12. Bu sırra bir misal-i latif suretinde bir temsil-i manevi rivayet ediliyor ki: Hazreti Azrail (a.s.)…
Lem’alar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Bu sırra bir misal-i latif suretinde bir temsil-i manevi rivayet ediliyor ki: Hazreti Azrail (a.s.) Cenab-ı Hakk’a demiş ki: “Kabz-ı ervah vazifesinde senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.” Cenab-ı Hak lisan-ı hikmetle ona demiş ki: “Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Ta şekvaları onlara gidip sana küsmesinler.” (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Kabz-ı ervah: Ruhları almak / İbâd: Kullar / Şekva: Şikâyet)
Bu rivayet İsmail Hakkı Bursevi’nin “Ruhu’l Beyan” tefsirinde (VII, 114) geçmektedir. Yine İmam Suyûtî Hazretleri “Ed-Dürrü’l-Mensur” isimli tefsirinde bu hadiseyi şu senet ve metinle nakleder:
İbni Ebi’d-Dünya ve Merûzî’nin “Cenâiz” bölümünde; keza Ebu’ş-Şeyh, Cabir b. Zeyd’den ve Ebu Naim “Hilyetü-l Evliya”da A’meş’ten nakleder ki:
Daha önceleri Azrail (a.s.) açıkça görünür bir şekilde insana gelir ve dermiş ki: “Hazır ol! Senin ruhunu alacağım.” İnsanlar ölümü bu şekilde Azrail (a.s.)’dan bildikleri için ona buğzeder ve küserlerdi. Azrail (a.s.) bu durumu Allah’a şikâyet etti. Allah onun duasını kabul etti. Azrail’i ve ölümü gizledi. Ölümle Hz. Azrail arasına hastalıkları koydu. (Ed-Dürrü’l-Mensur, V, 173-174)
İmam Suyûtî’nin “Ed-Dürrü’l-Mensur” isimli tefsirinde hadise bu şekilde rivayet ediliyor. Üstadımız bu rivayetten şu neticeyi çıkarıyor:
Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakiki olarak hikmet ve güzellik Hazreti Azrail (a.s.)’ın vazifesine mütealliktir. Öyle de Hazreti Azrail (a.s.) da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemaline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için, o memuriyete bir nazır ve kudret-i İlahîyeye bir perdedir. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Tevehhüm: Zannetmek / Merci: Müracaat yeri / Kabz-ı ervah: Ruhları almak / Müteallik: Bağlı / Zahiren: Dış görünüşü itibarıyla / Hâlât: Hâller / Nazır: Seyirci / Kudret-i İlahiye: Allah’ın kudreti)
Perde içinde perde var. Hastalıklar ve musibetler Hz. Azrail’e perde olmuş. Ta kullar ondan küsmesin. Hz. Azrail de Allah’a perde olmuş. Ta kullar Allah’tan şikâyet etmesin.
Meseleyi biraz daha açalım:
Cenab-ı Hak hastalıkları, depremi, yangını ve bunlar gibi birçok musibeti ölüme sebep yapmış. Cahil ve gafil olanlar hastalıktan ölen kişi hakkında şöyle der:
— Hasta oldu ve öldü.
Aslında doğru söz şudur:
— Eceli geldi, bu sebeple hasta oldu.
Yani hastalık ölümün faili değil, perdesidir. Kime perde oldu? Azrail (a.s.)’a perde oldu. Kullar ona küsmesin, ona buğzetmesin diye Allah hastalığı ölümün sebebi yaptı. Hasta olduğu için ölmedi, öleceği için hasta oldu.
Hastalık ve musibetler Azrail (a.s.)’a perde olduğu gibi, Hz. Azrail de Allah’a perde oldu. Ola ki kul hastalık perdesini yırtarsa, o perdenin arkasından hemen Allah’ı görmesin; ikinci perde olan Hz. Azrail’e takılsın, ona kızsın, ona küssün, ondan şikâyet etsin.
Demek, en büyük bir sebep olan Hz. Azrail’in ölüm hadisesinde hiçbir müdahalesi ve hiçbir tesiri yoktur. Sadece bir seyircidir ve yersiz şikâyetlere hedef olmak için bir perdedir.
Hz. Azrail gibi en büyük bir sebep en küçük bir işe müdahil olamazsa, diğer sebeplerin haddi midir ki Allah’ın fiiline ortak olsunlar, icadına müdahil olup tesir sahibi olsunlar? Haşa ve kella!
Âlemdeki bütün sebeplere bu cihetten bakmalıyız. Tek vazifeleri yersiz şikâyetlere mahal ve hedef olmaktır. Sebepler, hadiseler üzerindeki güzelliği ve hikmeti göremeyen gafil insanların Allah’tan şikâyet etmemesi ve Allah’a küsmemesi için vazedilen bir takım vasıtalardır. Hepsi bu.
Bu dersimizde şu bölümü anlamaya çalıştık:
Bu sırra bir misal-i latif suretinde bir temsil-i manevi rivayet ediliyor ki: Hazreti Azrail (a.s.) Cenab-ı Hakk’a demiş ki: “Kabz-ı ervah vazifesinde senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.” Cenab-ı Hak lisan-ı hikmetle ona demiş ki: “Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Ta şekvaları onlara gidip sana küsmesinler.
Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakiki olarak hikmet ve güzellik Hazreti Azrail (a.s.)’ın vazifesine mütealliktir. Öyle de Hazreti Azrail (a.s.) da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemaline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için, o memuriyete bir nazır ve kudret-i İlahiyeye bir perdedir. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
Yazar: Sinan Yılmaz