4. İkinci nükte: İmam-ı Rabbani Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş ki: Ben seyr-i ruhanide kat-ı meratip ederken…
11. Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:
İKİNCİ NÜKTE
İmam-ı Rabbani Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş ki: Ben seyr-i ruhanide kat-ı meratip ederken, tabakat-ı evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letafetli, en emniyetli, sünnet-i seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm. Hatta o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakatın has velilerinden daha muhteşem görünüyordu. (11. Lem’a)
(Seyr-i ruhani: Ruhanî ve manevi âlemlerdeki seyir / Kat-ı meratip: Manevi mertebelerde yükselmek / İttiba: Tabi olmak / Esas-ı tarikat: Tarikatın temeli / Âmi: Sıradan)
İmam-ı Rabbani Hazretleri itikadın büyük âlimlerinden, tasavvuf yolunun büyük imamlarından ve Nakşî tarikatının güneşlerindendir. Müceddid-i Elf-i Sâni yani “İkinci binin müceddidi” ünvanına layık görülmüştür. Bu ünvanın ona verilme sebebi, itikada dair bin yılda temerküz eden soru ve şüphelere akli ve naklî delillerle cevap vermesi ve bu vesveseleri yok etmesidir. Zamanının âlimleri İmam-ı Rabbani Hazretlerine “Sıla” ismiyle hitap ederlerdi. Sıla “birleştirici” demektir. İmam-ı Rabbani Hazretleri İslami hükümlerle tasavvufu birleştirdiği için Sıla ismiyle anılmıştır.
İmam-ı Rabbani hakkında ciltler dolusu kitap yazılmış ve sahip olduğu kemal ümmetin âlimlerince kabul edilmiştir. İşte böyle bir zat, tasavvuf yoluyla yaptığı ruhani seyahatinde mertebeleri kat ederken şunu müşahede ediyor:
Evliyalar içinde en parlağı, en haşmetlisi, en letafetlisi, en emniyetlisi sünnet-i seniyyeyi kendisine esas yapan, sünnetin düsturlarından asla ayrılmayan ve en küçük işlerinde dahi sünnete tabi olanlarmış. Hatta bu tabakanın âmi velisi -yani ilmi olmayan basit bir velisi- diğer tabakanın has velilerinden daha muhteşem görünüyormuş.
— Peki, onları böyle muhteşem yapan şey nedir?
Sünnete olan bağlılıkları! Demek kim sünnete tabi olursa böyle muhteşem olur.
Şimdi, sünneti seniyyeyi küçümseyen kişilere deriz ki:
— Bakın bu sözü İmam-ı Rabbani Hazretleri söylüyor. Sizin peşinden koştuklarınız ilim ve irfanda, kemal ve takvada bu zatın ayağının tozu olamaz. Kimi kime tercih ettiğinizi bilin. Bir yanda bütün âlimlerin kendisini kabul ettiği, ikinci binin müceddidi ünvanına sahip İmam-ı Rabbani Hazretleri, diğer yanda takva ve ilim yoksunu zavallılar… Kimin sözünü kabul edeceksiniz?
İmam-ı Rabbani Hazretleri seyr-i sülukünde, sünneti seniyyeyi esas yapan velilerin diğerlerine kıyasla çok daha parlak olduğunu görüyor. Elbette gördüğü haktır ve hakikattir. Onları böyle haşmetli yapan şey de sünneti seniyyenin bereketidir.
Üstad Hazretleri şöyle devam ediyor:
Evet, Müceddid-i Elf-i Sâni İmam-ı Rabbani hak söylüyor. Sünnet-i seniyyeyi esas tutan, Habibullah’ın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhardır. (11. Lem’a)
(Müceddid-i Elf-i Sâni: İkinci binin müceddidi, yenileyicisi / Zıll: Gölge / Makam-ı mahbubiyet: Allah’ın sevgisini kazanma makamı)
İmam-ı Rabbani Hazretlerinin söylediğini Üstad Hazretleri de tasdik ediyor ve diyor ki: Sünneti seniyyeyi esas tutan, Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’ın gölgesi altına girer. Efendimiz (a.s.m.) ki Habibullah’tır, Allah’ın sevgilisidir. Kim ki Habibullah’ın gölgesi altına girerse makam-ı mahbubiyete -yani Allah’ın sevgilisi olma makamına- ulaşır.
İşte bize bir yol… Allah’ın sevgisini kazanmak ve Allah tarafından sevilmek istiyorsak Habibullah (a.s.m.)’ın gölgesi altına gireceğiz.
— Peki, nasıl gireceğiz?
Onun sünnetine tabi olmakla. Gücümüz yettiği kadarına tabi olacağız; yetmediği kısma da taraftar olup yetmesi için Allah’a dua edeceğiz. Bunu yapan makam-ı mahbubiyete ulaşır ve Allah’ın sevgisine mazhar olur.
Kardeşlerim, siz sakın sünnet düşmanlarının sözlerini dinlemeyin. İmam-ı Rabbani Hazretlerinin, Bedizüzaman Hazretlerinin ve emsallerinin sözünü dinleyin. Dinleyin ki ahirette pişman ve mahcup olmayasınız.
Bu dersimizde şu bölümü mütalaa ettik:
İmam-ı Rabbani Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş ki: Ben seyr-i ruhanide kat-ı meratip ederken, tabakat-ı evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letafetli, en emniyetli, sünnet-i seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm. Hatta o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakatın has velilerinden daha muhteşem görünüyordu.
Evet, Müceddid-i Elf-i Sâni İmam-ı Rabbani hak söylüyor. Sünnet-i seniyyeyi esas tutan, Habibullah’ın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhardır. (11. Lem’a)
Yazar: Sinan Yılmaz