a
Ana SayfaLâsiyyemalar20. Tartılmış gibi gayet mizanlı olmakla beraber, mucizâne bir sürat-i mutlaka…

20. Tartılmış gibi gayet mizanlı olmakla beraber, mucizâne bir sürat-i mutlaka…

Lâsiyyemalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Tartılmış gibi gayet mizanlı olmakla beraber, mucizâne bir sürat-i mutlaka, her şeyi emrine ve kudretine teshir eden zata mahsustur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)

(Mizanlı: Dengeli / Sürat-i mutlaka: Sınırsız hız)

Üstadımız eşyanın icadında iki şeye dikkat çekti:

1. Tartılmış gibi, gayet mizanlı ve dengeli olması.

2. Sürat-i mutlakada yani çok hızlı bir şekilde yaratılması.

İlk önce eşyanın mizanlı ve dengeli yaratılması üzerine konuşalım:

Varlıkların mizanlı bir şekilde yaratılması Allah’ın vücub-u vücuduna ve vahdetine büyük bir delildir. Üstad Hazretleri Tabiat Risalesi’nde bu hakikati beliğ bir üslupla beyan etmiş. Mezkûr eserden iktibasla meseleyi izah edelim:

Bir eczanede, muhtelif maddelerle dolu yüzlerce kavanoz şişenin bulunduğunu farz ediyoruz. Bizlerden, bu kavanozlardaki maddeleri kullanarak bir ilaç yapmamız istendi.

Biz eczaneye geldik, gördük ki: O ilacın yüzlerce ferdi yapılmış ve tezgâha konulmuş. O ilaçları tetkik ettik ve yine gördük ki: Eczanedeki kavanoz şişelerin her birinden, mahsus bir ölçüyle, bir iki miligram bundan, üç dört miligram ondan, altı yedi miligram başkasından ve bunlar gibi, her birinden muhtelif miktarda maddeler alınmış ve o ilaçlar oluşturulmuş. Eğer birinden bir miligram eksik ya da fazla alınsa o ilaç tesirini gösteremez; ilaç iken zehir olur.

— Acaba hiç mümkün müdür ki o şişelerden alınan muhtelif miktarlar; şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpması sonucu devrilmesiyle, her birinden alınan miktar kadar, yalnız o miktar şişeden aksın, diğer şişelerden akanlar ile beraber gitsin ve toplanıp o ilacı teşkil etsinler?

— Acaba bütün dünya toplansa bir ilacın tesadüfen oluştuğuna bizi ikna edebilir mi?

— Hele bu ilacın milyonlarca ferdi bulunsa, tamamının tesadüf eseri olduğuna bizi inandırabilir mi?

— Acaba bu fikirden daha hurafe ve daha batıl bir şey var mıdır?

İşte bu misal gibi, her bir hayat sahibi bir ilaçtır ki çok çeşitli maddelerden, gayet hassas bir ölçüyle alınan elementlerden terkip edilmiştir.

— Acaba en basit bir ilaç dahi tesadüfen oluşamazken, bu derece dengeli olan varlıkların tesadüfen oluşması hiç mümkün müdür?

Hayır, mümkün değildir. Eşyayı böyle mizanlı bir şekilde yaratmak, her şeyi emrine musahhar eden ve gücü her şeye yeten zata mahsustur.

Dilerseniz, insan vücudundaki dengeyi konuşarak bu hakikati biraz daha tefekkür edelim:

Yaratılan her insanın vücudunda müthiş bir denge hâkimdir. Vücudumuzda altmışa yakın element vardır. Bu elementlerin her biri belli bir ölçüye göre vücudumuzda bulunmaktadır. Vücudumuzda belli ölçülerde azot, magnezyum, potasyum, kalsiyum gibi elementler vardır. Mesela azot %3, karbon %18, hidrojen %10, kalsiyum %1.5 oranında bulunur ve hakeza. Bunların azlığı veya çokluğu hastalıklara sebep olur. Mesela:

– Bakır kan yapıcı özelliğe sahiptir. Eksikliğinde sinir hastalıkları meydana gelir.

– Manganez beyin fonksiyonlarını sağlar. Eksikliği davranış bozukluklarına sebep olur.

– Kalsiyum kemik ve diş gelişimini sağlar. Eksikliği kemik erimesi ve kemik hastalıklarına sebep olur.

Bunlar gibi, her bir element vücudumuzda dengeli bir şekilde bulunur. Azlığı veya çokluğu hastalıklara sebep olur.

— Her insanın vücudunda böyle hassas bir dengeyi tesis etmek Allah’tan başka kimin işi olabilir?

— Allah’tan başka kimin haddi var ki bu harikulade fiile fail olabilsin ve bu işe sahiplik iddiasında bulunabilsin?

Biraz da sürat-i mutlaka üzerine konuşalım:

Günde 360 bin, bir saatte 15 bin, bir dakikada ise 250 insan yaratılıyor. 250 insanın yaratıldığı o dakikada; böceklerden, kuşlardan, çiçeklerden ve diğer varlıklardan trilyonlarca yaratılıyor.

Şimdi, bir dakikada yaratılan 250 insanın yanına aynı dakikada yaratılan trilyonlarca böceği, kuşu, çiçeği ve diğer varlıkları koyun. Her birinin vücudundaki dengeyi düşünün. Bunların bir ân-ı vâhidde yaratıldığını göz önüne alın. Sonra da var gücünüzle şu ve benzeri ayetleri okuyun:

اَللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ    

“Allah her şeyi yaratandır. O, vahiddir ve kahhardır.” (Ra’d 18)

فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ 

“Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir.” (Mü’minûn 14)

ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لاَ إِلهَ إِلاَّ هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ      

“İşte Rabbiniz olan Allah budur. Her şeyin yaratıcısıdır. O’ndan başka ilah yoktur. Hâl böyleyken -tevdidden küfre- nasıl çevriliyorsunuz.” (Fatır 3)

Evet, Kur’an kâinatı, Risale-i Nur da Kur’an’ı okuyor ve tefsir ediyor!

Dersimizi burada tamamlayalım. Bu dersimizde şu cümlenin mütalaasını yaptık:

Tartılmış gibi gayet mizanlı olmakla beraber, mucizâne bir sürat-i mutlaka, her şeyi emrine ve kudretine teshir eden Zata mahsustur. (Mesnevi-i Nuriye, Lâsiyyemalar)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin