9. İkinci Reşha: Arkadaş! Tevhidi ispat ve nev-i beşeri irşad eden o nurani burhan; biri sağında, diğeri solunda…
Reşhalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
İkinci Reşha: Arkadaş! Tevhidi ispat ve nev-i beşeri irşad eden o nurani burhan; biri sağında, diğeri solunda, biri mütevatir, diğeri mecma-ı aleyh bulunan nübüvvet ve velayetle mücehhezdir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)
(Mecma-ı aleyh: Hakkında ittifak edilmiş)
Üstad Hazretleri, Peygamberimiz (a.s.m.)’ı tevhidi ispat etmek ve nev-i beşeri irşad etmekle vasfetti. Efendimiz (a.s.m.) Allah’ın birliğini mucizeleriyle ve Kur’an’ın ayetleriyle ispat etmiş, tevhidi insanlara ders vermiş ve Allah’ın birliğine nurani bir burhan olmuştur. Evet, bütün eşya Allah’ın birliğine bir delildir. Lakin Efendimiz (a.s.m.) hepsinin fevkinde bir delildir.
Yine Üstad Hazretleri, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın hem nübüvvetle hem de velayetle mücehhez olduğunu beyan edip, “Nübüvvet sağında, velayet solunda.” dedi. Buradaki sağ ve sol tabirleri mecaz ifadelerdir. Hani bir kuşun uçması için sağında ve solunda iki kanat vardır ya, Efendimiz (a.s.m.) da nübüvvet ve velayet kanatlarıyla hakikat semasında uçmuştur.
Nübüvvet kanadı mütevatirdir. Yani peygamberliği ayetle ve hadisle sabittir. Diğer kanat olan velayet ise mecma-ı aleyhtir. Bu ümmetin evliyası ve asfiyası Peygamberimizin velayetle mücehhez olduğunda ittifak etmişlerdir.
Risale-i Nur’da nübüvvet-i Ahmediye ve velayet-i Ahmediye tabirleri çokça geçer. Mesela Üstadımız der ki:
— Risalete inkılap eden velayet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velayetlerin fevkindedir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)
— Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir ve velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) evradıdır. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)
— Miracın batını velayettir; halktan Hakk’a gitmiş. Zahir-i mirac risalettir; Hak’tan halka geliyor. Velayet, kurbiyet merâtibinde sülûktür; çok merâtibin tayyına ve bir derece zamana muhtaçtır. Nur-u âzam olan risalet ise, akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafı sırrına bakar. (31. Söz)
— Hususi virdler ve dualar, şeriat ve risalet cihetiyle değil, belki velayet-i Ahmediye noktasında ve umumi olmayan derslerinde kendine verilen en yüksek mertebeyi beyan eder. (Emirdağ Lâhikası)
Nübüvvet-i Ahmediye ile velayet-i Ahmediyenin manasını ve arasındaki farkları izah etmek için hususi bir çalışma yapılabilir. Bu makamda bu kadar izah kâfidir. Bu makamda şu kadar anlasak bize yeter:
Efendimiz (a.s.m.) hem nübüvvetle hem de velayetle mücehhezdir. İki kanatla hakka vasıl olmuş, hakikat semasında uçmuştur. Nübüvveti mütevatirdir, ayet ve hadisle sabittir. Velayeti ise ümmetin evliyası ve asfiyası bu hususta müttefiktir.
Bu dersimizde Peygamberimiz (a.s.m.)’ın iki vasfını öğrendik.
1. Tevhidi ispat eden ve beşeri irşad eden nurani bir burhan olması.
2. Nübüvvet ve velayetle mücehhez olması.
Peygamberimizin diğer vasıflarına sonraki derste devam edeceğiz. Bu dersimizde şu cümleyi mütalaa ettik:
İkinci Reşha: Arkadaş! Tevhidi ispat ve nev-i beşeri irşad eden o nurani burhan; biri sağında, diğeri solunda, biri mütevatir, diğeri mecma-ı aleyh bulunan nübüvvet ve velayetle mücehhezdir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)
Yazar: Sinan Yılmaz