a
Ana SayfaTevessül10. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na vesile arayın.” ayetinin tahlili

10. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na vesile arayın.” ayetinin tahlili

Tevessülün caiz olduğuna dair göstereceğimiz onuncu delil Maide suresinin 35. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulmuş:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ 

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na vesile arayın.” (Maide 35)

Bu ayet-i kerime apaçık bir şekilde tevessülü emretmektedir.

Şimdi diyeceksiniz ki: Ayet-i kerime bu kadar açık bir şekilde tevessülü emrederken, tevessülü inkâr edenler bu ayeti görmüyorlar mı? Onlar bu ayete nasıl mana veriyorlar?

Dilerseniz, bu sorunun cevabı için ayet-i kerimeyi biraz daha derinlemesine tahlil edelim ve tevessül hakkındaki bilgimizi biraz daha derinleştirelim:

Maide suresi 35. ayet-i kerimede  وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ  “O’na vesile arayın.” buyrularak tevessül etmemiz emredilmiştir.

— Peki, neyle tevessül edeceğiz?

İşte bu kısım açıklanmamış ve mutlak bırakılmıştır. Tevessül üç şeyle yapılabilir:

Birincisi: Allah’ın isim ve sıfatlarıyla yapılır. Yani “Ey Rabbimiz, senden Rahman ve Rahim isimlerinin hürmetine istiyorum.” demek gibi, Allah’ın isim ve sıfatları hürmetine istenir ve bu isimlerle tevessül edilir. A’raf suresi 180. ayette bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir:

وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا

“Bütün güzel isimler Allah’ındır. O güzel isimlerle Allah’a dua edin.” (A’raf 180)

Bu ayet-i kerime, Allah’ın isim ve sıfatlarıyla tevessül etmemizi emretmektedir.

İkincisi: Amel ile tevessüldür. Yani kişinin “Ya Rabbi, şu kıldığım namaz hürmetine, tuttuğum oruç hürmetine, yaptığım hac hürmetine…” gibi sözlerle, yapmış olduğu ibadetleri vesile yapması ve onlarla tevessül etmesidir. Bakara suresi 45. ayette bu tevessül çeşidine şöyle işaret edilir:

وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ

“Sabır ve namazla yardım dileyin.” (Bakara 45)

Bu ayet-i kerime ibadetle tevessülü emretmektedir. Bu konuda daha başka ayet-i kerimeler de vardır.

Üçüncüsü: Zat ile tevessül etmektir.

Tevessülü inkâr edenler, tahlilini yaptığımız  وَابْتَغُوا إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ  “O’na vesile arayın.” ayetindeki vesileyi, birinci ve ikinci çeşit tevessülle izah ediyorlar ve diyorlar ki: “Burada aranması emredilen vesile zat ile değil, Allah’ın isimleri ve ibadetlerle olan vesiledir.” Yani onlara göre, zat ile yapılan tevessül ayetin kapsamı dışındadır.

Şimdi, onlara çok basit bir soru sormak istiyoruz:

— Zat ile yapılan tevessülün ayetin kapsamı dışında olduğuna deliliniz nedir?

Dilerseniz, soruyu biraz daha açalım: Bir ayetin hükmü ya mutlak olur ya da mukayyed yani kayıtlı olur. Mutlak olan bir hüküm ancak başka bir ayetin ya da hadis-i şerifin beyanıyla kayıtlanabilir. Kur’an’da mutlak bırakılan bir hüküm varsa, ona kayıt koymak bir ayetin ya da mütevatir bir hadisin işidir; yoksa bizim vehmimizin ve nefsimizin haddi değildir.

Bu açıklamadan sonra, “O’na vesile arayın.” ayetini “Sadece Allah’ın isimleriyle ve ibadetlerle tevessül edilebilir.” diye izah eden kişilere şunu sormak istiyoruz:

– Kur’an “Allah’a vesile arayın.” demiş, neyle vesile aranacağını zikretmeyerek hükmü mutlak bırakmış. Sizler Kur’an’ın mutlak bıraktığı bu hükme hangi ayetin beyanıyla kayıt koyuyor ve “Zat ile tevessül olmaz.” diyorsunuz?

Hâlbuki daha önceki derslerimizde, Kur’an’da geçen zat ile tevessülleri anlattık. Siz bütün bu tevessülleri nasıl görmezden geliyorsunuz? Vehminizin hükmüyle ayetin mutlak olan emrine nasıl kayıt koyuyorsunuz?

Çok değil, sadece Kur’an’dan “zat ile tevessül edilemeyeceğine” dair tek bir ayet getirin; biz sizin sözünüzü kabul edecek ve haklı olduğunuzu söyleyeceğiz. Tek yapmanız gereken bize bir ayet göstermek.

Ama sakın, putlara tevessülü yasaklayan ayetleri göstermeye kalkmayın. Biz, “Allah’a putlar ile tevessül edilir.”demiyoruz ki bizim davamızı putlara tevessülü reddeden ayetlerle çürütebilin. Biz sizden peygamberlerle ve salih kullarla tevessül edilemeyeceğine dair tek bir ayet istiyoruz.

Eğer “Ha put ile tevessül ha peygamber ile tevessül, ikisi de tevessül değil mi? Biri yasaksa diğeri de yasaktır.” derseniz, biz de deriz ki hiç de öyle değil… Nasıl ki elma ile kuş kıyas edilmez, çünkü aynı cins değildir. Öyle de peygamberler ile tevessül putlarla tevessüle benzetilmez, çünkü bunlar aynı şey değildir. Aralarında çok farklar vardır. Bu farkları ileride özel bir derste izah edeceğimizden bu kapıyı burada tamamıyla açmıyor, sadece birkaç farkı beyanla yetiniyoruz:

Birinci fark şudur: Cenab-ı Hak putlara buğzediyor. Öyle buğzediyor ki onları ateşin yakıtı olarak cehenneme atacağını bildiriyor. Peygamberleri ve salih kulları ise seviyor, onları cennetine koyacağını söylüyor.

— Hiç Allah’ın cehenneme atacağına yapılan tevessülle, cennetine koyacağına yapılan tevessül bir olur mu?

İkinci fark: Putlara tevessül edenler putları ilah kabul ediyor. Peygamberlere ve evliyaya tevessül edenler ise onları Allah’ın salih kulları ve makbul hizmetçileri biliyor.

— Hiç putu ilah kabul edip ona tevessül eden ile diğerleri müsavi olur mu?

Üçüncü fark: Putlara tevessül edenler putları malik-i hakiki ve icraat sahibi kabul ediyor. Peygamberlere ve evliyaya tevessül edenler ise malik-i hakiki olarak Allah’tan başka kimseyi kabul etmiyor; kâinattaki bütün fiillerin faili olarak yalnız Allah’ı biliyor. Peygamberler ve evliyalar ise sadece Allah’ın nimetine kavuşmaya birer vesile ve birer sebeptir. Hakiki ihsan sahibi ancak Allah’tır.

— Hâl böyle iken, puta tapanla peygambere tevessül eden nasıl eşit kabul edilebilir?

Daha birçok farklar var, hepsini izah etmeye makam müsaade etmiyor. Bu farkları ileride kendi başlığında izah edeceğiz.

Burada şu kadar deriz ki: Eğer puta yapılan tevessül ile Allah’ın salih kullarına yapılan tevessül aynı olsaydı, Kur’an’da salih kullara yapılan tevessülün haram olduğunu beyan eden bir ayet-i kerime olurdu. Ama böyle bir ayet yok. Kur’an’ın hangi suresine bakarsanız bakın, böyle bir ayet bulamazsınız.

— O hâlde puta ibadet ile Allah’ın salih kullarına yapılan tevessül nasıl aynı kabul edilebilir?

Sevgili kardeşlerim, tevessülün caiz olduğuna dair bu bölüme kadar on ayet-i kerimeyi tahlil ettik. Daha başka ayet-i kerimeler de var. Ancak yolumuz uzun. Daha bu konudaki hadis-i şerifleri göstereceğiz. Sonra sahabelerin uygulamasına bakacağız. Daha sonra bu konudaki icmayı yani İslam âlimlerinin ittifakını beyan edeceğiz. En sonunda da tevessülü inkâr edenlerin sözlerine cevap vereceğiz. Yani yolumuz uzun…

Bu sebeple, bu delille birlikte artık Kur’an’ın kapısını kapatıyor ve hadis-i şeriflerin kapısını açıyoruz. Dersimizin bundan sonraki bölümünde tevessülü hadis-i şeriflerle ve sahabelerin uygulamalarıyla ispat edeceğiz.

Yazar: Sinan Yılmaz

Paylaş:
Bu Makaleyi Değerlendirin