32. Ve keza, toprağın, suyun, havanın her bir cüzünde nebatat adedince manevi gizli matbaalar lazımdır ki…
Lem’alar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve keza, toprağın, suyun, havanın her bir cüzünde nebatat adedince manevi gizli matbaalar lazımdır ki mahiyetleri ve cihazları mütehalif sayısız meyve ve çiçeklerin teşkilatını yapabilsinler. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Nebatat: Bitkiler / Mütehalif: Birbirine benzemeyen)
Üstad Hazretleri bu delile kitap örneğiyle başladı ve kâinatı bir kitaba benzetti. Her bir mahluk da bu kitabın bir kelimesi veya harfi oldu. Eğer bu kitabı sebepler yazdıysa yani eşyayı sebepler yaratıyorsa -ki bu sebepler de toprak, hava ve sudur- bu durumda, toprağın, havanın ve suyun her bir cüzünde bitkiler adedince manevi matbaalar lazımdır.
Nasıl ki bir kitabı basmak için bir matbaa lazım. Ve bin farklı kitabı basmak için ya bin matbaa ya da bir matbaada bin farklı dizgi lazım. Aynen öyle de eğer eşyayı toprak, hava ve su yaratıyorsa, bu durumda, bunların her bir cüzünün içinde, yaratılan varlıklar adedince matbaalar veya farklı dizgiler lazım.
Mesela toprağa bir elma ağacı diktiniz. Ağaç büyüdü, çiçek ve meyve verdi. Ağacın ne yaprakları birbirinin tamamen aynı ne çiçekleri aynı ne de meyveleri aynı. Eğer bu ağacı toprak, hava ve su yaratmışsa; bu durumda, bir saksı kadar toprak içinde ağacın dal, yaprak, çiçek ve meyveleri adedince maddi kalıplar lazım.
— Niçin maddi kalıplar lazım?
Sebebi şu:
— Mesela bir pinpon topu yapmak isteseniz, ilk önce ne yapmak zorundasınız?
Ona bir kalıp yapmak zorundasınız. Kalıp olmadan pinpon topunu üretemezsiniz. Bu, bütün eşya için geçerlidir. Bir şeyi üretecekseniz, ilk önce onun kalıbını yapmalısınız.
Eğer elma ağacını ve üzerindeki yaprağı, çiçeği ve meyveyi toprak, hava ve su yaratmışsa; bu durumda, toprağın, havanın ve suyun her bir cüzünde elma ağacının dalları, yaprakları, çiçek ve meyveleri adedince maddi kalıplar olması lazım.
İş bununla da bitmiyor. Biz o saksının içine başka bir şey diksek diktiğimiz şey bitiyor. Bu durumda, o saksının içinde, onda biten nebatat adedince; o nebatatın dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri ve diğer cüzleri adedince maddi kalıpların olduğunu kabul etmek lazım gelir. Ancak bu durumda toprak, hava ve su o nebatatı bitirebilir. Eğer küçücük saksının içinde, dünya kadar maddi kalıpların olduğunu kabul eden varsa Allah’ı inkâr etsin ve “Nebatatı toprak, hava ve su yapıyor.” desin.
— Peki, eşyanın yaratılışını izah edebilecekleri başka bir yol var mı?
Evet, var. İkinci yolu Üstadımız şöyle izah ediyor:
Veyahut o nebatatı o kadar ziynet ve intizamlarıyla beraber yeşillendirmek için, o üç unsurun her bir cüzünde bütün ağaçların, meyvelerin ve çiçeklerin hassalarını, cihazlarını ve mizanlarını bilip yapabilecek bir kudret, bir ilim lazımdır. Çünkü bu üç unsurun her bir cüzü her bir nebatın teşkiline medar ve menşe olabilir. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Hassa: Özellik / Mizan: Ölçü / Medar: Sebep / Menşe: Kaynak)
İşte ikinci yol bu: Toprak, hava ve suyun nihayetsiz bir ilmi ve sonsuz bir kudreti olmalı. İlmiyle bütün ağaçların yapraklarını, çiçeklerini, meyvelerini ve bütün özelliklerini bilmeli; kudretiyle de bunları icat etmeli.
Meseleyi biraz daha açalım:
Topraktan çıkan nebatat; çiçeğiyle, meyvesiyle ve yaprağıyla bir kalıptan çıkmış gibi gayet mizanlı ve dengeli yaratılıyor. Böyle bir kalıptan çıkmış gibi düzgün olabilmek için iki şeyden biri lazımdır.
– Ya maddi bir kalıp olmalı ve eşya o maddi kalıbın içinde şekil almalı.
– Ya da manevi bir kalıp olmalı. Kudret sahibi bir zat atomları kudretiyle hareket ettirmeli ve manevi kalıbın içine sokmalı.
Eşyanın icadını izah edebileceğimiz başka bir yol yok.
Bu durumda, eğer nebatatı toprak, hava ve su icat etmişse; bu üçünün içinde ya bitkiler adedince, onların yaprakları, çiçekleri, meyveleri adedince maddi kalıplar olmalı, eşyayı bu maddi kalıplara sokarak icat etmiş olmalılar. Ya da eşya adedince manevi kalıplar olmalı. Manevi kalıplar için de nihayetsiz bir ilimleri olmalı. Ayrıca sonsuz bir kudretleri de olmalı ki atomları bu ilmî ve manevi kalıpların içine girmeye zorlayabilsinler.
Şimdi sorumuz şu:
— Eğer toprak, hava ve suyun içinde eşya adedince maddi kalıplar yoksa, nihayetsiz ilimleri olmadığı için manevi kalıpları da yoksa, kudretleri olmadığı için atomları sevk ve idare de edemiyorlarsa; bu ağaçlar, çiçekler ve meyveler nasıl yaratılıyor? Nebatat nasıl icat ediliyor?
İş “Allah yok.” demekle bitmiyor. Bize eşyanın nasıl yaratıldığını izah etmek zorundalar. Hadi etsinler de görelim. Ya diyecekler ki:
— Bir saksı kadar toprağın içinde yüz milyonlar maddi kalıp var.
Ya da diyecekler ki:
— Bu toprak, hava ve suyun nihayetsiz ilimleri var. İlimlerinde nihayetsiz manevi kalıplar var. Sonsuz kudretleriyle atomları bu kalıplara girmeye mecbur ediyorlar.
Bu iki şıktan birini kabul edemeyen, Allah’ı kabul etmek zorundadır.
Üstadımız bu delili şöyle tamamlıyor:
Evet, bir saksıdaki toprak, cihazları ve şekilleri ve sair sıfatları muhalif olan herhangi bir nebatın tohumunu yeşillendirmeye kabiliyeti vardır. Binaenaleyh, ikinci yola zehab edenlerce, o küçük saksı içerisinde sayısız gizli makine ve fabrikaların vücudu lazım gelir ki hurafeciler dahi bundan utanıyorlar. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Muhalif: Birbirine zıt / Zehab etmek: Zihnen bir yola sapmak)
Biraz önce anlattığımız hususa Üstad Hazretleri bir daha dikkat çekti ve dedi ki:
Bir saksıdaki toprak, içine hangi tohum ekilirse o tohumu yeşillendirmeye, o tohumdan dal, yaprak, çiçek ve meyve çıkarmaya kabiliyeti vardır. Dolayısıyla ikinci yol olan Allahsızlık ve imansızlık yoluna sapanlar, o küçük saksı içinde sayısız kalıpların, gizli makinelerin ve fabrikaların olduğunu kabul etmeleri lazımdır ki küfürlerine itikat edebilsinler. Bu fikirden ise hurafeciler dahi utanır.
Bu dersimizde şu bölümü anlamaya çalıştık:
Ve keza, toprağın, suyun, havanın her bir cüzünde nebatat adedince manevi gizli matbaalar lazımdır ki mahiyetleri ve cihazları mütehalif sayısız meyve ve çiçeklerin teşkilatını yapabilsinler. Veyahut o nebatatı o kadar ziynet ve intizamlarıyla beraber yeşillendirmek için, o üç unsurun her bir cüzünde bütün ağaçların, meyvelerin ve çiçeklerin hassalarını, cihazlarını ve mizanlarını bilip yapabilecek bir kudret, bir ilim lazımdır. Çünkü bu üç unsurun her bir cüzü her bir nebatın teşkiline medar ve menşe olabilir.
Evet, bir saksıdaki toprak, cihazları ve şekilleri ve sair sıfatları muhalif olan herhangi bir nebatın tohumunu yeşillendirmeye kabiliyeti vardır. Binaenaleyh, ikinci yola zehab edenlerce, o küçük saksı içerisinde sayısız gizli makine ve fabrikaların vücudu lazım gelir ki hurafeciler dahi bundan utanıyorlar. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
Yazar: Sinan Yılmaz