a
Ana SayfaOn Birinci Lem'a20. Onuncu Nükte: …ayetinde i’cazlı bir îcaz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde…

20. Onuncu Nükte: …ayetinde i’cazlı bir îcaz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde…

11. Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Onuncu Nükte:  قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ  ayetinde i’cazlı bir îcaz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde dercedilmiştir. (11. Lem’a)

Ayet meali: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun. (Bana tabi olun ki) Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmran 31)

İ’caz: Âciz bırakma ve benzerini ortaya koymada herkesi acze düşürmedir. Bu kelimenin Arapça yazımı  اِعْجَاز  şeklindedir.

Îcaz: Az sözle çok şey anlatmak ve sözü kısa söyleyip çok mana ifade etmektir. Arapça yazımı da  اِيجَاز  şeklindedir.

Mezkûr ayet-i kerimede i’cazlı bir îcaz vardır. Yani çok cümleler üç cümle içine dercedilmiş; az bir kelamla çok mana ifade edilmiştir. Bu da Kur’an’ın i’cazındandır.

Ayette geçen üç cümle şudur:

1. Eğer Allah’ı seviyorsanız.

2. Bana tabi olun.

3. Allah da sizi sevsin.

Bu üç cümlenin içine dercedilen cümleleri Üstadımız şöyle beyan ediyor: (Metni daha iyi kavrayabilmek için cümle cümle parçaladık.)

Şöyle ki: Şu ayet diyor ki:

– Allah’a (celle celalühü) imanınız varsa elbette Allah’ı seveceksiniz.

– Madem Allah’ı seversiniz, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız.

– Ve o sevdiği tarz ise Allah’ın sevdiği zata benzemelisiniz.

– Ona benzemek ise ona ittiba etmektir.

– Ne vakit ona ittiba etseniz Allah da sizi sevecek.

– Zaten siz Allah’ı seversiniz ta ki Allah da sizi sevsin.

İşte bütün bu cümleler şu ayetin yalnız mücmel ve kısa bir mealidir. (11. Lem’a)

Üstad Hazretleri mezkûr ayet-i kerimeden altı hüküm çıkardı. Bu hükümleri dikkat ile tekrar okuyalım:

1. Allah’a imanınız varsa elbette Allah’ı seveceksiniz. Çünkü sevmek imanın iktizasıdır. İmanı olup da Allah’ı sevmemek mümkün değildir. Sevmeyen ya kâfirdir ya da cahil.

2. Madem Allah’ı seversiniz, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Allah’ı sevmek, kendimizi Allah’a sevdirmeyi iktiza eder. Zira sadece bizim sevmemiz yetmez; Allah da bizi sevmeli. Allah’ın bizi sevmesi de Allah’ın sevdiği tarzı yapmakla olur. Hem sevmek, sevgilinin arzusuna boyun eğmeği ve onun isteğini yapmayı iktiza eder. Bu durumda, Allah’ı sevenler de Allah’ın arzusuna boyun eğmeli ve Allah’ın sevdiği tarzı yapmalıdır.

3. Ve o sevdiği tarz ise Allah’ın sevdiği zata benzemelisiniz. Allahu Teâlâ sevdiği tarzı Habibinde (a.s.m.) cemetmiş ve sevgisine ulaşmak isteyenleri ona benzemeye teşvik etmiştir. Madem biz Allah’ı seviyoruz ve Allah’ın da bizi sevmesini istiyoruz, o hâlde O’nun seveceği tarzı işlemeli ve sevdiği zata benzemeliyiz. O zat da Hz. Muhammed (a.s.m.)’dır.

4. Ona benzemek ise ona ittiba etmektir. Yani Peygamberimiz (a.s.m.)’a benzemek onun sünnetine tabi olmak ve her hâlimizde onu taklit etmektir.

5. Ne vakit ona ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Allah’ın bizi sevmesi, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın sünnetine tabi olmamıza ve ona benzeme şartına bağlanmıştır. Bizler sünnet-i seniyyeye ne kadar tabi oluyorsak Allah da bizi o kadar seviyordur.

6. Zaten siz Allah’ı seversiniz ta ki Allah da sizi sevsin. Evet, biz Allah’ı severiz ki Allah da bizi sevsin. Allah’ı sevmemizin sebebi, Allah tarafından sevilmek ve muhabbetine mazhar olmaktır.

İşte  قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ  ayet-i kerimesinde mezkûr cümleler mevcuttur.

Üstadımız neticeyi şöyle bağlıyor:

Demek oluyor ki insan için en mühim âlî maksat, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmasıdır. Bu ayetin nassıyla gösteriyor ki o matlab-ı a’lânın yolu, Habibullah’a ittibadır ve sünnet-i seniyyesine iktidadır. (11. Lem’a)

(Matlab-ı a’lâ: En yüce istek / İttiba: Tabi olmak / İktida: Uymak)

Bu cümleleri okumak, yazmak ve şerh etmek çok kolay. Ancak hissetmek ve amele dökmek çok zor!..

Üstadımız diyor ki: İnsan için en mühim âlî maksat, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmasıdır.

Şimdi dostlar soruyorum:

— Aramızda en âlî maksadı Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmak olan var mı?

— Hangimiz Allah’ın sevgisini kazanmayı yegâne gaye edinmişiz?

— Hangimiz bu muhabbete ulaşmak için çileye talip olmuşuz?

— Hangimiz evladımızın veya bir dostumuzun bizi sevmesi kadar, Allah’ın bizi sevmesine kıymet vermişiz?

— Ya da hiç kendimize, “Acaba Allah beni seviyor mu?” diye sormuş muyuz? Ya da bunu dert edinmiş miyiz?

Ben bazen Risaleleri okurken kendi kendime diyorum ki: Üstad Hazretleri bir vadide, ben başka bir vadideyim. Üstad Hazretleri minare tepesinde konuşuyor, ben kuyu dibindeyim. Böyle olunca da istifade az oluyor. Okuyoruz, anlıyoruz hatta anlatıyoruz; ama hisse alamıyoruz, amele dökemiyoruz.

Yine Üstadımız dedi ki: İnsan için en mühim âlî maksat, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmasıdır. Bu ayetin nassıyla gösteriyor ki o matlab-ı a’lânın yolu, Habibullah’a ittibadır ve sünnet-i seniyyesine iktidadır.

En âlî maksat Allah’ın muhabbetine mazhar olmakmış, onun yolu da Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’a benzemek ve sünnet-i seniyyesine tabi olmaktan geçiyormuş.

İşte bize bir hazine! Allah tarafından sevilmek ve Allah’ın sevgisine mazhar olmak isteyenlere bir define!

Üstadımız bize Allah’ın sevgisine mazhar olmanın yolunu gösteriyor ve o sevgiye ulaşmanın haritasını veriyor. O yol: Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’a benzemek ve sünnet-i seniyyesine tabi olmak!

Ancak yolu bilmek farklı, yolda yürümek ve maksuda ulaşmak farklı… Haritayı okumak farklı, yola çıkıp matluba adım atmak farklı…

Bizler bu derste Allah tarafından sevilmenin ve Allah’ın sevgisine kavuşmanın yolunu öğrendik.

Kim ki bu yoldan yürüye, inşallah maksuda vasıl ola. Kim de yolu bile ancak yürümeye, o da maksuttan mahrum ola…

Bu derste şu bölümün mütalaasını yaptık:

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ  ayetinde i’cazlı bir îcaz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde dercedilmiştir. Şöyle ki şu ayet diyor ki: Allah’a (celle celalühü) imanınız varsa elbette Allah’ı seveceksiniz. Madem Allah’ı seversiniz, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise Allah’ın sevdiği zata benzemelisiniz. Ona benzemek ise ona ittiba etmektir. Ne vakit ona ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah’ı seversiniz ta ki Allah da sizi sevsin. İşte bütün bu cümleler şu ayetin yalnız mücmel ve kısa bir mealidir.

Demek oluyor ki insan için en mühim âlî maksat, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmasıdır. Bu ayetin nassıyla gösteriyor ki o matlab-ı a’lânın yolu, Habibullah’a ittibadır ve sünnet-i seniyyesine iktidadır. (11. Lem’a)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin