a
Ana SayfaOn Dördüncü Lem'a İkinci Makam9. Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlukatı terbiye eden bilbedahe yine rahmettir…

9. Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlukatı terbiye eden bilbedahe yine rahmettir…

On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makamını mütalaa ediyoruz. Kaldığımız yerden devam edelim:

Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlukatı terbiye eden bilbedahe yine rahmettir. (14. Lem’a 2. Makam)

(Bilbedahe: Açık bir şekilde)

Terbiye etmek: Mahlukatı cihazat ve duygularla teçhiz etmek, her bir cihaza vazifesini gördürmek, o mahluka şu âlem ordugâhındaki hususi vazifesini öğretmek, hayat şartlarını talim etmek, rızka ulaşmanın yollarını ilham etmek, düşmanlarına karşı savunma yollarını göstermek gibi hususlardır.

Bütün bu terbiyeler Allah’ın rahmeti ile gerçekleşmekte ve Rahîm isminin tecellisiyle vukua gelmektedir. Mahlukat bu İlahî terbiye sayesinde vazifesini yapar, ihtiyacını karşılar ve hayatına devam eder. Terbiyenin bu manasıyla:

– Kuşa uçmayı, balığa yüzmeyi öğreten, Allah’ın rahmetidir.

– Bal arısına bal yapmayı ilham eden, ipek böceğine ipeği dokutan, Allah’ın rahmetidir.

– Koyunları süt fabrikası, denizleri taze et ambarı yapan, Allah’ın rahmetidir.

– Sineğe kanat takıp uçuran, deveye hörgücünü veren, Allah’ın rahmetidir.

Sözün özü: Şu âlemde ve mahlukat üzerinde Rab isminin ne kadar cilvesi varsa, bütün bu cilveler Allah’ın rahmeti sebebiyle gözükmekte ve tecelli etmektedir. Sanki Rab ismi sırtını Rahîm ismine dayamış, onun kuvvetiyle tecelli ediyor. Aslında sadece Rab ismi değil, bütün isimler Rahîm ismine dayanır ve onun hürmetine tecelli eder.

Ve bir ağacın bütün heyetiyle meyvesine müteveccih olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muavenetine koşturan bilbedahe rahmettir. (14. Lem’a 2. Makam)

(Müteveccih olmak: Yönelmek / Muavenet: Yardım)

Bir ağacın bütün heyeti meyveye bakar ve ona nazırdır. Yani ağacın bütün cüzleri, kökten dala, çiçekten yaprağa kadar her bir cüz meyve için çalışır ve meyveye hizmetkârdır.

Aynen bunun gibi, şu kâinat ağacı da insan meyvesi için yaratılmış. Kâinatın her bir cüzü insana hizmet etmekte, insan için çalışmakta ve onun yardımına koşmaktadır. Mesela:

– Koyun-keçi gibi hayvanlar birer süt çeşmesi olmuş. Ancak onlar bu sütten tek bir damla içmezler; insana içirirler.

– Ağaçlar meyve deposu olmuş. Ancak onlar tek bir meyve yemezler; insana yedirirler.

– İpek böceği ipek fabrikası olmuş. Ancak ipekten kendilerine tek bir elbise dikmezler; insana dikip giydirirler.

Bunlar gibi, her bir hayvan ve nebat hatta cemadat insana hizmet etmekte ve insan için çalışmaktadır.

İşte onları vazifelerinde çalıştıran ve insanın emrine verip insana musahhar eden, Allah’ın rahmetidir. İnsan bu rahmetin tecellisi sayesinde deveye biniyor, file hükmediyor. Bu rahmet sayesinde mahlukat insanın yardımına koşuyor. O rahmet tecellisini bir çekse, her şey insana düşman vaziyeti alır, onu taciz eder ve hayatına kasteder. Bu olduğundan da -bütün mevcudatın kendisine musahhar edildiği insan- tek bir sinekle başa çıkamaz.

Ya Rabbi! Bize rahmetinle muamele edip bütün mevcudatı bize hizmetkâr kıldığın için sana sonsuz hamdüsena olsun.

Mütalaasını yaptığımız cümleleri bir daha okuyalım:

Ve bir ağacın bütün heyetiyle meyvesine müteveccih olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muavenetine koşturan bilbedahe rahmettir. Ve bu hadsiz fezayı ve boş ve hâlî âlemi dolduran, nurlandıran ve şenlendiren bilmüşahede rahmettir. (14. Lem’a 2. Makam)

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin