23. Yirmi birinci deva: Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddi elem var. Fakat o maddi elemin…
YİRMİ BİRİNCİ DEVA
Bu devada bahsi geçen teselliyi On Yedinci Deva’da mütalaa etmiştik. Önce metnin tamamını yavaş yavaş ve tefekkür ede ede okuyalım, daha sonra üzerine birkaç kelam edelim:
“Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddi elem var. Fakat o maddi elemin tesirini izale edecek ehemmiyetli bir manevi lezzet seni ihata ediyor.
(İhata ediyor: Kuşatıyor)
Çünkü peder ve validen ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gayet lezzetli o eski şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp… çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarları yine görmekle beraber… çok gizli perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbettarane baktıklarından… elbette onlara karşı senin bu maddi elemin pek ucuz düşer.
(Nazar: Bakış / Cazibe: Çekme kuvveti / Muhabbettarane: Sevgiyle, sevgi dolu)
Hem sen müftehirane hizmet ettiğin ve iltifatlarını kazanmasına çalıştığın zatlar, hastalığın hükmüyle sana merhametkârane hizmetkârlık ettiklerinden, efendilerine efendi oldun.
(Müftehirane: Övünerek / Merhametkârane: Merhametli bir şekilde)
Hem insanlardaki rikkat-i cinsiyeyi ve şefkat-i neviyeyi kendine celbettiğinden, hiçten çok yardımcı ahbap ve şefkatli dost buldun.
(Rikkat-i cinsiye: İnsanın kendi cinsinden olana acıması / Şefkat-i neviye: İnsanın kendi nevine şefkat göstermesi)
Hem çok meşakkatli hizmetlerden paydos emrini yine hastalıktan aldın, istirahat ediyorsun… Elbette senin cüz’î elemin, bu manevi lezzetlere karşı seni şekvaya değil, teşekküre sevk etmelidir.” (25. Lem’a)
(Şekva: Şikâyet)
Üstad Hazretleri bu manaları On Yedinci Devada şöyle beyan etmişti:
“Evet, hastalık zamanında, hastalık elemini hiçe indirecek gayet hoş ve ferahlı, etrafında tezahür eden şefkatlerden ve acımak ve merhametlerden gelen lezzetler var.”
O makamda şöyle demiştik:
“İnsan hasta oldu mu dost ve akrabaları onu ziyarete gelir; küs olduklarıyla barışır. Hastanın etrafı birden bayram yerine döner.
Dostların ziyareti, hastaya şefkat ve merhamet göstermeleri, ona hatırını sorup teselli vermeleri, eski günlerden dem vurup maziye dalmaları kişiye öyle bir lezzet verir ki bu lezzet hastalığın elemini hiçe indirir.
Hatta bazen oluyor ki on yıldır görüşmeyen insanlar hastalık sebebiyle görüşüyor. Bu görüşmede öyle bir lezzet hasıl oluyor ki hastalığın elemini binden bire indiriyor.”
O makamda böyle demiş ve bu devada bahsi geçen hakikati tefekkür etmiştik.
Üstad Hazretleri, On Yedinci Devada tek cümleyle beyan ettiği aynı hakikati burada bir devanın çatısı altında işlemiş. Metin açık olduğundan şerhine girişmiyor, enfüsi tefekkürünü sizlere havale ediyorum. Ben de tefekkürünü kendi iç âlemimde yapacağım.
Yazar: Sinan Yılmaz