a
Ana SayfaOn Birinci Lem'a33. İkinci Mesele: Cenab-ı Hak Kur’an-ı Hakîm’de “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” ferman eder…

33. İkinci Mesele: Cenab-ı Hak Kur’an-ı Hakîm’de “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” ferman eder…

11. Lem’a mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz.

İkinci Mesele: Cenab-ı Hak Kur’an-ı Hakîm’de  وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ  ferman eder. (11. Lem’a)

(Ayet meali: Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin. (Kalem 4))

Allahu Teâlâ, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın en yüksek ahlakta olduğunu beyan buyuruyor. Yani Efendimiz (a.s.m.)’ın ahlakını Allah övüyor.

Bu durumda, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın sünnetini beğenmemek, Allah’ın övgüsünü ve Kur’an’ın beyanını kabul etmemek manasına gelir. Bunun da ne manaya geldiğini biraz aklı olan anlar!

Efendimiz (a.s.m.)’ın ahlakını Allah övdüğü gibi, eşleri ve sahabeleri de övüyor. Üstadımız bunu şöyle beyan ediyor:

Rivayat-ı sahiha ile Hazret-i Âişe-i Sıddıka (r.anha) gibi sahabe-i güzin, Hazreti Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı tarif ettikleri zaman “Hulukuhu’l-Kur’an” diye tarif ediyorlardı. (11. Lem’a)

(Hulukuhu’l-Kur’an: Onun ahlakı Kur’an’dır.)

Hz. Âişe validemiz (r.anha), kendisine Peygamberimiz (a.s.m.)’ın ahlakını soranlara şöyle derdi:

— Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an’dır. (Müslim, Müsâfirîn 139; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 2)

Üstadımız şöyle devam ediyor:

Yani Kur’an’ın beyan ettiği mehasin-i ahlâkın misali, Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdır. Ve o mehasini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehasin üstünde yaratılan odur. (11. Lem’a)

(Mehasin-i ahlak: Ahlakî güzellikler/ İmtisal eden: Uyan)

Kur’an’da anlatılan takva, zühd, tevazu, cömertlik, affetme, kusurları örtme, ibadet gibi onlarca kemal, Peygamberimiz (a.s.m.)’da zirve derecede bulunuyordu. Bu cihetle Efendimiz (a.s.m.), Kur’an’ın beyan ettiği güzel ahlakın misalidir ve tecessüm etmiş hâlidir.

Kur’an’ı okuyan, Peygamberimiz (a.s.m.)’ı görür; Peygamberimiz (a.s.m.)’a dikkat eden de Kur’an’ı okur!

Kur’an bir beşer olsaydı Hz. Muhammed (a.s.m.) olurdu; Hz. Muhammed (a.s.m.) bir kitap olsaydı Kur’an olurdu!

Buraya kadar üç şey öğrendik:

1. Allahu Teâlâ, Peygamberimiz (a.s.m.)’ın ahlakını bizzat kendisi övüyor ve kelamında bundan bahsediyor.

2. Hz. Âişe ve diğer sahabeler Peygamberimiz (a.s.m.)’ın ahlakını tarif ederken, “Onun ahlakı Kur’an’dır.” diyor.

3. Bu iki beyandan anlaşılıyor ki: Efendimiz (a.s.m.) Kur’an’ın beyan ettiği mehasin-i ahlakın misalidir ve fıtraten o mehasin üzerine yaratılmıştır.

Üstadımız bu üç maddeyi şu netice bağlıyor:

İşte böyle bir zatın ef’al, ahval, akval ve harekâtının her birisi, nev-i beşere birer model hükmüne geçmeye layık iken, ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar. (11. Lem’a)

(Ef’al: Fiiller / Ahval: Hâller / Akval: Sözler)

Metin açık olduğundan şerhine ihtiyaç yok. Dikkatle ve nefsi muhatap alarak okumak ve üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Ancak şu cümleyi uzun uzadıya düşünmenizi tavsiye ediyorum; ben dahi düşünecek ve nefsimi hesaba çekeceğim:

— Ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar.

Ey bedbaht nefsim! Sen bu gafillerdensin. Sünnetin kıymetini takdir edemedin ve sünnet-i seniyyeye ehemmiyet vermedin. En fâni işlere verdiğin ehemmiyet kadar ehemmiyet vermedin; en küçük işlere gösterdiğin ihtimam kadar ihtimam göstermedin. Hatta senin nazarında sünnet-i seniyye, ehemmiyetsiz ve kıymetsiz bir şeydir.

Ey nefsim! Bu hâlinle ne kadar bedbaht ve nasipsiz olduğunu anlamıyor musun? Demek Cenab-ı Hak senin hakkında bir hayır murad etmiyor ki senin sünnet-i seniyyeden nasibini kesmiş. Bu seni korkutmuyor mu?

Hem şunu da düşünmüyor musun: Seven, sevdiğine benzer ve benzemeye çalışır. Demek senin peygamber sevgin hep yalan. Zira azıcık bu sevgiden nasibin olsaydı ona benzemeye çalışır ve sünnet-i seniyyesine tabi olurdun.

Ey yalancı nefsim…

Devamını da sizler yazın; nefsinizi karşınıza alıp onunla konuşarak ve kendinizi muhatap kabul ederek…

Bu dersimizde şu bölümü mütalaa ettik:

İkinci Mesele: Cenab-ı Hak Kur’an-ı Hakîm’de  وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ  ferman eder. Rivayat-ı sahiha ile Hazreti Âişe-i Sıddıka (r.anha) gibi sahabe-i güzin, Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı tarif ettikleri zaman “Hulukuhu’l-Kur’an” diye tarif ediyorlardı.Yani Kur’an’ın beyan ettiği mehasin-i ahlâkın misali, Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdır. Ve o mehasini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehasin üstünde yaratılan odur.

İşte böyle bir zatın ef’al, ahval, akval ve harekâtının her birisi, nev-i beşere birer model hükmüne geçmeye layık iken, ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar. (11. Lem’a)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin