a
Ana SayfaTevessül19. Hazreti Aişe’nin, sahabeleri Peygamberimizin kabrine göndererek onu vesile yapmalarını istemesi

19. Hazreti Aişe’nin, sahabeleri Peygamberimizin kabrine göndererek onu vesile yapmalarını istemesi

Sahabe Efendilerimizin tevessülüne dair bu üçüncü örneği İmam Dârimî Hazretleri “Sünen”inde şöyle nakletmektedir:

Ebû Numan, Said İbni Zeyd’den; o, Amr İbni Mâlik en-Nekrî’den; o da Ebu’l-Cevza Evs b. Abdullah’tan şöyle rivayet etmiştir:

Bir ara Medine’ye çok şiddetli bir kıtlık isabet etmişti. Herkes bu durumdan Hazreti Aişe’ye şikâyetçi olmuşlardı. Bunun üzerine Hazreti Aişe şöyle dedi:

أُنْظُرُوا اِلَى قَبْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلى اللَّه عليه وسلم فَاجْعَلُوا مِنْهُ كُوَّةً اِلَى السَّمَاءِ حَتَّى لا يَكُونَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ السَّمَاءِ سَقْفٌ

“Peygamberimiz (a.s.m.)’ın kabrine gidin ve gökyüzü ile arasında bir engel kalmayacak şekilde çatısına bir pencere açın.”

Bizler gidip aynen dediğini yaptık. Akabinde otlar yetişip hayvanlar semizleşinceye kadar yağmur yağmıştı. (Dârimî, Mukaddime, No: 92, 1/47)

Şimdi bu rivayetin kaynaklarını inceleyelim:

Bu hadiseyi İmam Dârimî “Sünen”inde naklettiği gibi, İbnü’l-Cevzi, İmam Süyûtî, İmam Zürkânî, İbni Esîr ve daha birçok hadis âlimi eserlerinde rivayet etmişlerdir.

Hadisin ravilerinden olan Said İbni Zeyd, İbni Hacer’in beyanına göre, güvenilir bir muhaddistir.

Yine İmam Buhârî, İmam İclî, Ebû Cafer ed-Dârimî, Ahmed İbni Hanbel, Ebû Zür’a, İbni Sa’d ve İbni Maîn de Said İbni Zeyd’i güvenilir, hafız ve sadık görmüşlerdir.

İmam Nesâî dışındaki Kütüb-ü Sitte’nin bütün imamları ondan hadis nakletmiştir.

Hadisin senedindeki diğer bir ravi olan Ebu’l-Cevza da Buhârî ve Müslim’in güvenilir ravilerindendir.

Bir diğer ravi olan Ebû Numan ise İmam Buhârî’nin hocalarındandır. İmam Dârekutnî onun hakkında şöyle der:

— Buhârî ondan 100′den fazla hadis rivayet etmiştir.

Ahmed İbni Hanbel ve Abd b. Humeyd gibi birçok zat da ondan hadis rivayet etmiştir.

İşte hadisin ravileri bu kadar güvenilir!

Hadisin kaynaklarını ve ravileri hakkında hadis imamlarının sözlerini nakletmemizin sebebi hadisin sıhhatinden şüphe edilmemesi içindir. Böyle güvenilir ravilerle nakledilmiş ve güvenilir kaynaklarda kaydedilmiş bir hadisenin vukuu hususunda şüphe edilmez. İnkâr eden ancak nefsiyle ve vehmiyle inkâr eder. Nefsin ve vehmin de ilimde kıymeti yoktur.

Şimdi bu hadise üzerinde biraz tefekkür edelim:

Hazreti Aişe gibi, sahabe kadınlarının en âlimi ve en fakihi, ömrünü Peygamberimiz (a.s.m.) ile birlikte geçirmiş ve tevhidi bizzat Peygamberimiz (a.s.m.)’dan öğrenmiş annemiz, kıtlıktan dolayı kendisine fikir soranlara Peygamberimiz (a.s.m.)’ın kabrine tevessül etmelerini nasihat ediyor. O sahabeler de Hazreti Aişe’nin sözünü dinleyerek bu tevessülü yapıyor.

— Acaba Hazreti Aişe ile birlikte bütün o sahabelerin hatada ittifak etmesi ve şirk olan bir ameli irtikâp etmesi mümkün müdür?

Eğer tevessüle şirk derseniz, Hazreti Aişe’yi, onun sözünü dinleyerek Peygamberimiz (a.s.m.)’ın kabrine tevessül eden sahabeleri ve onları tenkit etmeyerek bu hadiseyi kitaplarında rivayet eden hadis imamlarını şirke düşmekle yani müşrik olmakla itham etmeniz gerekir. İşte tevessüle şirk demek kişiyi böyle bir neticeye sürükler.

Hazreti Aişe Validemiz, kendisine müracaat eden sahabeleri Peygamberimiz (a.s.m.)’ın kabrine yollarken şu hakikati bilmekteydi:

Hem Peygamberimiz hem de yanında yatan iki arkadaşı, yanlarına gelenlerin kim olduğunu bilmekte ve seslerini işitmektedirler. Bu sırdan dolayı Hazreti Aişe şöyle demiştir:

— Ben Allah’ın Resulünün ve babamın (Hazreti Ebû Bekr’in) medfun olduğu evime ne zaman girecek olsam örtümü rahatça çıkarırdım. Çünkü biri benim eşim, diğeri de babamdı. Ama Hazreti Ömer oraya defnedilince, Allah’a yemin olsun ki ondan utancımdan evime girince örtümü açmaz oldum! (Mecmeu’z-Zevâid, VII, 26; Hakîm, el-Müstedrek, IV, 7)

İşte Hazreti Aişe Validemiz kabirde yatanların kendisini duyduğunu ve gördüğünü iman ile bilmiş, bu sebeple, Hazreti Ömer defnedildikten sonra evinde bir daha cilbabını açmamıştır. Kıtlıktan dolayı kendisine gelen sahabelere de Peygamberimiz (a.s.m.)’ın kabrine tevessül etmelerini nasihat etmiştir.

Bu makamda bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:

Eğer Hazreti Aişe içtihadında yanılıyor olsaydı yani tevessül şirk olmasına rağmen onlara tevessülü nasihat etseydi, ona müracaat eden sahabeler ona karşı çıkar ve kabre tevessül etmezlerdi. Lakin hiçbiri karşı çıkmamış ve kabre tevessül etmişlerdir. Bu tevessülün neticesinde de yağmura mazhar olmuşlardır.

Şimdi, “Sahabeler tevessül etmemiştir.” diyenlere sesleniyorum:

Ey tevessülü inkâr edenler! Naklettiğimiz bu hadiseyi hiç mi okumadınız, hiç mi duymadınız? Hem bakın, bir sahabe de değil, onlarca sahabe tevessül ediyor. Hem bu nasihati küçük bir sahabe değil, Hazreti Aişe gibi fakih ve muhaddis bir sahabe veriyor. Onların bu tevessülüne karşı ne diyeceksiniz? Ayrıca hadisin ravilerindeki kuvveti işittiniz, bu hadise nasıl karşı koyacaksınız?

Önünüzde iki yol var. Bu iki yoldan birini tercih etmek zorundasınız:

Ya “Hem Hazreti Aişe hem de diğer sahabeler yanlış yaptı, hepsi birden şirke düştü. Bu hadiseyi kitaplarında naklederek kabul eden hadis imamları da müşriktir.” diyeceksiniz. Ya da tevessülü kabul edeceksiniz. Başka bir yolunuz yok!

Bizler tevessülü caiz kabul ediyor ve başta sahabeler olarak, bu ümmetin âlimlerini şirkten tenzih ediyoruz. Artık siz ne isterseniz onu yapın!

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin