22. Devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz.
Soru: Üstad Hazretleri, “Devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz.” diyor. Burada geçen “mukarenet” ve “illiyet” ne demektir?
El-cevap: İlk önce “sebep” ve “müsebbeb” üzerine konuşalım, sonra da “mukarenet ve illiyet” meselesini izaha çalışalım:
– Bal arısı sebeptir, bal müsebbeb.
– Tavuk sebeptir, yumurta müsebbeb.
– Bulut sebeptir, yağmur müsebbeb.
– İnek sebeptir, süt müsebbeb.
– Ağaç sebeptir, meyve müsebbeb.
– İpek böceği sebeptir, ipek müsebbeb.
Bunlar gibi, Cenab-ı Hak her müsebbebi bir sebeple yaratmaktadır. Aslında her bir eşya bir cihetten sebep iken, diğer cihetten müsebbeb olmaktadır.
Mesela yumurta sebep, tavuk müsebbebtir. Çünkü tavuk yumurtadan çıkmaktadır. Başka bir cihetten baksak: Tavuk sebep, yumurta müsebbeb olur. Çünkü tavuktan da yumurta çıkmaktadır. Tavuk, çıktığı yumurtaya kıyasla müsebbeb olurken, kendinden çıkan yumurtaya kıyasla sebep olmaktadır.
Yine elma çekirdeği sebep, elma ağacı müsebbebtir. Çünkü elma ağacı elma çekirdeğinden çıkmaktadır. Başka bir cihetten baksak: Elma ağacı sebep, elma müsebbeb olur. Çünkü elma, elma ağacının meyvesidir. Elma ağacı çekirdeğe kıyasla müsebbeb olurken, elmaya kıyasla sebep olmaktadır.
Hülasa: Her bir eşya bir cihetten sebep iken, diğer bir cihetten müsebbeb olmaktadır.
Şimdi sorumuz şu: Gafil insanlar neticeleri niçin sebeplerden biliyor? Niçin sebepleri fail-i hakiki zannediyor?
Bu sorunun cevabı şudur: Çünkü Allahû Teâlâ her vakit neticeyi bir sebeple yaratmakta ve sebep olmadığında müsebbeb ortaya çıkmamaktadır. Mesela:
– İnek yoksa süt de yoktur.
– Ağaç yoksa meyve de yoktur.
– Tavuk yoksa yumurta da yoktur.
– Bal arısı yoksa bal da yoktur.
– Bulut yoksa yağmur da yoktur.
İşte bunlar gibi, bütün neticelerin sebeplere takılması ve neticenin bir sebebin eliyle yaratılması ehl-i gafleti aldatmakta; neticelerin, sebeplerden meydana geldiğini zannettirmektedir.
Neticelerin sebeplerle birlikte gözükmesine “iktiran” denir. İktiran “yakınlık” demektir. İşte ehl-i gafleti aldatan bu yakınlıktır. Ehl-i gaflet iktiranı illet ile karıştırmış ve iktiranı illet zannetmiştir. Hâlbuki illet, irade-i Rabbanîyedir ve kudret-i İlahîyedir. İktiran ise sebeple neticenin bir arada bulunmasıdır.
Üstadımız, “Hâlbuki devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz.” diyor. Yani her vakit sebep ile neticenin birlikte gözükmesi, o sebebin neticeyi yarattığına delil olmaz. Sebep o neticenin illeti değil, sadece kudret-i İlahiyenin perdesidir. İllet-i hakiki, Allah’ın istemesi ve kudretiyle icad etmesidir.
Biz sakın iktiranla illeti birbiriyle karıştırmayalım ve karıştıran cahil ve gafillerden olmayalım! Sebeplerin üzerinde, müsebbibü’l-esbab olan Allah’ı görelim ve bütün işleri, fail-i hakikisi olan Allah’a teslim edelim.
Üstad Hazretlerinin illet ve iktiran hakkındaki şu beyanını okuyarak mütalaamızı tamamlayalım:
Gafletten neş’et eden dalalet, pek garib ve acibdir. Mukareneti illiyete kalbeder. İki şey arasında bir mukarenet olursa yani daima beraber vücuda gelirlerse birisinin ötekisine illet gösterilmesi o dalaletin şe’nindendir. Hâlbuki devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz. (Mesnevi-i Nuriye, Katre)
Yazar: Sinan Yılmaz