26. İkinci Nokta: Muhabbetullah, ittiba-ı sünnet-i Muhammediye (a.s.m.)’ı istilzam eder…
11. Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz.
İkinci Nokta: Muhabbetullah, ittiba-ı sünnet-i Muhammediye aleyhissalâtü vesselâmı istilzam eder. Çünkü Allah’ı sevmek, onun marziyatını yapmaktır. Marziyatı ise en mükemmel bir surette Zat-ı Muhammediye’de (a.s.m.) tezahür ediyor. (11. Lem’a)
(Muhabbetullah: Allah sevgisi / İttiba-ı sünnet-i Muhammediye: Hazreti Muhammed (a.s.m.)’ın sünnetine tabi olmak / Marziyat: Allah’ın rızasına uygun işler)
Allah’ı sevmek, Allah’ın razı olduğu şeyleri yapmayı iktiza eder. Zira seven, sevdiği zatın emrine boyun eğer ve onun hoşnutluğunu kazanmak için onun sevdiği şeyleri yapar.
Allah’ın razı olduğu şeyler ise Peygamberimiz (a.s.m.)’da cem olmuştur. Bu durumda, Allah’ı sevmek, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın sünnetine tabi olmamızı istilzam eder.
Bu tahlille de şu ortaya çıkıyor:
Muhabbetullahtan nasibimiz neyse ittiba-ı sünnetten nasibimiz odur. Ya da başka bir ifadeyle: Peygamberimiz (a.s.m.)’ın sünnetine ne kadar tabi oluyorsak Allah’ı o kadar seviyoruzdur.
– Madem Allah’ın marziyatını yapmadan Allah’ı sevdiğini söylemek yalandır.
– Ve madem Allah’ın marziyatı en mükemmel şekilde Hazreti Muhammed (a.s.m.)’da cem olmuştur.
– O hâlde kim Allah’ı sevdiğini iddia ediyorsa sünnet-i Resulullah (a.s.m.)’a -bi’l-fiil olmasa da en azından bi’n-niyyet ve bi’l-kasd tabi olmalıdır. Yok, olmuyor; o da benim gibi yalancıdır.
Üstadımız şöyle devam ediyor:
Zat-ı Ahmediye (a.s.m.)’a harekât ve ef’alde benzemek iki cihetledir:
Birisi: Cenab-ı Hakk’ı sevmek cihetinde emrine itaat ve marziyatı dairesinde hareket etmek, o ittibaı iktiza ediyor. Çünkü bu işte en mükemmel imam, Zat-ı Muhammediye (a.s.m.)’dır. (11. Lem’a)
(Harekât: Hareketler, davranışlar / Ef’al: Fiiller / İttiba: Tabi olmak)
Bu bahsi üstte mütalaa ettik. Tekrara düşmemek için farklı düşünelim:
Mesela birisi var; muhabbetullahta fani olmuş, her işinde Allah’ı razı etmeyi ve hoşnutluğunu kazanmayı düşünüyor. Sadece ibadetlerde değil, mübah işlerde dahi Allah’ın rızasını gözetmek istiyor. Ve kendi kendine şöyle diyor:
— Nasıl yatsam da yatmam Rabbimin hoşuna gitse?
— Yemeği nasıl yesem de Allah bu yememden hoşnut olsa?
— Saçımı nasıl tarasam ve dişlerimi nasıl fırçalasam da Allah’ın rahmeti tebessüm etse?
— Nasıl giyinsem ve elbisemi nasıl çıkarsam da Allah’ın hoşuna gitse?
— Bütün mübah amellerimi nasıl işlesem de Rabbimin rızasını celbetsem ve sevgisini kazansam?
İşte kimin böyle bir derdi varsa, derdinin dermanı şudur: Allah’ın resulü Hazreti Muhammed (a.s.m.)’a benzemelidir. Çünkü bu işte en mükemmel imam, Zat-ı Muhammediye (a.s.m.)’dır.
Üstadımız şöyle devam ediyor:
İkincisi: Madem Zat-ı Ahmediye (a.s.m.), insanlara olan hadsiz ihsanat-ı İlahiyenin en mühim bir vesilesidir. Elbette Cenab-ı Hak hesabına, hadsiz bir muhabbete layıktır. İnsan, sevdiği zata -eğer benzemek kabil ise- fıtraten benzemek ister. İşte Habibullahı sevenlerin, sünnet-i seniyyesine ittiba ile ona benzemeye çalışmaları kat’iyen iktiza eder. (11. Lem’a)
O Hazreti Muhammed (a.s.m.) ki:
– Bizim için saadet-i dareynin düsturlarını getirmiş.
– Bize Rabbimizi tanıtmış. Bununla da bizi kimsesizlikten ve sahipsizlikten kurtarmış.
– Cennet ve saadet-i ebediye ile bizi müjdelemiş.
– Marziyat-ı İlahiyeyi bildirmiş.
– İstikbali bizim için aydınlatmış…
Daha bunlar gibi yüzlerce belki binlerce iyilikte bulunmuş; Rabbimizin ihsanatına kavuşmaya bir vesile olmuş. Elbette bu cihetten hadsiz bir muhabbete layıktır. Zira insan, kendisine iyiliği dokunanı sever. İyiliği ne kadar büyükse o derece sever.
Madem Hazreti Muhammed (a.s.m.) bizlere binler iyilikte bulunmuş, o hâlde hadsiz bir muhabbete layıktır. Ve madem insanın fıtratında, sevdiği zata benzemek vardır; o hâlde bizler ona benzemeli ve benzemeye çalışmalıyız. Bu, fıtratın iktizası ve onu sevmenin bir neticesidir. Ona benzemek de sünnet-i seniyyesine tabi olmaktır. Olabildiğimiz kadarına tabi olmak, olamadığımıza bi’n-niyyet ve bi’l-kast taraftar olmaktır.
Allahu Teâlâ, sünnet-i seniyyeden nasibimizi ziyadeleştirsin. Âmin.
Bu dersimizde şu bölümün mütalaasını yaptık:
İkinci Nokta: Muhabbetullah, ittiba-ı sünnet-i Muhammediye aleyhissalâtü vesselâmı istilzam eder. Çünkü Allah’ı sevmek, onun marziyatını yapmaktır. Marziyatı ise en mükemmel bir surette Zat-ı Muhammediye’de (a.s.m.) tezahür ediyor.
Zat-ı Ahmediye (a.s.m.)’a harekât ve ef’alde benzemek iki cihetledir:
Birisi: Cenab-ı Hakk’ı sevmek cihetinde emrine itaat ve marziyatı dairesinde hareket etmek, o ittibaı iktiza ediyor. Çünkü bu işte en mükemmel imam, Zat-ı Muhammediye (a.s.m.)’dır.
İkincisi: Madem Zat-ı Ahmediye (a.s.m.), insanlara olan hadsiz ihsanat-ı İlahiyenin en mühim bir vesilesidir. Elbette Cenab-ı Hak hesabına, hadsiz bir muhabbete layıktır. İnsan, sevdiği zata -eğer benzemek kabil ise- fıtraten benzemek ister. İşte Habibullah’ı sevenlerin, sünnet-i seniyyesine ittiba ile ona benzemeye çalışmaları kat’iyen iktiza eder. (11. Lem’a)
Yazar: Sinan Yılmaz