39. Sath-ı arzda altı ay zarfında, beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin…
Lem’alar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Hülasa: Sath-ı arzda altı ay zarfında, beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir hâtemi vardır. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Sath-ı arz: Yeryüzü / Haşir: Öldükten sonra dirilme / Neşir: Yayma / Hâtem: Mühür / Rububiyet: Allah’ın mahlukatı terbiye edişi)
Cenab-ı Hak yeryüzünde, bilhassa altı ay zarfında yani bahar ve yaz mevsimlerinde, insanların öldükten sonra dirilmesine numune olan hadsiz haşir ve neşirleri icat etmektedir. Kışın ölen mahlukat bahar mevsiminde tekrar yaratılmakta, her yaratılan varlık da insanın haşrine bir misal olmaktadır.
Bu haşirlerde Cenab-ı Hakk’ın rububiyeti haşmetiyle gözükmekte, seyredenleri hayrete düşürmektedir.
Rububiyet: Allah’ın mahlukatı yaratması, öldürmesi, beslemesi, ona suret vermesi, onu aza ve cihazlarla donatması, vazifesini öğretmesi, hâlden hâle şekilden şekle sokması, onu evirmesi, çevirmesi ve onda tasarrufta bulunmasıdır.
İşte bu rububiyetin bahar ve yaz mevsimlerindeki büyük tasarrufunda yani kışın ölen mahlukatın bahar mevsiminde tekrar yaratılmasında, Allah’ın kendine mahsus bir hâtemi ve mührü vardır. Bu mühürleri eserin başından mütalaa ediyoruz, daha da edeceğiz.
Üstadımız şöyle devam ediyor:
Mahlukatın icadında görünen şu intizamlar, suhuletler, süratler, imtiyazlar hep o hâtemin parıltısından meydana geliyorlar. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Suhulet: Kolaylık / İmtiyaz: Ayırt edici özellik)
Üstadımız icatta gözüken 4 maddeyi saydı:
1. İntizam.
2. Suhulet yani kolaylık.
3. Sürat.
4. İmtiyaz yani ayırt edici özellikler.
Risaleleri okurken yavaş yavaş okumalı ve çok tefekkür etmeliyiz. Hakikatler kalbe, akla ve latifelere ancak bu tefekkürle işler. Üstadımız burada bize 4 büyük pencere açtı. Şimdi, bizler bu pencerelerden âleme bakalım ve tefekkürle hakikati kalbe işletelim.
Birinci pencere intizam penceresi. Açtık bu pencereyi, âleme bu cihetten bakıyoruz:
Eşyanın intizamlı hareketlerinden varlıkların intizamlı vücutlarına, azaların intizamlı yaratılışından dişlerin intizamlı dizilişine kadar her şeyde bir intizam vardır. Sinek kanadından tutun ağaçların yapraklarına kadar her şeyde bu intizamı görebilirsiniz. Bu intizamı anlatmak için ciltler dolusu kitap yazılabilir ve yazılmıştır da. Hatta değil kâinat, bir kelebeğin vücudundaki intizam için bile bir kitap yazılabilir. İntizamın derinlemesine tefekkürünü dersten sonraya bırakıp şimdi ikinci pencereyi açalım:
İkinci pencere eşyanın yaratılışındaki suhulet yani kolaylık. Biraz da suhulet üzerine tefekkür edelim:
Acaba en iyi terzileri toplasak, bir ağacın dallarına takılan yaprakları onlara versek ve desek ki: Hadi bu yaprakları bu dallara dikin.
— Acaba kaç terzi, kaç günde bir ağacın yapraklarını dikebilir?
Bir de onlara hazır yapraklar verdik. Allah ise yeryüzündeki bütün ağaçları yaprak ve çiçeklerle bir anda, kolaylıkla süslüyor.
Yine en iyi ressamları toplayıp onlara şöyle desek: Bir tavus kuşunu boyayın.
— Acaba kaç ressam, kaç günde bir tavus kuşunu boyayabilir?
Hâlbuki Allahu Teâlâ her saniye tavus kuşu gibi milyonlarca hayvanı kolayca boyuyor. Bu boyamayı suyun içinde bile yapıyor.
Yine bütün bilim adamlarını toplasak ve onlara desek ki: Bir damla su yapın.
— Yapabilirler mi?
Hayır, yapamazlar. Hâlbuki Allah ne kadar kolay bir şekilde bulutların arasından suyu çıkarıyor.
Eşyanın böyle kolay icadı Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kudretinden geliyor. Eğer tesadüf ve tabiat işe karışsaydı, değil âlem; bir sinek hatta sineğin kanadı bile vücut bulamazdı. Suhuletin daha geniş tefekkürünü dersten sonraya bırakıp şimdi üçüncü pencereyi açalım:
Üçüncü pencere sürat yani eşyanın bir an-ı vahidde hızlı bir şekilde yaratılması. Mesela saniyede 4 insan ve günde yaklaşık 350.000 insan yaratılıyor. Her birine göz, kulak, dil gibi onlarca cihaz takılıyor. İnsanın yaratıldığı o saniyede mikroplardan, bakterilerden, karıncalardan, sineklerden, böceklerden tutun; kuşlara, balıklara ve diğer canlılara kadar hadsiz fertler aynı o saniyede yaratılıyor. Hâlbuki çabuk olan, ani bir surette yaratılan ve basit bir maddeden oluşan şeyler gayet basit, şekilsiz ve sanatsız olması lazım gelirken; bakıyoruz ki yaratılan her şey güzel bir sanatla, nakışlarla süslenmiş bir tarzda ve mükemmel bir şekilde yaratılıyor. İşte hem süratli hem de sanatlı yaratmak Allah’ın sonsuz kudretinden ileri geliyor.
Süratin daha geniş tefekkürünü yine dersten sonraya bırakalım ve şimdi dördüncü pencereyi açalım:
Dördüncü pencere imtiyaz yani her varlığın kendisini başka varlıklardan ayırt ettiren özelliklere, kendine mahsus şekil ve sıfatlara sahip olması.
Hiçbir varlığı başkasıyla karıştırmıyoruz. Hatta bu hakikat değil farklı nevlerde, bir nevin fertlerinde de gözüküyor. Mesela hiçbir insan başka bir insana benzemiyor. Hiçbir papatya diğer papatyalarla birebir aynı değil. Yağmur damlaları, kar taneleri, ağaçların yaprakları ve her ne varsa, hiçbir şey kardeşine birebir benzemiyor. Eşyayı böyle imtiyazla yaratmak ve her bir varlığa kendine mahsus şekil ve sıfatlar vermek, Allah’ın kudretinin nihayetsizliğine büyük bir delildir.
Dört pencereden âlemi temaşa ettik. Mahlukatın icadında gözüken intizam, suhulet, sürat ve imtiyazlar Allah’ın kendine mahsus mührünün parıltısından meydana geliyor. Yoksa bütün sebepler toplansa tek bir çiçeği icat edemez; en büyük bir sebebin gücü en küçük bir eşyanın icadına yetmez.
Risaleleri böyle tefekkürle okumalıyız. Her cümlenin hatta kelimelerin altında yatan manaları bulmalı ve bu manaları tefekkürle içmeliyiz. Sadece okumak ve anlamak yetmez.
Bugünkü ödevimiz şu olsun: Yeryüzü ve içindeki eşya mütalaagâhımız olsun. Eşya üzerinde dört maddeyi tefekkür edelim. Önce intizamı görelim. Sonra bu intizamdan, intizamı yaratan Nezzam’a yükselelim.
Sonra icattaki suhulet ve kolaylığı düşünelim. Bu kolaylıktan, gücü her şeye yeten Allah’ın Kadir, Muktedir ve Kavi gibi isimlerine uruc edelim.
Sonra icattaki sürati tefekkür edelim. Bu tefekkür esnasında Allah’ı tesbih ve tekbir edelim.
Sonra da imtiyazları görüp eşyayı böyle imtiyazla icat edebilmek için sonsuz bir ilim ve iradenin gerektiğini düşünelim ve Allah’ı Alîm ve Mürid sıfatlarıyla zikredelim.
Âlemi bir kitap gibi elimize alalım, sayfalarını çevirip her sayfada intizamı, suhuleti, sürati ve imtiyazı görelim. Gördükçe de Allah aşkıyla kendimizden geçip “Allah Allah” zikriyle âlemi temaşa edelim.
Bu dersimizde şu bölümü anlamaya çalıştık:
Hülasa: Sath-ı arzda, altı ay zarfında, beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir hâtemi vardır. Mahlukatın icadında görünen şu intizamlar, suhuletler, süratler, imtiyazlar hep o hâtemin parıltısından meydana geliyorlar.
Yazar: Sinan Yılmaz