a
Ana SayfaReşhalar56. Ey insan! Bu süslü masnuatı envâ-ı mehasinle tezyin eden ve bütün zîhayat olanların zevklerine…

56. Ey insan! Bu süslü masnuatı envâ-ı mehasinle tezyin eden ve bütün zîhayat olanların zevklerine…

Reşhalar mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Ey insan! Bu süslü masnuatı envâ-ı mehasinle tezyin eden ve bütün zîhayat olanların zevklerine, iştahlarına göre bu kadar nimetleri in’am eden Sâni’in en kâmil, en cemil ve ibadetine kemâl-i iştiyakla teveccüh eden ve Sâni’in mehasin-i sanatına takdir ve istihsanatıyla arş ve ferşi taraba, sevinmeye getiren ve Sâni’in ihsanatına yaptığı teşekkürat ve tekbirat ile berr ve bahri cezbeye getiren şu güzel mahluk ve masnuuna iltifat edip sözünü nazar-ı itibara almaması ve teşekküratına mukabele etmemesi ve teveccüh edip kendisiyle konuşmaması ve iktidarına göre bütün mahlukata bir imam ve mürşid yapmaması imkânı var mıdır? (Mesnevi-i Nuriye, Reşhalar)

(Masnuat: Sanatlı eseri varlıklar / Envâ-ı mehasin: Güzelliğin çeşitleri / Tezyin eden: Süsleyen / Zîhayat: Hayat sahibi / İn’am eden: Nimetlendiren / Sâni: Sanatkâr / Cemil: Güzel / Kemâl-i iştiyak: Tam bir istek ve arzu / Teveccüh eden: Yönelen / Mehasin-i sanat: Sanatın güzellikleri / İstihsan: Beğenmek, güzel bulmak / Tarab: Sevinç / Berr: Yeryüzü, kara / Bahr: Deniz)

Üstad Hazretlerinin cümleleri bazen çok uzun olabiliyor. Böyle uzun cümleleri parçalamalı ve öyle anlamaya çalışmalıyız. Üstadımız burada bize Peygamberimiz (a.s.m.)’ı vasfediyor. Hem de kimsenin vasfetmediği gibi…

Bu fakir kardeşiniz, Allah’ın lütfuyla çok kitabı tahkik etti lakin Peygamberimiz (a.s.m.) hakkında hiç böyle tavsifat görmedi. Üstad Hazretleri, Efendimiz (a.s.m.)’ı kimsenin anlatmadığı gibi anlatıyor.

Şimdi, metnin cümleleri arasına girelim:

Üstadımız başta Allahu Teâlâ’yı iki vasıfla vasfetti:

1. Şu süslü masnuatı güzelliklerin envaıyla tezyin etmesi.

2. Bütün zihayatın zevkine ve iştahına göre nimetleri in’am etmesi.

Bu iki vasıf ispat eder ki: Allahu Teâlâ hem sanatını seviyor hem de mahlukatını. Sevdiği için de süslüyor, tezyin ediyor; her zevk ve iştahı tatmin ediyor.

Üstadımız Allahu Teâlâ’yı böyle vasfettikten sonra Efendimiz (a.s.m.)’ı beş vasıfla vasfetti:

1. Mahlukatın en kâmili olması.

2. En cemili olması.

3. Allah’a ibadete kemal-i iştiyakla teveccüh etmesi. Yani ibadete koşarak gitmesi ve tembelliğin zerre miskalini kendinde göstermemesi.

4. Allah’ın sanatının güzelliklerini takdir etmesi. Öyle beğenip takdir ediyor ki yer ve gök onun takdiri sebebiyle sevince boğuluyor. Zira Sâni’in sanatını takdir etmekle masnuun da kıymetini göstermiş oluyor. Onları basitlikten, kıymetsizlikten, manasızlıktan kurtarıyor.

5. Allah’ın ihsanatına karşı şükretmesi. Öyle şükrediyor, tekbir ve tehlil getiriyor ki yeryüzü ve denizler cezbeye geliyor.

İşte Üstadımız, Peygamberimiz (a.s.m.)’ı böyle anlatıyor. Siz hiç Peygamberimizi böyle dinlediniz mi? Buradaki her bir madde üzerine bir saat konuşsak yine de az kalır.

Üstadımız bu tavsifattan sonra neticeyi şöyle bağlıyor:

Hiç mümkün müdür ki böyle bir Sâni-i Zülcemal, en kâmil, en cemil, ibadetine kemal-i iştiyakla teveccüh eden, sanatının güzelliklerini takdir eden ve ihsanatına karşı şükreden bu kuluyla konuşmasın; şu güzel mahlukuna ve masnuuna iltifat etmesin, sözünü nazar-ı itibara almasın, şükrüne mukabele etmesin, ona teveccüh edip onunla görüşmesin ve bütün mahlukatına onu imam ve mürşid yapmasın? Bu hiç mümkün müdür?

Hâşâ ve kellâ, mümkün değildir!

Gördünüz mü uzun cümleyi parçaladığımızda mana nasıl lezzetli oluyor? Böyle uzun cümleleri anlamanın yolu metnin içine girip madde madde bölmektir.

Hep aynı şeyi söylüyorum: Okuduğunuz metni özetleyebilmeli ve bütünü kavrayıp meseleyi ihata etmelisiniz. Sadece cümleleri anlamak yetmez. O cümlenin niçin söylendiğini ve maksada nasıl hizmet ettiğini de anlamak zorundasınız. Bunu yaptığınızda Risale-i Nurlardan hisseniz ziyadeleşecektir. Cenab-ı Mevla hissemizi ziyade eylesin. Âmin.

Reşhalar Risalesi’nin mütalaası burada tamamlandı. Rabbimize sonsuz hamdüsena olsun, bizlere böyle kıymetli bir eseri mütalaa ettirdi, yaralarımıza merhem sürdü. Allah’a emanet olun, dualarınızda bizleri de unutmayın.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin