nihayetsiz cömerttir, çokça yaratır hem de nihayetsiz hakîmdir, hiçbir şeyi israf etmez. Cömertlik ile hikmeti aynı fiilinde cemeder.
İkinci maddemiz: Eşyanın çabucak yaratılmasıyla birlikte mizanlı olması.
Çabuk yapılan şeylerde ölçü kaybolur. Mesela bir terziye kumaş verip, “Bize bir saatte bir ceket dik.” desek, ceketin bir kolu uzun, diğer kolu kısa olur. Çünkü çabuk yapılan işlerde mizan kaybolur.
Hâlbuki Cenab-ı Hak bir ân-ı vâhidde nihayetsiz fertler yaratır. Yaratırken de mizanlı ve ölçülü halk eder. Çabuk yaratmakla mizanlı yaratmayı aynı fiilde cemeder.
Üçüncü maddemiz: Ucuz olmakla birlikte kıymetli olmak.
Mesela gözümüz bize bedava verilmiş; ucuz bile değil, bedava. Hâlbuki kendisi dünya kıymetindedir. Dünyayı verseler kimse gözünü vermez. Diğer azalarımız için de aynı şey geçerlidir.
İnsanın sanatında ucuz şeylerin kıymeti olmaz. Allah’ın sanatı ise bunun tam tersidir. Hem ucuzdur herkeste bulunur hem de kıymetlidir. Allahu Teâlâ aynı fiilde ucuz yapmak ile kıymetli yapmayı cemetmiştir.
Ucuz olmayı şöyle de anlayabiliriz: Varlıkların ana maddesi son derece ucuzdur. Mesela insan fosfor, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi elementlerden oluşur. İnsanı oluşturan bu elementleri çarşıdan almaya kalksanız bir iki bin liraya alırsınız.
İnsanın maddesi bu kadar ucuz iken, zatı dünya kıymetindedir. Hatta kendisi tek başına bir âlemdir; bir ferdi hayvanatın bir nevine bedeldir.
Bu hakikat diğer varlıklar için de geçerlidir. Cenab-ı Hak aynı fiilde ucuz yapmakla kıymetli yapmayı cemetmiştir.
Dördüncü maddemiz: Karışık olmakla birlikte imtiyazlı olup hiçbir şeye benzememek.
Karışık olan şeyler birbirine benzer. Ama Allah yaparsa hiçbir şey birbirine benzemez. Ne parmak izleri birbirine benzer, ne yağmur damlaları birbirine benzer, ne kar taneleri birbirine benzer, ne ağaçların yaprakları birbirine benzer, ne de fertler birbirine benzer; hiçbir şey birbirine benzemez. Allahu Teâlâ aynı fiilde karışık yapmakla mümtaz yapmayı cemetmiştir.
Bu maddelerin her birini daha önceki derslerimizde detaylı bir şekilde izah etmiştik. Bu sebeple burada detaya girmedik. İşin özü şu:
Zıtları cemetmek;
– Hem cömert hem de hakîm olmak
– Süratle yaratıp, mizanı muhafaza etmek
– Ucuzlukla birlikte kıymetli yapmak
– Ve karışıklık içinde hiçbir şeyi birbirine benzetmemek…
Ancak kudreti hadsiz bir Sâni-i Kadîr’e mahsustur. Ondan başkası yapamaz.
Bu dört maddenin derinlemesine tefekkürünü sizlere havale ediyorum. Sakın tefekkür etmeden geçmeyin. Unutmayın, asıl mesele hakikati kalbe, akla ve diğer latifelere işletmektir. Bunun yolu da tefekkürdür.
Mütalaasını yaptığımız bölümü bir daha okuyarak dersimizi tamamlayalım:
Geçen fıkraların her birisinde, her şeyin tek bir Sâni’in sun’u ve sanatı olduğuna delalet eden başka bir ayet daha vardır. Evet, sehavetle kuvve-i iktisadiye arasında ve süratle mizanlı olmak arasında ve ucuzlukla kıymetli olmak arasında ve karışık olmakla mümtaz bulunmak arasında tezat vardır. Bu zıtları bir fiilinde cem etmek ancak kudreti hadsiz bir Sâni-i Kadîr’e mahsustur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)
Yazar: Sinan Yılmaz