a
Ana SayfaYirmi Beşinci Lem'a18. On altıncı deva: Ey sıkıntıdan şekva eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede…

18. On altıncı deva: Ey sıkıntıdan şekva eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede…

ON ALTINCI DEVA

“Ey sıkıntıdan şekva eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim ve gayet güzel olan hürmet ve merhameti telkin eder.” (25. Lem’a)

(Şekva: Şikâyet / Hayat-ı içtimaiye-i insaniye: İnsanlığın toplum hayatı)

Üstad Hazretleri bu Hastalar Risalesi’nde, hastalığın faydasını ve hikmetini birçok cihetten tahlil ediyor. Bu devadaki cihet, hastalığın toplum hayatına olan faydası…

Hastalık toplum hayatı için bir dermanmış; çünkü insanlara hürmeti ve merhameti telkin ediyormuş. Sanki bir mürşid-i kâmil gibi, insanlara birbirine karşı muhabbeti ve şefkati ders veriyormuş. Şöyle ki:

“Çünkü insanı vahşete ve merhametsizliğe sevk eden istiğnadan kurtarıyor.” (25. Lem’a)

(İstiğna: Hiçbir şeye ihtiyaç duymamak, tenezzül etmemek)

İnsan eğer sağlıklıysa, afiyet üzere ise ve hiçbir sıkıntısı yoksa kendini her şeyden müstağni zanneder; kendi kendine yeteceğine inanır. Bundan dolayı da insanlardan uzak durur, kimsenin yardımına koşmaz. Hiç aklına, “Bir gün sen de böyle muhtaç olursun, yardım beklersin.” düşüncesi gelmez. Bu düşünce gelmediği için de başkasına merhamet duymaz, muhtaca el uzatmaz.

Hani Nasreddin Hoca damdan düşünce demiş ya: “Bana damdan düşen bir doktor getirin.” Böyle demiş, çünkü onun hâlini ancak damdan düşen anlar. Yine atalarımız demiş: “Tok açın hâlinden anlamaz.” Çünkü toktur, aç ne hisseder nereden bilecek?

Aynen bunun gibi, ehl-i afiyet de musibetzedenin ve hastanın hâlini bilmez; kendisini o hâletten müstağni gördüğü için onlara yardım elini uzatmaz.

Hastalık kişiye aczini bildirir, istiğnadan kurtarır, merhamete sevk eder ve ondaki şefkat damarını işletir. Afiyet üzere iken insana acımayan ve âdeta canavar olan insan, hasta olunca birden karıncaya şefkat göstermeye başlar.

Bunun bir delili şudur: Kendileri, evlatları veya bir yakını amansız bir hastalığa düşenlere bakıyoruz; eğer maddi imkânı varsa, o hastalığa giriftar olanlar için bir yardım derneği kuruyor. Mesela evladı lenf kanseri olmuş; anne-babası lenf kanseriyle mücadele vakfı kurmuş. Bunun sebebi, o hastalığın elemini çekmeleri ve bu elemin onların şefkat ve merhametini tahrik etmesidir.

Üstad Hazretleri bu hakikate Kur’an’dan şu ayeti delil getiriyor:

“Çünkü  اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰى  sırrıyla, sıhhat ve afiyetten gelen istiğnada bulunan bir nefs-i emmare, şâyan-ı hürmet çok uhuvvetlere karşı hürmeti hissetmez. Ve şâyan-ı merhamet ve şefkat olan musibetzedelere ve hastalıklılara merhameti duymaz.” (25. Lem’a)

(Şâyan-ı hürmet: Saygıya layık / Uhuvvet: Kardeşlik / Şâyan-ı merhamet ve şefkat: Şefkat ve merhamete layık)

Ayet meali: “Şüphesiz insan azgınlık eder. Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.” (Alak 6-7)

— İnsan niçin azgınlık edermiş?

Elcevab: Kendisini müstağni zannettiği için…

— Bu zannın neticesi nedir?

Elcevab: Hürmete layık çok uhuvvetlere karşı hürmet hissetmemek; merhamet ve şefkate layık musibetzedelere ve hastalara merhamet duymamak…

— Çare nedir?

Üstad Hazretleri çareyi şöyle beyan ediyor:

“Ne vakit hasta olsa o hastalıkta aczini ve fakrını anlar, lâyık-ı hürmet olan ihvanlarına ihtiram eder. Ziyaretine gelen veya ona yardım eden mümin kardeşlerine karşı hürmeti hisseder. Ve rikkat-i cinsiyeden gelen şefkat-i insaniye ve en mühim bir haslet-i İslamiye olan musibetzedelere karşı merhameti hissedip onları nefsine kıyas ederek, onlara tam manasıyla acır, şefkat eder, elinden gelse muavenet eder; hiç olmazsa dua eder, hiç olmazsa şer’an sünnet olan keyfini sormak için ziyaretine gider, sevap kazanır.” (25. Lem’a)

(İhvan: Kardeş / İhtiram: Saygı gösterme / Rikkat-i cinsiye: Kendi cinsine karşı şefkat duygusu / Şefkat-i insaniye: İnsanın şefkati / Muavenet: Yardım)

Metni maddeleyerek hastalığın neticesini daha net görelim:

1. Aczini ve fakrını anlar.

2. Lâyık-ı hürmet olan ihvanlarına ihtiram eder. (Hürmete layık kardeşlerine saygı gösterir.)

3. Ziyaretine gelen veya ona yardım eden mümin kardeşlerine karşı hürmeti hisseder.

4. Rikkat-i cinsiyeden gelen şefkat-i insaniyeyi hisseder. (Cinsine karşı olan merhamet duygusu heyecana gelir; bununla insana karşı bir şefkat ve merhamet hisseder.)

5. En mühim bir haslet-i İslamiye olan musibetzedelere karşı merhameti hissedip onları nefsine kıyas eder.

Bütün bunların neticesinde:

1. Onlara tam manasıyla acır.

2. Şefkat eder.

3. Elinden gelse muavenet (yardım) eder.

4. Hiç olmazsa dua eder.

5. Hiç olmazsa şer’an sünnet olan keyfini sormak için ziyaretine gider, sevap kazanır.

Metni maddelediğimizde hem ihatası kolay oldu hem de hastalığın neticesi tam ortaya çıktı.

Ben şimdi kendi nefsimi muhatap alarak bu maddeler üzerinde tefekkür edecek ve nefsime, hastalığın toplum hayatı için nâfi bir tiryak olduğunu kabul ettirmeye çalışacağım. Bununla da hastalığı sevmesine gayret edeceğim. Sizler de nefsinizi muhatap alın ve bu deva üzerine biraz çalışın.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin