a
Ana SayfaArabî Katre31. Kalemin ittihadına ve semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtibin…

31. Kalemin ittihadına ve semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtibin…

Katre mütalaasına devam ediyoruz:

وإن إتْقانَ الصنعة الشعورية  şüphesiz şuurî olan sanatın mükemmelliği  وكمالَها في كل شيء  ve her şeydeki kemali  بما  o şeyle birlikte  تسعه لياقةُ قابليته  kabiliyetinin liyakati onu içine alıyor (kabiliyetinin liyakatine göre)  المجعولة بقلم القَدَر  kalem-i kaderle yaratılan  مِن يد الفياض المطلق  Feyyaz-ı Mutlak’ın elinden…

Şüphesiz şuurî olan sanatın mükemmelliği ve her şeydeki kemali; Feyyaz-ı Mutlak’ın elinden kalem-i kaderle yaratılan kabiliyetinin liyakatini içine almasıyla birlikte (yani bu itkan ve kemalin, onun kabiliyetine uygun olmasıyla birlikte)…

الدالَّيْن على اتحاد القلم  kalemin ittihadına delalet eden  وأن كاتبَ صحيفةِ السماء بنجومها وشموسها  ve semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtibin olduğuna  هو كاتبُ صحيفةِ النحل والنمل بحُجيراتها وذراتها  o, bal arısının ve karıncanın sayfasını hücreleriyle ve zerratıyla yazan kâtiptir…

Kalemin ittihadına ve semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtibin, bal arısının ve karıncanın sayfasını hücreleriyle ve zerratıyla yazan aynı kâtip olduğuna delalet eden (şuurî olan sanatın mükemmelliği ve her şeydeki kemali)…

يفتحان مِشْكاة نظّارةً بطور آخر أيضا  (bu itkan ve kemal) başka bir tarzla dahi (matluba) bakan bir pencere açarlar  تشهد الكائنات فيها  kâinat onda (açılan pencerede) şehadet eder  بلسان كل مصنوع  her bir masnuun lisanıyla  مناديةً  nida ederek  الله لا إله إلّا هو  Allah, Ondan başka hiçbir ilah yoktur.

(Bu itkan ve kemal) başka bir tarzla dahi (matluba) bakan bir pencere açarlar. Kâinat onda (açılan bu pencerede) her bir masnuun lisanıyla nida ederek Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet eder.

Toplu mana: Şüphesiz, kalemin ittihadına ve semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtibin, bal arısının ve karıncanın sayfasını hücreleriyle ve zerratıyla yazan aynı kâtip olduğuna delalet eden şuurî olan sanatın mükemmelliği ve her şeydeki kemali -Feyyaz-ı Mutlak’ın elinden kalem-i kaderle yaratılan kabiliyetinin liyakatini içine almasıyla birlikte- başka bir tarzla dahi (matluba) bakan bir pencere açarlar. Kâinat onda (açılan bu pencerede) her bir masnuun lisanıyla nida ederek Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet eder.

İzah: İzaha geçmeden önce şu noktayı bir daha hatırlatayım:

Ben bu çalışmayı orta seviye Arapça bilenler için yapıyor; ilk önce metni kırık meal usulüyle tercüme ediyor ve daha sonra cümle olarak ifade ediyorum. Cümle olarak ifade ederken de metne bağlı kalmaya ve her kelimeyi tercümeye sokmaya çalışıyorum. Böyle olunca da tercüme bazen devrik oluyor, Türkçeye pek uyumlu olmuyor. Zaten ben tercümede cümlenin güzelliğini ya da Türkçeye uyumunu gözetmiyorum. Çünkü bu çalışmanın amacı yeni bir Mesnevî tercümesi yapmak değil. Buradaki amaç, Arapça bilenlerin eseri Arapçadan okuyabilmesi ve Arapçalarının gelişimi…

Bu hatırlatmadan sonra, şimdi biraz mütalaa yapalım:

Sanat-ı şuuriyedeki itkanın ve her şeydeki kemalin tefekkürünü sizlere havale ediyorum. Sadece şu cümle üzerine biraz tefekkür edelim: Semanın sayfasını yıldızlarıyla ve güneşleriyle yazan kâtip, bal arısının ve karıncanın sayfasını hücreleriyle ve zerratıyla yazan kâtiptir.

Kâinata bir kitap nazarıyla baksak, semavat bu kitabın bir sayfası olur. Güneş ve yıldızlar da bu sayfanın kelimeleri olur.

Ölçeği küçültüp her bir mevcuda bir sayfa nazarıyla baksak, bal arısı ve karınca bir sayfa olur. Hüceyrat ve zerrat da bu sayfanın kelimeleri olur.

Cenab-ı Hak semavat sayfasını Güneş ve yıldızlar kelimeleriyle; bal arısı ve karınca sayfalarını da hüceyrat ve zerrat kelimeleriyle yazmış. Yazıları farklı gibi gözükse de aralarında bir ittihad ve benzerlik vardır. Tek fark ölçek farkıdır.

– Bal arısını veya karıncayı semavat ölçeğinde büyütsek, hüceyratı ve zerratı Güneş ve yıldızlar hükmüne geçerdi.

– Semavatı bal arısı ve karınca ölçeğinde küçültsek, Güneş’i ve yıldızları hüceyrat ve zerrat hükmüne geçerdi.

Yani aradaki tek fark büyüklük ve küçüklüktür. Aynı kanunlara tabidirler. Hidrojenleri bir, helyumları bir, karbonları bir ve diğer maddeleri birdir. Meydana geliş tarzları bir, işleyişleri bir ve bütün hareketlerinde hâkim olan kanunlar birdir. İşte bütün bu birlikler ispat eder ki: Semavat sahifesini Güneş ve yıldızlarla yazan kudretle, bal arısıyla karıncanın sahifelerini hüceyrat ve zerrat ile yazan kudret birdir. Semavat Güneş ve yıldızlarıyla, bal arısı ve karınca hüceyrat ve zerratıyla,  اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ  diyerek hâlıkın bir olduğuna delalet ve şehadet ederler.

Meseleye şöyle de bakabiliriz:

Şöyle sorsak:

— Semavat sayfasını Güneş ve yıldızlarla yazmak mı yoksa bal arısı ve karınca sayfasını hüceyrat ve zerratla yazmak mı daha zordur?

Bu sorunun cevabı şudur: İkisi de aynı zorluktadır ve ikisini yapmak için de nihayetsiz bir kudrete sahip olmak gerekir. Güneş’i yaratmak ne kadar zorsa, bal arısını yaratmak da o kadar zordur. Yıldızları yaratmak ne kadar zorsa, karıncayı yaratmak da o kadar zordur. Değil bal arısını ve karıncayı, onların vücudundaki atomları yaratmak bile yıldızları yaratmak kadar zordur. Atomun yapısını incelediğinizde bu zorluğu görürsünüz. Bundan da şu hakikate bir pencere açılır:

Bal arısını yaratmak Güneş’i yaratmaktan, karıncayı icat etmek yıldızları icat etmekten daha kolay değildir. İkisi de aynı zorluktadır ve her birinin halkı için nihayetsiz bir kudrete sahip olmak gerekir. Böyle bir kudret de ancak Allahu Teâlâ’da bulunur.

Bu delilin daha çok cihetleri var ve ileride bu cihetler karşımıza çıkacak. Bu makamda bu kadarla iktifa edelim.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin