a
Ana Sayfa1-50 Arası Sorular32. “Süfyanın eli delik olacak.” hadisinin kaynağını verir misiniz?

32. “Süfyanın eli delik olacak.” hadisinin kaynağını verir misiniz?

Soru: Beşinci Şua’da geçen “Süfyanın eli delik olacak.” hadisinin kaynağını verir misiniz?

El-cevap: Hadisin kaynağını bulamadık. En azından bizim ulaşabildiğimiz kaynaklarda bu mealde bir hadise rastlamadık.

Bununla birlikte, başka kardeşlerimiz kaynağını bulmuş olabilir düşüncesiyle internet üzerinden de araştırma yaptık. Bazı sitelerde mezkûr hadise kaynaklar verilmiş. Ancak kaynak olarak gösterilen kitabın ilgili bölümünü açtığımızda mezkûr hadisin olmadığını gördük. Yani verilen kaynaklar yanlış. Kopyala yapıştır usulüyle ilerlendiğinden birçok kardeşimiz yanlış kaynakları paylaşmış.

Biz kaynağını bulamadığımız gibi, Merhum Abdülkadir Badıllı abi de kaynağını bulamamış. Abdülkadir Badıllı abi “Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları” isminde çok kıymettar bir eseri hazırlayıp Risale-i Nur talebelerinin istifadesine sundu. Bu eser gerçekten çok kıymetli bir eser olup Risale-i Nurlarda geçen cümlelerin hadis kaynaklarını gösteren bir çalışmadır. Yani Abdülkadir Badıllı abi Risale-i Nurlarda geçen cümlelerin hadisten karşılıklarını bulmaya çalışmış ve yine geçen hadislerin kaynaklarını bulup kaydetmiş. Bu çalışmayı da çok geniş bir kütüphaneyle yapmış.

Badıllı abi eserinde bu hadis hakkında şöyle diyor:

— Bu rivayet veya hadis-i şerif şimdilik bizde mevcut hadis kitaplarında bulunamadı. Birçok âlime sorduk, aldığımız cevap: “Evet, biz bu hadisi ya görmüş veya duymuşuz. Lakin nerede ve kimden duyduk hatırlamıyoruz.” şeklindedir. Bununla beraber, bu mevzuda yazılmış birçok kitap dünyada mevcuttur. Fakat onları biz elde edemedik. O kitaplardan bazıları mesela Ebû Naim’in “El-Ahbâru’l-Mehdi” kitabı gibi. Yine Afrika’da bir zaman neşredilmiş büyük ve cami olan “Kitâbü’s-Süneni’l-Vâride” kitabı gibi eserler… Araştırmamız devam edecektir. İnşallah ileride bu hadisin de mehazlarını bulacağız. Bütün ehadis-i şerifeyi ihata etmek, en büyük hüccet ve hafız imamların da dâhil olduğu hiç kimseye müyesser olmamıştır. Ve hiçbir hadis hafızı, “Ben bütün hadisleri gördüm ve biliyorum.” dememiş ve diyemez de… Üstad Bediüzzaman Hazretleri o hadisi çekinmeden kitaplarında kaydetmiştir. Eski eserlerinde de mevcuttur. Hatta 1990 yıllarında Japon Başkumandan İstanbul’a geldiği zaman, bu hadisi ve daha bunun gibi birçok meseleleri Meşihât-ı İslamiye Dairesi’nden manasını sormuştur. Demek ki o hadis vardır ve mevcuttur. Hazreti Üstad o zamanlar bu hadisin tevilini Başkumandana söyleyip göndermiştir. Hem Hazreti Üstadın yazmış olduğu bu hadis ve onun tevili, zaman ve mekân itibarıyla harika bir tarzda mutabık çıkmıştır. Bu durumda, bu hadis için “Yoktur.” diye iddia eden adam elbette dünyadaki bütün hadisleri ve hadis kitaplarını görüp, okuyup ibraz etme mecburiyetindedir. Bunları ibraz ettikten sonra diyebilir ki: “Böyle bir hadis yoktur.” Yoksa bütün hadis kitaplarını ve umum hadisleri teftiş nazarından geçirmeden bir iddiada bulunursa cehaletli asabiyetini ortaya koymuş olur. (Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları, 638, Madde 796)

Badılla abinin izahına bir ilave olarak şunları eklemek isterim:

Hadis âlimleri kendi aralarında şu şekilde tasnif edilirler:

– Yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “hafız” denir.

– İki yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “şeyhu’l-hadis” denir.

– Üç yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “hüccetü’l-İslam” denir.

– Üç yüz binden daha çok hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “hadis imamı” ve “hadis müçtehidi” denir.

Hadis imamlarından bir kısmı -Mesela İmam Buhârî- beş yüz bin hadis-i şerif ezberlemiştir. Ahmed İbni Hanbel Hazretleri bir milyon hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberlemiştir.

Hakikat-i hâl bu iken, İmam Süyûtî Hazretleri mevcut hadislerin sayısının iki yüz bin olduğunu söylemektedir. Bu durumda şu soru akla gelmektedir:

— Hadislerin sayısı iki yüz bin ise İmam Buhârî beş yüz bin hadisi nereden bulup ezberlemiştir? Diğer imamlar için de bu soru geçerlidir.

Bu sorunun cevabı şudur: Hadislerin sayısı iki yüz bin değildir; elimizde olanların sayısı iki yüz bindir. Diğerleri zaman içinde kaybolmuştur. Savaşlarda kütüphanelerin yakılması, yıkılması gibi sebeplerle birçok hadis kitabı kaybolmuştur. Hatta bizler bazı hadis kitaplarının sadece ismini biliyoruz. Bu kitaplar şu anda mevcut değil.

Dolayısıyla Üstad Hazretleri gibi bir müceddidin naklettiği bir hadisi kaynaklarda bulamadığımızda sarsılmamalı ve şöyle düşünmeliyiz:

Bizlerin ulaşamadığı ve bilmediği birçok hadis kitabı var. Belki bu hadis o kaynaklarda mevcuttur. Hem o kaynaklarda mevcut olması da lazım değildir. Zira birçok hadis kitabı kaybolmuş ve geride sadece isimleri kalmıştır. Belki de bu hadis o kaynaklarda mevcuttur. Ayrıca Süyûti Hazretleri gibi bir zat Peygamberimiz (a.s.m.) ile yakaza hâlinde yetmiş defa görüşmüştür. Üstad Hazretleri de bu hâlden hâli değildir. Bir hadisi yakaza hâlinde direkt Peygamberimiz (a.s.m.)’dan dinlemesi akıldan uzak değildir. Bizler Üstad Hazretlerini bu makamda görüyoruz. Hem bazı şeyler sıdkımızı ölçmek için bir imtihandır. Allahu Teâlâ imtihanı geçenlerden ve Risale-i Nurlara sadık talebe olanlardan eylesin. Âmin.

Şunu da hatırlatalım: İmam Gazâlî Hazretlerinin eserlerinde geçen bazı hadislerin kaynaklarını bulamıyoruz. Yine Bursevî Hazretlerinin tefsirinde geçen bazı hadislerin de kaynaklarını bulamıyoruz. Bu durum başka kitaplar için de geçerlidir.

— Şimdi, bu kitaplarda geçen hadislerin kaynağını bulamıyoruz diye bu zatları ya da eserlerini inkâr mı edeceğiz?

Hayır, bizler meseleye üstte baktığımız zaviyeden bakacak ve her birine hak ettiği kıymeti ve saygıyı göstereceğiz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin