a
Ana SayfaReşhalar47. Evet, bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel sanat ve kusursuz cemal ile zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır…

47. Evet, bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel sanat ve kusursuz cemal ile zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır…

Reşhalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Evet, bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel sanat ve kusursuz cemal ile zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır. İçtimaları mümkün değildir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)

Üstadımız bu On Birinci Reşhada ahiretin varlığını ispat etti. Bu makamda diyor ki:

Eğer ahiret gelmezse şu âlemdeki bütün güzel hakikatler zıtlarına inkılap eder. Mesela rahmet merhametsizliğe, adalet zulme döner. Hikmet abesiyete inkılap eder. Sanat manasızlığa ve ihsan istihzaya dönüşür.

Daha bunlar gibi, bütün güzel hakikatler zıtlarına inkılap eder. Hâlbuki zıtların içtimaı ve bir araya gelmesi mümkün değildir. Bu da ispat eder ki göz önündeki şu yüksek intizam, geniş rahmet, güzel sanat ve kusursuz cemal ahiretin vücudunu iktiza eder. Çünkü ahiret gelmezse bunlar zıtlarına inkılap eder.

Bu hakikatlerin niçin ahireti iktiza ettiğini ve ahiret gelmezse niçin zıtlarına inkılap edeceğini birazdan kısaca izah edeceğiz. Ancak bu bahsin asıl makamı bir sonraki risale olan Lâsiyyemalar Risalesi’dir. Bu risalede çok daha geniş bir şekilde bu manayı mütalaa ettik. Buradaki her bir maddeyi orada bir derste işledik. Detaylı mütalaayı makamına havale ediyoruz.

Üstadımız bu reşhayı şöyle tamamlıyor:

Evet, edna bir sesi, edna bir kimseden, âdi bir iş için işitip kabul etmekle, en yüksek bir savtı, en büyük bir iş için işitip kabul etmemek, emsalsiz bir kubh ve çirkinlik ve bir kusurdur. Bu ise mümkün değildir.

(Edna: Küçük / Savt: Ses / Kubuh: Çirkinlik)

Cenab-ı Hak en edna bir sesi -mesela bir böceğin, bir sineğin sesini- edna bir kimseden -yani o böcekten, o sinekten ve o hakir mahluktan- âdi bir iş için -yani basit bir ihtiyaç için- işitip kabul eder. Mesela sinek lisan-ı hâliyle kanat ister; duasına icabet edilir, ona kanat takılır.

Sineğin kıymeti ne ki kanadının bir kıymeti olsun? Buna rağmen Allahu Teâlâ onun sesini işitir, en kıymetsiz iş için yaptığı duayı kabul eder. (Bu meseleyi bir önceki derste misalleriyle işlemiştik.)

Şimdi de diğer duaya bakalım:

En yüksek bir ses… Bu ses Peygamberimiz (a.s.m.)’a ait. Peygamberimiz dua ediyor, o istiyor. Ve arkasında bütün Benî Âdem var, hayvanat ve nebatat var, kâinat ve içindeki mevcudat var. Hepsi birden bu duaya Âmin diyor. İşte böyle bir ses ve böyle bir kuvvet!

— Hiç mümkün müdür ki en gizli mahlukunun, en kısık sesini işiten Allahu Teâlâ bu en yüksek sesi işitmesin?

Hâşâ ve kellâ! Bu mümkün değildir.

— Peki, bu yüksek sesle dua edenler ne için dua ediyor, dualarında ne istiyor?

En büyük bir iş için dua ediyorlar; ebedî saadeti, cenneti ve Allah’ın rızasını istiyorlar.

— Acaba en küçük bir mahlukunun, en kısık sesini işitip, en âdi matlubunu ona veren zat hiç mümkün müdür ki bu cemaat-i uzmanın en âli matluplarını onlara vermesin? Bir çiçeği yaratmak kadar kendisine kolay olan cenneti, ebedî saadeti ve ahireti yaratmasın?

Bu mümkün değildir?

— Niçin mümkün değildir?

Çünkü bu, emsalsiz bir çirkinlik ve kusurdur. Yani en gizli ve en küçük bir mahlukun, cüzî bir ihtiyacı için, lisan-ı hâliyle yaptığı duayı işitmek, onu kabul edip ihtiyacını gidermek nihayetsiz bir güzelliktir.

En büyük bir kulunun, en büyük ihtiyaç için, bütün kâinatı arkasına alarak yaptığı duayı işitmemek, kabul etmemek ve istediğini onlara vermemek ise nihayetsiz bir çirkinliktir. Eğer ahiret gelmezse ve cennet sakinlerine kavuşmazsa bu çirkinlik vukua gelmiş olur. Bu durumda ise şu göz önündeki güzellik -yani her sesin işitilip duasına icabet edilmesi- manasını kaybeder ve o dahi çirkinliğe inkılap eder.

— Peki, daha ne olur?

Üstadımız daha ne olacağını şöyle ifade ediyor:

Çünkü hüsn-ü zâtî, kubh-u zâtîye inkılap eder. İnkılâb-ı hakâik ise muhaldir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)

(Hüsün: Güzellik / Kubuh: Çirkinlik / İnkılâb-ı hakâik: Hakikatlerin zıtlarına dönmesi / Muhal: İmkânsız)

Hüsn-ü zâtî, Cenab-ı Hakk’ın zatının, isim ve sıfatlarının güzelliğidir. Mesela On Birinci Reşhada işlediğimiz bahis Allah’ın Mücîb isminin güzelliğidir. Eğer ahiret gelmezse, o kadar duaya icabet edilmediği için Mücîb ismi güzelliğini kaybeder. Yine mesela Âdil ismi güzelliğini kaybeder, zulme inkılap eder. Rahîm ismi güzelliğini kaybeder, merhametsizliğe inkılap eder.

Bunlar gibi, Allah’ın nihayetsiz güzel olan isim ve sıfatları zıtlarına inkılap eder. Bu durumda da Allah’ın hüsn-ü zâtîsi kubh-u zâtîye döner. Bu ise mümkün değildir. Çünkü bu, hakikatlerin zıtlarına inkılabıdır. Hakikatlerin zıtlarına inkılabı ise muhal ve imkânsızdır.

Hakikatlerin zıtlarına inkılabını şu basit misalle anlayabiliriz:

Bir varlık kendi vasıflarını kaybedip başka bir varlığa dönüşmez. Mesela bir aslan aslanlık vasıflarını kaybedip ceylana dönüşmez. Aslanın ceylana dönüşmesi hakikatlerin zıddına inkılabıdır. Yine bir elma ağacı kendi vasıflarını kaybedip ayva ağacı olmaz. Bu, hakikatlerin zıddına inkılabıdır.

Aynen bunun gibi, Cenab-ı Hak da en güzel isim ve sıfatlarla muttasıftır. Eğer ahiret gelmezse, bu isim ve sıfatların zıtlarına inkılabı gerçekleşir. Yani nihayet derecede güzel olan bu vasıflar -hâşâ- nihayet derecede çirkinliğe döner. Bu ise “İnkılâb-ı hakâik muhaldir.” (Hakikatlerin zıtlarına dönmesi imkansızdır.) kaidesiyle mümkün değildir. Bu da ispat eder ki cennet haktır, ebedî saadet haktır, Allah’ı görmek haktır ve ahiret âleminin açılması haktır.

Dersimizi burada tamamlayalım. Bu dersimizde şu bölümün mütalaasını yaptık:

Evet, bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel sanat ve kusursuz cemal ile zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır. İçtimaları mümkün değildir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)

Evet, ednâ bir sesi, ednâ bir kimseden, âdi bir iş için işitip kabul etmekle, en yüksek bir savtı, en büyük bir iş için işitip kabul etmemek, emsalsiz bir kubh ve çirkinlik ve bir kusurdur. Bu ise mümkün değildir. Çünkü hüsn-ü zâtî, kubh-u zâtîye inkılâp eder. İnkılâb-ı hakâik ise muhaldir. (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin