58. Ve keza, acziyle beraber, nizam-ı umumînin bozulmaması için hâmil bulunduğu acip ve mühim vazifeler cihetiyle…
Lem’alar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Ve keza, âcziyle beraber, nizam-ı umumînin bozulmaması için hâmil bulunduğu acip ve mühim vazifeler cihetiyle Sâni’in vahdetine delalet eder. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
(Hâmil olmak: Taşımak / Sâni: Sanatkâr / Vahdet: Birlik)
Allah’ın varlığına en büyük delillerden biri de intizam hakikatidir. Şu kâinatta sinek kanadından tutun semavatın kandillerine kadar, atomdan tutun denizlerin diplerine kadar öyle bir intizam vardır ki intizamı yaratan Zatın varlığını güneş gibi ispat eder.
Her bir varlık da -zatındaki nihayetsiz acz ile birlikte- bu intizamı muhafazaya çalışır, intizamı oluşturan kanunlara uygun hareket eder ve bu dengenin devamına hizmet eder. Bu büyük hakikati -daha önce verdiğimiz- şu misal üzerinden tefekkür edelim:
Atmosferde %21 oksijen, %77 azot ve %2 oranında da diğer gazlar vardır. Eğer oksijen %21 oranında değil de biraz daha fazla olsaydı, ocağı yakmak için kibriti çaktığımızda dünyayı yakabilirdik. Ya da biraz daha az olsaydı, boğazımıza bir ip geçirilmiş gibi nefessiz kalırdık.
Her bir bitki ve çiçek atmosferdeki bu dengeyi sağlayacak şekilde âdeta bir hesap uzmanı gibi çalışır. Havadaki karbondioksiti alıp oksijen üretir. Eğer karbondioksit çoğalırsa solunumlarını hızlandırıp daha fazla oksijen üretirler. Eğer oksijen çoğalırsa üretimi yavaşlatırlar.
Şimdi sorumuz şu:
— Acz-i mutlak ve cehl-i mutlak içinde olan bu bitkiler havadaki gazın oranını nasıl ölçüyorlar? Biz mahlukatın en akıllısıyız, bunu biz yapamayız. Bir çiçek, bir ağaç bunu kendi başına nasıl yapsın?
Hadi yaptı diyelim.
— Peki, karbondioksitten oksijen üreten fabrikayı vücudunda nasıl kurmuş?
Hadi kurdu diyelim.
— İyi de bu işi niçin yapıyor, niçin yoruluyor, niçin zahmet çekiyor? Şu dünyada üç beş gün yaşayacak, keyfini sürse ya!
Demek onu bir başkası çalıştırıyor; o bu işleri kendi başına yapmıyor ve yapamaz. Buna ne gücü ne de ilmi yeter.
Bu misal gibi, bütün varlıklar nihayet bir acziyet içindedir. Ne kudretleri ne de ilimleri vardır. Hatta birçoğunun kendinden bile haberi yoktur. Hâl böyle iken, her bir mevcud şu âlemdeki intizama uygun hareket etmekte ve nizamın muhafazası için hamil olduğu vazifeyi yapmaktadır. İşte bu hâl ispat eder ki perde arkasında bir Zat var, bütün bu icraatlar O’nun icraatıdır ve bütün mahlukat O’nun hesabına çalışmaktadır.
Yine bu hâl o Zatın birliğine delildir. Şöyle ki:
İntizam ancak tek elden çıkabilir. Başka eller karışsa karışıklık olur. İntizamı muhafaza edebilmek için, hiçbir mevcudun başıboş olmaması gerekir. Mesela tek bir yıldız kendi başına hareket etse başka bir yıldıza çarpar, kıyamet kopar. Âlemdeki bu hassas denge, bütün mahlukatı kabza-i tasarrufunda tutmak ve her birini bu nizamın kanunlarına tabi kılmakla mümkündür.
İşte bütün mevcudatın bu nizamın kanunlarına tabi olması, her birinin nizamın devamı için lazım olan vazifeleri yüklenmesi ve hatta yaratılırken dahi bu nizamın gözetilmesi, kâinatın tek bir elden idare edildiğine delildir ve Sâni’in vahdetini ispat eder.
Bu dersimizde şu cümlenin izahına çalıştık:
Ve keza, âcziyle beraber, nizam-ı umumînin bozulmaması için hâmil bulunduğu acip ve mühim vazifeler cihetiyle Sâni’in vahdetine delâlet eder. (Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)
Yazar: Sinan Yılmaz