a
Ana SayfaOnuncu Söz16. Üçüncü İşaret: Hatıra gelmesin ki bu küçücük insanın ne ehemmiyeti var ki…

16. Üçüncü İşaret: Hatıra gelmesin ki bu küçücük insanın ne ehemmiyeti var ki…

Onuncu Söz’ün mütalaasına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Üçüncü İşaret: Hatıra gelmesin ki bu küçücük insanın ne ehemmiyeti var ki bu azim dünya onun muhasebe-i a’mali için kapansın, başka bir daire açılsın? Çünkü bu küçücük insan, câmiiyet-i fıtrat itibarıyla şu mevcudat içinde bir ustabaşı ve bir dellâl-ı saltanat-ı İlahiye ve bir ubudiyet-i külliyeye mazhar olduğundan büyük ehemmiyeti vardır. (10. Söz)

(Muhasebe-i a’mal: Amellerin muhasebesi / Câmiiyet-i fıtrat: Yaratılışın toplayıcılığı / Dellâl-ı saltanat-ı İlahiye: Allah’ın saltanatının ilan edicisi / Ubudiyet-i külliye: Külli ve kapsamlı ibadet)

Üstad Hazretleri insanın kıymetine üç şeyle dikkat çekti:

1. İnsan câmiiyet-i fıtratı itibarıyla şu mevcudat içinde bir ustabaşıdır.

2. Saltanat-ı İlahiyenin dellâlıdır.

3. Bir ubudiyet-i külliyeye mazhardır.

Bu hakikatleri daha önce mütalaa ettiğimizden dolayı izahına girişmiyor, tefekkürünü sizlere havale ediyoruz.

Hem hatıra gelmesin ki kısacık bir ömürde nasıl ebedî bir azaba müstahak olur? Zira küfür, şu mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı manasız, gayesiz bir derekeye düşürdüğü için bütün kâinata karşı bir tahkir olduğu gibi, bu mevcudatta cilveleri, nakışları görünen bütün esma-i kudsiye-i İlahiyeyi inkâr ile red ve Cenab-ı Hakk’ın hakkaniyet ve sıdkını gösteren gayr-ı mütenahi bütün delillerini tekzip olduğundan nihayetsiz bir cinayettir. Nihayetsiz cinayet ise nihayetsiz azabı icab eder. (10. Söz)

Bu bölümde, insanın az bir ömürde işlediği günahlara bedel ebedî cehennemi nasıl hak ettiği meselesi izah edilmiş. Üstad Hazretleri bu makamda, küfrün içindeki üç büyük cinayeti nazara veriyor. Bu cinayetleri teker teker mütalaa edelim:

1. Mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı manasız, gayesiz bir derekeye düşürdüğü için bütün kâinata karşı bir tahkir olması:

“Samed” Allah’ın bir sıfatı olup, “Hiçbir şeye muhtaç olmadığı hâlde her şeyin kendisine muhtaç olduğu zat” manasındadır. “Mektubat-ı Samedâniye” ise “Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve her şeyin kendisine muhtaç olduğu zatın mektupları” demektir.

Şu âlemdeki her bir varlık Samedânî bir mektuptur. Dilerseniz bu makamda, bir kelebek mektubunu beraber okuyalım:

– Kelebek yok idi var oldu. Varlığı ile Allah’ın “Mucid”, “Mübdi”, “Hâlık” ve “Mükevvin” isimlerine ayna oldu.

– Allah kelebeğe hayat verdi. Hayatıyla “Muhyi” ismine ayna oldu.

– Allah kelebeği besledi. Beslenmesiyle “Rezzak”, “Rahman”, “Münevvil” ve “Mukit” isimlerine ayna oldu.

– Sanatlı vücuduyla “Sâni” ismine, hikmetli cihazlarıyla “Hakîm” ismine, suretiyle “Musavvir” ve “Fettah” isimlerine ayna oldu.

– Vücudunda onlarca maddenin toplanmasıyla “Cami” ismine, rengiyle “Mülevvin” ismine, diğer kelebeklere benzememesiyle “Mufassıl” ismine ayna oldu.

– Vazifesinin ve hayat şartlarının kendisine öğretilmesiyle “Rab”, “Mülakkın” ve “Sâik” isimlerine ayna oldu.

– Her ihtiyacının karşılanmasıyla “Rahim”, “Vehhab” ve “Muhsin” isimlerine ayna oldu.

– Hâlden hâle, şekilden şekle sokulmasıyla “Muhavvil”, “Mükemmil” ve “Mübeddil” isimlerine ayna oldu.

– Tırtıl hâliyle “Evvel” ismine, son şekliyle “Ahir” ismine, varlığıyla “Zahir” ismine, içinde çalışan fabrikayla “Bâtın” ismine ayna oldu.

– Yapan elbette yaptığını bilecek. Kudreti onu yapmaya yetecek. Yaptığını görecek ve yapmayı irade edecek. Bütün bunlarla kelebek, Allah’ın “Alîm”, “Kadîr”, “Basîr” ve “Mürîd” isimlerine ayna oldu.

Daha bunlar gibi, onlarca İlahî isme ayna oldu, mazhar oldu. Kâfir ise mektubat-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan bu kelebeği manasız ve gayesiz bir derekeye düşürüp kıymetini tahkir etti. Ve bu tahkiri bütün kâinat için yaptı. Elbette böyle bir tahkir ve cinayet bir haps-i ebedî ister.

2. Mevcudatta cilveleri, nakışları görünen bütün esma-i kudsiye-i İlahiyeyi inkâr ile reddetmesi:

Kâfirin ikinci cinayeti, Allah’ın isimlerini inkâr etmesidir. Mesela biraz evvel kelebek mektubunda okuduğumuz bütün isimler kâfir için yok hükmündedir. Esmâ-i hüsnaya karşı yapılan bu inkâr öyle büyük bir cinayettir ki bunu ancak bir haps-i ebedî temizler.

3. Cenab-ı Hakk’ın hakkaniyet ve sıdkını gösteren gayr-ı mütenahi bütün delillerini tekzip etmesi:

Her bir mevcut, onlarca delille Allah’ın vücub-u vücuduna şehadet eder ve lisan-ı hâliyle şöyle der:

— Allah vardır, birdir ve her şeyin sahibidir.

Kâfir ise bu delilleri tekzip ederek mevcudatı yalancılıkla itham eder. İnsan kendisine “yalancı” diyene nasıl kızar ve ondan hakkının alınmasını nasıl isterse; mevcudat da kendisine “yalancı” diyen ve delillerini tekzip eden kâfire öyle kızar ve ondan hakkının alınmasını ister. (Bu delilleri Katre Risalesi’nin mütalaasında tahlil etmiştik. Dileyenler sitemizden Katre Risalesi’nin şerhine müracaat edebilir.)

Netice: Küfür nihayetsiz bir cinayettir. Nihayetsiz cinayet ise nihayetsiz azabı icab eder.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin